ABD ve Rusya Çin’in START Anlaşmasına Dahil Edilmesinde Israrcı
ABD Başkanı Donald Trump’ın silah kontrol müzakerecisi Marshall Billingslea ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov nükleer silahların kontrolü görüşmeleri için 5 Ekim Pazartesi günü Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de bir araya geldi. Finlandiya Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleştirilen görüşme, 17-18 Ağustos tarihleri arasında Avusturya’nın başkenti Viyana’da başlayan müzakerelerin devamı niteliğinde. Billingslea Twitter hesabından paylaştığı mesajında görüşmelerde “önemli ilerlemeler” kaydedildiğini belirtti ama detaylı bilgi vermedi. Amerikan tarafından bir yetkili ise, “Rusya tarafının ilk kez somut öneriler sunduğunu” belirtti. Müzakerelerin öncelikli hedefinin şubat ayında sona erecek olan Stratejik Silahların Sınırlandırılması Antlaşması (START) yerine yeni bir anlaşmanın yapılması ya da mevcut anlaşmanın süresinin uzatılması olacağı düşünülüyor. Trump yönetimi devam etmesi yönünde mutabakat sağlanamazsa anlaşmayı bitirmeyi planlıyor.
Konuya dair Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Helsinki’deki müzakerelerde Rus temsilcilerin, “milli güvenlik” ve “stratejik istikrar” gibi önemli iki maddenin teminini sağlayacak yeni bir “stratejik denklem” vizyonunu Amerikan tarafına ilettiği söylendi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, bir yandan bu denklem üzerinde çalışılırken diğer yandan Amerikan tarafına START anlaşmasının önkoşulsuz olarak uzatılması teklifinde bulunduklarını ve sürenin de en fazla 5 yıl olarak kabul edilebileceğini belirtti. Zaharova, Rusya tarafının konulara yaklaşımının çalışmaların ilerlemesi için dengeli bir zemin oluşturduğunu vurguladı. Somut bir sonuç elde etmeye yönelik önemli bir ilerlemenin kaydedildiğini söylemek için henüz erken olduğunu söyleyen Zaharova yapılacak çok işin olduğunu kaydetti. Sergey Ryabkov daha önce verdiği bir demeçte, ABD’nin görünürde önerdiği iyi bir anlaşmanın olmadığını, karşı tarafın silahların sınırlandırılması alanında dengeli bir teklif sunmadığını açıklamıştı. Ryabkov her iki tarafın da birbirinden uzak yaklaşımlarının bulunduğunu bundan dolayı daha önce imzalanmış olan Stratejik Silahların Sınırlandırılması Antlaşmasının genişletilmesinden yana olduklarını söylemişti.
ABD Başkanı Trump, ABD ve Rusya arasındaki nükleer silahların kontrolü görüşmelerine Çin’in de dahil olmasını istiyor. Trump’a göre, Çin anlaşmaya dahil olmadığı için serbestçe silah geliştirebiliyor. Çin ise görüşmelere katılma konusunda ilgisiz kalırken bu durum Washington için yeni bir itiraz nedeni oldu. Bazı analistlere göre Washington anlaşmayı uzatmamak için Çin’i bahane olarak kullanmak istiyor. Çin konusunda ısrarcı olması, Trump yönetiminin bir anlaşmaya varmakta ciddi olmadığını gösteriyor. Fakat Çin’in dahil edilmesinden ziyade ABD’de kasımda gerçekleştirilecek yeni başkanlık seçimleri de düşünülünce anlaşmanın yenilenmesi için çok az bir vakit var. Anlaşma ile şu anda iki tarafın en fazla 1550 adet konuşlandırılmış nükleer savaş başlığı bulundurmasına izin veriliyor. Çin’in nükleer envanteri hızla büyüse de hâlâ Rusya ve ABD’ninkinden çok daha az.
Başlıca endişesi ABD’ye karşı koymak olan Çin, ideal envanterin 2 bin savaş başlığından oluşması gerektiği görüşünde. Çinli analistler, ABD’nin Çin’in anlaşmaya dahil olması yönündeki davetlerinin “kötü niyetli bir teklif” olduğu görüşünde. Analistlere göre ABD’nin asıl maksadı Çin’i konvansiyonel balistik füzeler alanında tamamen silahsız bırakmak. Analistlere göre Çin’in mevcut nükleer gücü, süper güç statüsü ile kıyaslanamayacak oranda düşük. Bu nedenle Çin’in kademeli olarak nükleer gücünü geliştirmesi gerekiyor. Diğer yandan artan ABD-Çin çekişmesi göz önüne alındığında, nicelik ve nitelik açısından nükleer kapasitesini artırmak Çin için kritik önem taşıyor. Ayrıca analistler, Çin’in nükleer stratejisini de değiştirmeye gerek olmadığını düşünüyor çünkü Çin milli strateji belgesinde açıkladığı “nükleer silahı ilk kullanan taraf olmayacağı” prensibine sadık. Ayrıca nükleer güce sahip olmayan ülkeleri tehdit etmeyeceği taahhüdüne de bağlı kalacak. Ek olarak Çin nükleer gücünü kendisine karşı yönelebilecek biyokimyasal silahlar gibi kitle imha silahları tehdidine karşı caydırıcı bir unsur olarak kullanmak istiyor. SIPRI araştırmalarına göre, konuşlandırılmamış olanlar da dahil olmak üzere toplamda Rusya’nın 6375, ABD’nin 5800 ve Çin’in 320 adet nükleer savaş başlığı var.