ABD ve Çin Arasında İklim İş Birliği Anlaşmasına Varılamadı
İklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha fazla hissedilirken dünyanın en fazla karbon salımı yapan iki ülkesi ABD ve Çin, iklim değişikliğiyle mücadele iş birliği konusunda görüşmelere yeniden başladı. ABD’nin iklim özel temsilcisi John Kerry, ABD ve Çin arasında iklim krizinin çözümünde iş birliğini geliştirmek amacıyla düzenlediği Pekin ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki mevcut gerilimler nedeniyle yeni bir anlaşmaya varılamadığını duyurdu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de iklim krizinin en büyük sebeplerinden karbon salımını azaltmak için kendi belirledikleri politikaları takip edeceklerini açıkladı.
17 Temmuz’da başlayan ziyaretleri kapsamında Çinli mevkidaşı Şie Cınhua, Çin Komünist Partisi Merkezi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü Vang Yi, Çin Başbakanı Li Çiang ve Başkan Yardımcısı Han Zhen ile görüşen Kerry, Çin ve ABD’nin iklim işbirliğini kullanarak sorunlu ilişkilerini yeniden tanımlayabileceklerini ve küresel ısınmayla mücadelede öncü olabileceklerini düşünüyordu. ABD son haftalarda Çin’le ilişkilerde diplomatik yumuşama çabalarına hız verirken Kerry, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Maliye Bakanı Janet Yellen‘in ardından görüşmeler yapmak üzere Biden yönetiminin Çin’e gönderdiği üçüncü üst düzey yetkili oldu.
Kerry’nin ABD’nin iklim elçisi olarak Çin’e yaptığı üçüncü ziyaret, eski ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin 5 Ağustos 2022’de Tayvan’ı ziyaret etmesine tepki olarak askıya alınan iki ülke arasındaki üst düzey iklim diplomasisinin resmi olarak yeniden başladığını gösteriyor. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri müzakerelerin iki kulvarda ilerlediğini, bunlardan birinin iklim değişikliği konusunda ulusal eylem planına, diğerinin ise bu yılın sonunda Dubai’de yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) görüşmelerine odaklandığını söyledi.
Üç gün süren görüşmelerde Çinli yetkilileri iklim değişikliği konusunu ilişkilerdeki daha kapsamlı sorunlardan ayrı tutmaya çağıran Kerry, atmosferi ısıtan sera gazı emisyonlarını azaltmanın aciliyetine dikkat çekerek dünyanın en büyük kirleticileri olan iki ülkenin daha fazla çaba sarfetmesi gerektirdiğini savundu. İklim konusunu “evrensel bir tehdit” olarak tanımlayan Kerry, meselenin ABD ve Çin arasındaki siyasi görüşmelerden ayrı tutulması gerektiğine vurgu yaptı. Kerry, görüşmelerde, iklim sorununun çözümündeki işbirliğine ilişkin iki ülke arasındaki farklılıkların somut ilerleme kaydetmenin önüne geçmesine izin verilmemesi gerektiğini öne plana çıkarırken Çinli yetkililer ise iklim işbirliğinin, Çin ile ABD’nin siyasi ilişkilerinden ayrı tutulamayacağını belirterek, ABD’nin Çin’e karşı rasyonel, pragmatik ve olumlu bir politika” izlemesi gerektiğini savunuyor.
İklim krizinin çözümünde “dünyanın en büyük iki ekonomisinin birlikte çalışması gerektiğini” savunan Kerry, ABD ve Çin’in küresel ısınmanın getireceği üzücü bir geleceği önlemek için zamanlarının tükenmekte olduğu uyarısında bulundu. Çinli mevkidaşı Şie Cınhua ile yaptığı görüşmede son zamanlarda yaşanan rekor sıcaklıklara dikkat çeken Kerry, özellikle metan ve kömür kullanımı nedeniyle ortaya çıkan sorunlarda “acil harekete geçilmesi” çağrısında bulundu.
