ABD Ültimatomu İsrail’i Durduramadı
Biden yönetiminin Gazze’ye daha fazla yardım gönderilmesi için İsrail’e tanıdığı bir aylık sürenin 13 Kasım’da dolması sonrasında uluslararası yardım kuruluşları İsrail’in ABD’nin taleplerini karşılamadığı belirtti. Sekiz uluslararası yardım kuruluşu tarafından yayınlanan bir raporda, ABD’nin İsrail’e uyması için sunduğu 19 önlem maddesinden sadece dördünün kısmen yerine getirildiği kaydedildi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise, İsrail’in talepleri belli oranda karşıladığı ve İsrail’e yapılan silah sevkiyatlarında herhangi bir değişiklik olmayacağı duyuruldu. Biden yönetimi 30 gün içinde Gazze’deki insani durumun iyileştirilmesi için harekete geçmediği taktirde İsrail’in yabancı askeri yardımları düzenleyen ABD yasalarını ihlal etme riskiyle karşı karşıya kalacağını belirtmiş ve yardımlara bazı kısıtlamalar getirileceği yönünde ültimatom vermişti.
Dışişleri Bakanı Blinken ve Savunma Bakanı Austin tarafından imzalanan 13 Ekim tarihli mektupta, İsrail’e “Her gün en az 350 tır dolusu malzemenin Gazze’ye girişine izin verilmesi, kuşatma altındaki bölgeye beşinci bir geçişin açılması, İsrail’in dayattığı kıyı çadır kamplarındaki insanların kış öncesinde iç kesimlere taşınmasına izin verilmesi ve yardım gruplarının zor durumdaki Gazze’nin kuzeyine erişiminin sağlanması” çağrısı yapılmıştı. Mektup İsrail’e UNRWA olarak bilinen BM Filistinli mültecilere yardım kuruluşunun faaliyetlerini engelleyici yasaları durdurması çağrısında bulunmuştu.
Aralarında Norveç Mülteci Konseyi, Oxfam, Refugees International ve Save the Children’ın da bulunduğu yardım kuruluşlarının ortak raporun İsrail’in sadece insani müdahaleye destek anlamına gelen ABD kriterlerini karşılamakta başarısız olmakla kalmadığını aynı zamanda kuzey Gazze’de durumu dramatik bir şekilde kötüleştiren adımlar attığını kaydetti. ABD’nin belirlediği 19 şartı inceleyen yardım kuruluşları, İsrail’in “anlamlı adımlar atmadığını” ve Gazze’ye günde en az 350 yardım kamyonu girişine izin vermek de dahil olmak üzere 15 şartta “insani durumu aktif olarak kötüleştirdiğini” belirtti. Ayrıca, ABD’nin uyarılarına rağmen, İsrail parlamentosu UNRWA’yı yasaklamak için oylama yaptı.
Küresel gıda güvenliği uzmanlarından oluşan bir komite de Gazze’nin kuzeyindeki “bölgelerde kıtlık yaşanmasının yakın olduğu” uyarısında bulundu. Bağımsız Kıtlık İnceleme Komitesi, “Bu feci durumu önlemek ve hafifletmek için çatışmaya doğrudan katılan ya da çatışmanın gidişatı üzerinde etkisi olan tüm aktörlerin haftalar değil günler içinde derhal harekete geçmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler de Gazze’ye giren yardım miktarının son bir yılın en düşük seviyesine gerilediğini açıkladı ve İsrail’i defalarca özellikle yerleşim bölgesinin kuzeyine insani yardım ulaştırma girişimlerini engellemekle suçladı. BM yetkilileri İsrail’in insani yardımları engellemeye devam etmesinin ve yardım kuruluşu çalışanlarını hedef almasının uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini ve savaş suçu teşkil edebileceğini söyledi.
Yardım gruplarının ve uluslararası kuruluşların kuşatma altında bulunan Gazze’deki kötü insani durumla ilgili son uyarılarından biri de İnsan Hakları İzleme (HRW) Örgütü’nden geldi. HRW’nin yayınladığı raporda, İsrailli yetkililerin Gazze’deki Filistin halkının “savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil edecek ölçüde” zorla yerlerinden edilmesine neden olduğu belirtildi. Raporda, zorla yerinden edilmenin yaygın olduğu ve kanıtların bunun sistematik ve bir devlet politikasının parçası olduğunu gösterdiği kaydedildi.
İsrail’in Gazze nüfusunun neredeyse tamamını kitlesel olarak yerinden etmesini haklı gösterecek makul ve zorunlu hiçbir askeri gerekçe bulunmadığı belirtilen raporda, hükümetlerin hedefe yönelik yaptırımlar uygulamaları ve İsrail’e silah satışını durdurmaları gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının İsrail’in zorla yerinden etme ve geri dönüş hakkını engelleme çabalarının insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak soruşturması gerektiğine dikkat çekiliyor .
Biden yönetiminin İsrail’e yönelik politikasını ve Gazze’deki savaşı protesto etmek için istifa eden bir grup ABD’li yetkili de hükümete insani yardım yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail’e silah satışını durdurma çağrısında bulundu. Grup yaptığı açıklamada “Başkan Biden’ı bu 30 günlük sözü tutmaya, ABD yasalarına uymaya ve İsrail’e silah satışını durdurmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
ABD yasalarına ve Başkan Biden tarafından Şubat ayında imzalanan ulusal güvenlik memoranduma göre, Amerikan askeri yardımı alan ve aktif bir askeri çatışma içinde olan ülkelerin insani yardımların kesintisiz aktarılmasına izin vermeleri gerekiyor. Silah yardımlarına herhangi bir kısıtlama getirmeyen Biden yönetimi bu bir aylık süre zarfında İsrail’e Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunma Sistemi (THAAD) ve bu sistemi kullanacak askeri personel sevk edeceğini duyurmuştu.
Uluslararası çağrılara ve yardım gruplarının açıklamalarına rağmen, Biden yönetimi İsrail’e silah transferini sınırlamayacağını duyurdu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Vedant Patel, ABD’nin İsrail’e Gazze’deki insani durumu iyileştirmesi için verdiği 30 günlük sürenin ardından İsrail’e askeri yardım akışında bir değişiklik olmayacağını söyledi. İsrail’in herhangi bir ABD yasasını ihlal etmediğini söyleyen Patel, koşullar “vahim” olmaya devam etse de durumu ele almak için bazı adımlar atıldığını belirtti.
ABD’nin Gazze’ye yeni geçiş kapılarının açılması da dâhil olmak üzere, yardıma izin verme konusunda “bazı ilerlemeler” gördüğünü söyleyen Patel, bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin desteklenmesi ve sürdürülmesi gerektiğini söyledi ancak “şu anda İsraillilerin ABD yasalarını ihlal ettiğine dair bir değerlendirme yapmadık” şeklinde konuştu.
Biden yönetiminin bu tavrına karşı, uluslararası yardım kuruluşları Gazze’deki durumu ‘’kıyamet’’ olarak nitelendiriyor. Yerlerinden edilmiş milyonlarca Filistinli bir yandan İsrail’in askeri saldırıları nedeniyle hayatını kaybederken bir yanda da açlık ve salgınlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Biden yönetimi ise İsrail’in izlediği “aç bırakma politikasını” ve insani yardımları engellemeyi savaş taktiği olarak kullanma çabasını engelleyecek adımlar atmayı reddediyor.