ABD ve Müttefiklerinden Pekin Kış Olimpiyatlarına Boykot
Biden yönetimi, Çin’deki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek, Pekin’de yapılacak Kış Olimpiyat Oyunları’nı diplomatik olarak boykot etme kararı aldığını açıkladı. Başkan Biden geçen ay yaptığı bir açıklamada, Çin’deki insan hakları ihlalleri nedeniyle Pekin’de düzenlenecek Olimpiyatların diplomatik olarak boykot etmeyi düşündüklerini söylemişti.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan’da sürdürdüğü soykırım ve insanlığa karşı suçlar ve diğer insan hakları ihlalleri nedeniyle Pekin’de düzenlenecek olan 2022 Kış Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları’na hiçbir diplomatik ya da resmi temsilci göndermeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Psaki, Pekin Olimpiyatları’na yönelik bu boykotun sadece diplomatik seviyede olduğunu ve Amerikalı sporcuları etkilemediğini belirtirken alınan kararın Çin’in insan hakları ihlallerine yönelik sert bir mesaj olduğunu dile getirdi. Biden yönetiminin insan haklarını koruma adına verdiği güçlü bir taahhüt bulunduğunu hatırlatan Psaki, “Sincan’daki korkunç insan hakları ihlâlleri ve zulme rağmen” resmi temsilci göndermenin olimpiyatları “olağan bir şey” haline dönüştüreceğini ifade ederek, “bunu yapamayacaklarını” ifade etti. Psaki, olimpiyatlara gidecek ABD’li sporculara desteklerinin tam olduğunu ayrıca vurguladı.
ABD’nin ardından Avustralya, İngiltere, ve Kanada hükümetleri de Pekin’in 2022’de ev sahipliği yapacağı Kış Olimpiyat Oyunları’na diplomatik boykot uygulayacaklarını açıkladı. Avustralya Başbakanı Scott Morrison, ABD’nin Çin’deki insan hakları ihlalleri konusundaki açıklamasını desteklediklerini bu sebeple de şubat ayında Pekin’de gerçekleşecek Olimpiyat etkinliğine diplomatik veya siyasi temsilci göndermeyeceklerini bildirdi. Morrison, Pekin yönetiminin Sincan’da Uyguları zorla “yeniden eğitim” kamplarına almalarının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Morrison, Avustralya’nın Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları ihlalleri gibi sorunları Pekin yönetimiyle konuşmak istediklerini ancak Çin hükümetinin buna yanaşmadığını söyledi.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson da Kış Olimpiyatları’na İngiliz sporcuların katılabileceğini ancak bakanlar ve yetkililerin diplomatik boykot uygulayacağını ifade etti. Kanada Başbakanı Justin Trudeau da Twitter üzerinden yaptığı paylaşımla, “müttefikleri ile müzakere ettiklerini ve Pekin’deki Kış Olimpiyatları’na diplomatik boykot uygulayacaklarını söyledi.” Trudeau, Çin’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili haberlerden ‘derin rahatsızlık’ duyduklarını ve bu nedenle Olimpiyatlara diplomatik temsilci göndermeyeceklerini belirtti.
Öte yandan Çin yönetimi, ABD’nin insan hakları ihlalleri nedeniyle diplomatik boykot açıklamasına tepki gösterdi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, ABD’nin boykot kararının iki ülke arasında diyaloğa ve önemli alanlardaki işbirliğine zarar vereceği uyarısında bulundu. ABD’yi “siyaseti spora alet etmekle” ve “Olimpiyat kurallarına aykırı hareket etmekle” suçlayan Lijian, “ABD’nin Olimpiyat Oyunlarına müdahale planı başarısızlığa mahkum olurken, bu ülke için ahlaki otorite ve güvenilirlik kaybına yol açtı” ifadesini kullandı. Lijian, Pekin’in buna karşılık kararlı şekilde önlemler alacağını duyurdu.
