ABD ve Çin İklim Değişikliğiyle Mücadelede İşbirliği Yapacak
Başkan Biden tarafından iklim değişiminden sorumlu özel temsilci olarak atanan eski Dışişleri Bakanı John Kerry 2017 yılında BM, Kanada ve Çin’in girişimleriyle başlatılan ve her yıl düzenlenen İklim Hareketi Bakanlar Zirvesine çevrimiçi olarak katıldı. Göreve gelir gelmez ABD’nin Paris İklim Anlaşmasına geri dönme kararına imza atan Başkan Biden, iklim değişikliği sorunuyla mücadele konusunu dış politika ve ulusal güvenliklerinin önemli bir unsuru olarak belirlemiş ve bu konuda cesur adımlar atacaklarını açıklamıştı. İklim değişikliği sorununu “varoluşsal tehdit” olarak nitelendiren Biden, bu sorunla yüzleşmede ABD’nin liderlik yapması gerektiğini belirterek, çözüm için küresel işbirliğinin önemine vurgu yapmıştı. Bu yıl beşincisi düzenlenen ve pandemi nedeniyle video konferans yoluyla gerçekleştirilen zirveye Çin ev sahipliği yaptı.
Çin ile ilişkilerde gerektiğinde rekabet gerektiğinde işbirliği içinde olacaklarını sıklıkla dile getiren Biden yönetimi, birlikte çalışabilecek en önemli konulardan biri olarak iklim değişikliği meselesini görüyor. Geçen hafta Alaska’nın Anchorage kentinde Dışişleri Bakanı Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan’ın katılımıyla gerçekleştirilen ve Çin hükümeti ile ilk diplomatik temas olma niteliği taşıyan toplantıda heyetlerin karşılıklı sert açıklamaları iki ülke ilişkilerinde tansiyonu yükselmişti. Ancak aynı görüşmede yetkililerin iklim sorunu konusunda işbirliğine devam etme kararı almaları da memnuniyet yaratmıştı. John Kerry’nin toplantıda Çin’li mevkidaşı Xie Zhenhua ile görüşebileceği de bildirilmişti ancak görüşme gerçekleşmedi. ABD Dışişleri’nden yapılan bir açıklamaya göre ABD ve Çin dünyanın en fazla karbon salımı gerçekleştiren iki ülkesi olarak iklim değişikliği sorununda işbirliği yapacaklar ama resmi bir çalışma grubu oluşturmayacaklar.
İklim Hareketi Bakanlar Toplantısı’nda konuşan John Kerry, 2015 Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen küresel ısınmayı 2°C altında tutma hedefinin bilimsel araştırmaların gösterdiği üzere yetersiz kalacağını söyledi. Kerry, yeni hedefin 1.5 °C olarak belirlendiğini hatırlatarak iklim değişikliğine yönelik tahminlerin doğru çıktığına, küresel çapta yaşanan doğal afetlerin beklenenden daha vahim ve hızlı bir şekilde artmakta olduğuna dikkat çekti. “Yüzyılda bir olan taşkınlar her yıl yaşanmaya başladı, heyelanlar köyleri yutuyor, sıcak iklimlerde dondurucu soğuklar görülüyor, ürünler yok oluyor, ormanlar yanıyor, hayatlar kaybediliyor” diyen Kerry bütün bu olumsuzluklara rağmen karbondioksit salınımının artmaya devam ettiğini belirtti.
Salınım oranlarının acilen düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Kerry, başta büyük ekonomiler olmak üzere olabildiğince çok sayıda ülkenin sıfır gaz salınımı hedefine yönelmesi gerektiğinin altını çizdi. Tüm ülkelerin aynı stratejiyi izlemelerini beklemediklerini ve her ülkenin kendi ulusal şartlarına göre hareket edeceğini söyleyen Kerry, herkesin elinden geleni yapmasını ve yeterince çalışmasını umduklarını ifade etti. ABD’nin taahhütlerini yerine getirmek için çok çalıştığını, Biden yönetiminin 2050 yılından önce “net sıfır salınım” hedefini yakalama yönünde kararlı adımlar attığını belirtti. Yakında ulusal katkı beyanlarını (NDC) bildireceklerini, “yüzyıl ortası stratejilerini” “net sıfır strateji” olarak güncellemekte olduklarını ve iklim finansman seviyelerini 2022 bütçe yılı itibarıyla ciddi oranlarda artıracaklarını açıkladı. Kerry ayrıca kırılgan ülke ve toplumların mali yönden desteklenmelerinin önemli olduğunu belirtti.
Kerry daha önce katıldığı Münih Güvenlik Konferansında yaptığı konuşmada, “Bilim adamları bize 3 yıl önce iklim krizinin en kötü sonuçlarından kaçınmak için 12 yılımız olduğunu söylemişti. 3 yıl geçti ve şimdi sadece 9 yılımız var” demiş ve iklim kriziyle mücadele için “agresif” önlemler gerektiğini söylemişti. Ağaçlandırmanın 5 kat, yenilenebilir enerjiye geçişin 6 kat ve elektrikli araçlara geçişin 22 kat hızlandırılması gerektiğini belirten Kerry, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya dahil dünyayı en fazla kirleten 17 ülkeye karbon salınımını azaltmaya hız vermesi çağrısında bulunmuştu. Anlaşmaya katılan ülkeler 2030 yılına kadar karbon salım oranlarını ciddi şekilde düşürme ve 2050 yılına kadar da net sıfır salım hedefine uymak zorundalar.