ABD ve Çin Yeni Bir Soğuk Savaş’ın Eşiğinde mi?
Uzun süredir ticaret savaşları şeklinde devam eden ABD-Çin rekabetine siyasi ve askeri konular da eklenmeye başladı. Tayvan boğazı üzerinde hakimiyet mücadelesi ve AUKUS anlaşması ile Avustralya’nın Hint-Pasifik bölgesinde faaliyet gösterecek nükleer denizaltı edinme sürecinin başlamasıyla artan gerilime, son olarak Çin’in nükleer kapasiteli hipersonik füze denemesi eklendi. Çin’in yükselen gücünü ve artan askeri kabiliyetlerini oldukça endişe verici olarak gören Washington yönetimi, geçen hafta CIA’de bazı değişiklikler yaparak yeni bir Çin Misyon Merkezi kuracaklarını açıkladı.
İlk olarak Financial Times gazetesinde yayınlanan bir habere göre Çin, geçen ağustos ayında dünyanın etrafını turlayarak belirlenen hedefe yönelen bir hipersonik füze testi gerçekleştirdi. İstihbarat kaynaklarına göre Çin ordusu, uzaya çıkarak alçak yörüngede uçan hipersonik bir süzülme aracı taşıyan bir roket fırlattı. Füze testinde 38 km’lik bir sapma yüzünden hedef başarıyla vurulamadı ancak Çin ordusunun nükleer füzeler alanında bu denli gelişme göstermesi şoke edici bulundu.
“Hipersonik” tabiri 5 Mach ya da daha yüksek hızlar için kullanılıyor. Bazı üreticiler füze hızında 10 Macha kadar çıkabildiklerini ileri sürüyor. Hipersonik füzeler ses hızından en az 5 kat daha hızlı uçuyorlar ve manevra yapabilme kabiliyetleri nedeniyle takip ve imha edilebilmeleri son derece zor oluyor. Uzmanlara göre test edilen silah, teoride Güney Kutbu üzerinde uçabilme kabiliyetine de sahip. Bu durum hava savunma sistemlerinin büyük çoğunluğu Kuzey Kutbu tarafına odaklamış olan ABD için ciddi bir tehdit olarak görülüyor. Mevcut savunma sistemlerinin durduramadığı füze teknolojisi taraflar arasında gerginliğe neden oluyor. ABD ve Rusya da daha önce envanterlerindeki hipersonik silahları test etmişi.
Savunma Bakanı Lloyd Austin, Washington’un Pekin’in yüksek kabiliyete sahip silah sistemleri geliştirmesini yakından izlediğini belirtti. Austin, Gürcistan ziyareti sırasında gazetecilere verdiği demeçte, “Çin’in bölgedeki gerilimi artıracak silahlanma ve gelişmiş yetenek ve sistemleri artırmasını yakından izliyoruz” değerlendirmesinde bulunarak Washington’un Pekin’den gelen askeri meydan okumaya odaklanmaya devam edeceğini ifade etti. Pentagon Sözcüsü John Kirby ise füze denemesine atıfta bulunarak, “Çin’i bir numaralı tehdit olarak görmemizin nedenlerinden bir tanesi de bu tür gelişmeler” şeklinde konuştu.
ABD Silahsızlanma Konferansı Daimî Temsilcisi Büyükelçi Robert Wood da hipersonik teknoloji ve potansiyel askeri kullanımının kendilerini endişelendiren bir durum olduğunu söyledi. “Bu teknolojinin askeri alanda kullanımını geliştirmeye çalışmıyorduk. Ancak Çin ve Rusya’nın bu teknolojiyi askeri alanda çok aktif bir şekilde kullanmaya başladığını gördük, bu nedenle aynı şekilde yanıt vermek zorundayız” diyen Wood, “hipersonik füzelere karşı nasıl savunma yapacağımızı bilmiyoruz. Keza Rusya ve Çin de bilmiyor” ifadelerini kullandı.
Pekin yönetimi ise nükleer kapasiteli hipersonik füze denemesinde bulunduğu haberini yalanlarken, yapılan testin uzay aracı denemesi olduğunu duyurdu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian konuyla ilgili yaptığı açıklamada, uzay aracının yeniden kullanılması için gerekli teknolojinin test edilmesi amacıyla “rutin bir test” gerçekleştirildiğini söyledi. Lijian, “insanların uzaya barışçıl bir şekilde seyahat etmeleri için ucuz ve uygun bir yöntem sağlayabilmenin önemli olduğunu” belirtirken birçok uluslararası şirketin benzer testler yaptığını hatırlattı.
Çin’in Washington Büyükelçiliği Sözcüsü Liu Pengyu, Çin’in “tabiatı gereği savunmacı” bir askeri politika yürüttüğünüve ordusunun askeri gelişmelerinin hiçbir ülkeyi hedef almadığını savundu. Liu, “ABD’nin yaptığı gibi küresel bir stratejimiz ve askeri operasyon planlarımız yok. Ve diğer ülkelerle bir silahlanma yarışı yapmakla hiç ilgilenmiyoruz. Buna karşılık, ABD son yıllarda silah envanterini genişletmek ve hipersonik silah geliştirmesini haklı çıkarmak için ‘Çin tehdidi’ gibi bahaneler üretiyor. Bu durum bu kategorideki silahlanma yarışını doğrudan yoğunlaştırdı ve küresel stratejik istikrarı ciddi şekilde baltaladı” şeklinde konuştu.
Öte yandan CIA, Çin hükümetinin ABD karşıtı politikaları nedeniyle bazı değişikliklere gitme kararı aldığını açıkladı. CIA Başkanı William Burns, teşkilat bünyesinde yeni bir Çin Misyon Merkezi kurulacağını duyurdu. Çin hükümetini “21’inci yüzyılda karşılaştıkları en önemli jeopolitik tehdit” olarak tanımlayan Burns, hedeflerinin CIA’in kaynaklarının ve mevcut çabalarının giderek büyüyen Çin tehdidine karşı bir arada işlemesini sağlamak olduğunu söyledi. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’ne karşı verdikleri mücadeleyi hatırlatan Burns, Çin’e karşı da benzer yöntemler deneyeceklerinin altını çizerken Çin hakkında bilgi toplamak için birçok ülkede daha fazla uzman, dilbilimci ve teknisyen istihdam edeceklerini belirtti. Burns, Sovyetlere kıyasla çok daha büyük bir ekonomiye ve imkana sahip Çin’i daha zorlu bir rakip olarak gördüklerini ifade etti.
South China Morning Post gazetesinin haberine göre, CIA’in Çin’i izlemek üzere yeni bir özel birim kurulduğunu kamuoyuna duyurmasının ardından Çin ordusu, CIA operasyonlarına karşı ‘halk savaşı’ çağrısı yaptı. Çağrıda Amerikan istihbaratına karşı koymak ve ‘casusların ülkede faaliyet göstermesini ve kendilerini gizlemesini imkansız kılmak’ için bir ‘halk savaşı’ ihtiyaç olduğunu belirtildi. CIA Başkanı Burns’un tehdidin Çin halkından değil Pekin yönetiminden geldiğine işaret etmesi nedeniyle Çin yönetimi, ABD ile mücadelede Çin halkının rejimin yanında olduğunu göstermek istediği yorumları dikkat çekiyor.