Çin yönetimine karşı yeterince sert bir tutum alınmadığına inanan bazı Amerikalı siyasetçiler olimpiyatların tamamen boykot edilmesini talep ediyordu ancak oyunlara katılmak için yıllarca emek sarf eden sporcuları zor durumda bırakmak istemedikleri için sadece diplomatik boykot kararı alındı. Ayrıca tamamen boykot etmenin önemli bir etkisi olmadığı önceki tecrübelerde görülmüştü. Washington en son 1980 yılında Moskova’da düzenlenen yaz olimpiyatlarını boykot etmiş ancak önemli bir sonuç alınamamıştı. Diplomatik boykot kararını destekleyen senatörlerden Marco Rubio, “Uygur soykırımı gölgesinde yapılacak bir olimpiyata Amerikan hükümet temsilcilerinin katılmasını hayal bile edemeyeceğini” dile getirdi.
Washington uzun süredir Çin’i Uygurlara yönelik soykırım uygulamakla suçluyor. Amerikalı yetkililere göre Pekin tarafından Doğu Türkistan’da işlenen suçlar arasında bir milyondan fazla sivile keyfi hapis cezası uygulanması veya katı bir şekilde insanların fiziksel özgürlüklerden mahrum bırakılması, zorla kısırlaştırma, keyfi olarak gözaltına alınanların çoğuna işkence yapılması, insanların zorla çalıştırılması, inanç ve ifade özgürlüğünün engellenmesi gibi maddeler bulunuyor. Washington yönetimi birçok kez Çin’e keyfi olarak tutuklanmış kişilerin serbest bırakılması, toplama kampları, ev hapsi, zorla çalıştırma ve gözaltına alma sistemlerini kaldırmaları; zorla kısırlaştırma, zorla kürtaj, zorla doğum kontrol ve çocukların ailelerinden uzaklaştırılmaları gibi cebri nüfus kontrol önlemleri uygulamalarını terk etmeleri; toplama kamplarındaki işkence ve suistimallere son vermeleri; Doğu Türkistan ve Çin’in diğer bölgelerinde dini ve etnik azınlıklara yönelik zulümlerin bir an önce bitirilmesi ve Uygurlar ve diğer mazlum azınlıklara seyahat ve göç hakkı verilmesi yönünde çağrıda bulunmuştu.
ABD Kongresi tarafından Çin’deki insan hakları ihlallerini araştırma ve hukukun üstünlüğüne bağlı olunup olunmadığını izleme amacıyla yaklaşık 20 yıl önce kurulan ve her iki partiden temsilciler ve senatörlerin bulunduğu Çin Yürütme Komisyonu (CECC) 12 Ocak 2021’de yayınladığı 2020 raporunda Doğu Türkistan’da “insanlığa karşı suç işlendiğine ve soykırım uygulandığına” dair yeni kanıtların ortaya çıktığını duyurmuştu. Çin’in, aşırıcılığı ortadan kaldırmak ve insanlara yeni beceriler kazandırmak için kurulmuş “mesleki eğitim merkezleri” olarak tanımlamasına rağmen insan hakları örgütlerinin söz konusu merkezleri ‘toplama kampları’ olarak nitelendirdiği yapılanmalar da komisyon tarafından kınanmıştı.
Biden yönetimi Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlara yönelik zorla çalıştırma, baskı uygulama, toplu gözaltı gibi insan hakları ihlalleri ve yüksek teknolojili gözetim uygulamaları nedeniyle birçok Çin firmasını ekonomik kara listeye almış ve gerekçe olarak da bu şirketlerin insan hakları ihlallerine ve istismarlara karışmasını göstermişti. Amerikan Senatosu da Uygurlara yönelik uygulamalar nedeniyle Doğu Türkistan bölgesinden yapılan her türlü ürünün ithalatına yasak getirme kararı aldı. Senato’da kabul edilen ve “Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası” olarak bilinen yasa Biden yönetiminin soykırım yapıldığı gerekçesiyle Çin yönetimine karşı alınan en sert kararlardan biri olmuştu.