Görüşmelerini tamamlayan Kerry düzenlenen dijital basın konferansında müzakereleri ve alınan neticeleri değerlendirdi. Çin’e geçen ağustos ayından bu yana sıkışmış olan durumu çözmek için geldiklerini belirten Kerry o zamandan bu yana Çinli muhataplarıyla ilk yüz yüze görüşmeyi gerçekleştirdiklerini söyledi. Çok kapsamlı bir dizi samimi görüşme yaptıklarının altını çizen iklim temsilcisi her iki tarafın da yeni bir zemin oluşturmak için biraz daha fazla çalışmalarının gerektiğini anladıklarını kaydetti. Görüşmeler sonucu daha fazla bir araya gelme kararı aldıklarını duyuran Kerry, toplantıların önceden ve düzenli olarak planlanacağını ve böylece her iki ülkedeki süreçlerin doğru bir şekilde işlediğinden emin olmaya çalışacaklarını ifade etti.
Görüşmeler sonucunda ikili angajmanı sürdürme konusunda mutabık kaldıklarını belirten Kerry aciliyet arz eden krizin küresel ve varoluşsal niteliğinin farkında olarak bunu aynı terminolojiyle yapma konusunda anlaştıklarını kaydetti. İklim krizinin şu anda dünyadaki her ülkeyi etkilediğini kabul eden IPCC Altıncı Değerlendirme Raporu da dahil olmak üzere en iyi bilimsel kanıtlar ve bulgular karşısında ortak endişe duyduklarını dile getiren temsilci, Şanghay’da yayınladıkları İklim Krizini Ele Alan ABD-Çin Ortak Bildirisini ve ardından 2020’lerde İklim Eylemine ilişkin ABD-Çin Ortak Glasgow Deklarasyonu‘nu tam olarak uygulama konusunda kararlı olduklarını kaydetti. COP28’in başarılı olmasını sağlamak için BAE dönem başkanlığını destekleme konusunda mutabık kaldıklarını da sözlerine ekleyen Kerry COP28’in başarılı olmasını sağlamak için birlikte çalışmayı planladıklarını söyledi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de iklim krizinin en büyük sebeplerinden karbon salımını azaltmak için kendi belirledikleri politikaları takip edeceklerini açıkladı. Ziyareti boyunca Kerry ile görüşmeyen Şi, çevre yetkililerine yaptığı bir konuşmada Çin’in 2030 yılından önce karbon emisyonlarında zirveye ulaşma ve 2060 yılına kadar karbon nötr olma konusundaki kararlılığını “tereddütsüz” bir şekilde sürdürdüğünü söyledi ve “bu hedefe ulaşmanın yolu ve araçları ile temposu ve yoğunluğu kendimiz tarafından belirlenmeli ve asla başkalarının güdümünde olmamalıdır” ifadelerini kullandı.
ABD ve Çin iklim kriziyle mücadelede işbirliği konusunda gitgeller yaşıyor. İklim krizini mevuct sorunların dışında tutarak bağımsız bir şekilde ele alınması gerektiğinin farkında olan iki ülke de bunu şimdiye kadar başarabilmiş değil. Birçok alanda sert bir rekabet ve çekişme içinde olan ABD ve Çin, daha önceki ortak açıklamalarında “iki ülke arasında ayrılıktan daha fazla görüş birliği var” diyerek iklim değişikliğiyle mücadele konusunda işbirliği yapacaklarını duyurmuştu. En fazla karbon salımında bulunan ülkeler arasında başı çeken Çin ve ABD, küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine ulaşmak için metan emisyonlarını azaltma, ormanları koruma ve kömür kullanımını aşamalı olarak bırakma gibi temel konularda birlikte çalışmaya kararlı olduklarını vurguluyordu ve Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için çok daha fazlasının yapılması gerektiğini de kabul ediyordu.