ABD Yeni Yıla Saldırı Haberleriyle Girdi
ABD, yeni yıla saldırı haberleriyle başladı. Yeni yılın ilk saatlerinde New Orleans’ta gerçekleşen saldırının ardından, Las Vegas’ta Tesla’nın Cybertruck aracının Trump’a ait otelin önünde patlaması, ülke genelinde alarma yol açtı. New Orleans saldırısında 15 kişi hayatını kaybederken, saldırıyı düzenleyen eski ABD askerinin DAEŞ ile bağlantılı olduğu ve eylemi tek başına gerçekleştirdiği ifade edildi. Las Vegas’taki patlamada ise 1 kişi hayatını kaybederken, aracı kullanan kişinin yine eski bir asker olması ve her iki saldırının gerçekleştirildiği aracın da aynı araç kiralama şirketinden kiralanması, organize bir saldırı ihtimalini gündeme getirdi. Ancak yapılan ilk araştırmalarda, olayların birbirinden bağımsız olduğu değerlendirildi. Saldırılar güvenlik endişelerinin artmasına ve terör tartışmalarının yeniden alevlenmesine sebep olurken , ABD Başkanı olarak seçilen Donald Trump, sorumluluğu Biden’ın göç politikası üzerinden ele alarak Demokratları eleştirdi.
Yeni yılın ilk günü, yerel saatle sabaha karşı 03:14 sıralarında, Shamsud Din Jabbar isimli saldırgan, kullandığı kamyonetiyle New Orleans’ın Fransız Mahallesi’nde bulunan Bourbon Caddesi’ndeki kalabalığa daldı. Kullandığı aracı yayaların üzerine süren saldırgan polisle çatışırken etkisiz hale getirildi. Yapılan incelemelerde, aracında DAEŞ bayrağı, yarı otomatik tüfek ve ev yapımı patlayıcılar bulunan Jabbar ile ilgili FBI, saldırıyı tek başına planladığını düşündüğünü belirtti. 42 yaşındaki Shamsud Din Jabbar’ın Teksaslı bir ABD vatandaşı olduğu ve ABD Ordusu’nda insan kaynakları ve IT uzmanı olarak görev yaptığı öğrenildi. 2015-2017 yılları arasında Georgia State Üniversitesi’nde bilgisayar enformasyon sistemleri diploması almış olan Jabbar, saldırıdan birkaç saat önce sosyal medya hesaplarında videolar paylaşarak, DAEŞ’ten ilham aldığını ve “öldürme arzusunu” dile getirdiğini ifade etti. DAEŞ henüz saldırıyı üstlendiklerini belirten bir açıklama yapmasa da saldırı DAEŞ’in gerçekleştirdiği bir terör eylemi olarak değerlendirildi. Saldırıyı düzenleyen kişinin eski ABD askeri olması ve Müslüman kimliği tartışmaları farklı bir boyuta taşıdı.
ABD’nin 47. Başkanı olarak seçilen Donald Trump, saldırganın DAEŞ’ten ilham aldığını vurguladı ve saldırıyı “Amerika’ya yönelik bir mesaj” olarak yorumladı. Trump, yaptığı açıklamada saldırıyı “saf kötülük” olarak nitelendirerek New Orleans’a tam destek vereceğini belirtti. Ayrıca, saldırının “ülke dışından gelen bir suçlu” tarafından gerçekleştirildiğini ima etti ve sosyal medya hesabında, “Ben ülke dışından gelen suçluların, ülkemizdeki suçlulardan çok daha kötü olduğunu söylediğimde buna Demokratlar ve yalan haber üreten basın karşı çıktı ama gerçek her zaman olduğu gibi açığa çıktı,” ifadelerini kullanarak Biden hükümetinin güvenlik ve göç politikalarını eleştirdi. Trump, daha önce dile getirdiği açık sınır politikalarının radikal terörizmin artmasına neden olduğunu belirterek, saldırıyı Başkan Biden’a yükledi. Saldırganın kimliğini yasadışı göç bağlamında değerlendiren Trump, saldırganın asker geçmişi ile ilgili herhangi bir ifade kullanmak kaçındı.
Başkan Biden, Beyaz Saray’dan yaptığı açıklamada olayı terör saldırısı olarak değerlendirirken FBI’ın başkanlığında yürütülen soruşturmanın bu kapsamda devam ettiğini söyledi. Biden, saldırının tüm detaylarının hızla ortaya konması için federal, eyalet ve yerel güvenlik güçlerine tüm kaynakların seferber edilmesi talimatını verdi. Şiddetin hiçbir gerekçesinin olamayacağını vurgulayan Biden, ülkenin herhangi bir toplumuna yönelik saldırılara asla tolerans gösterilmeyeceğini ve tüm gücüyle bu tür saldırıları engellemeye kararlı olduklarını ifade etti.
Saldırganın DAEŞ kimliğini ön plana çıkaran açıklamalarının ardından, ABD’li Müslümanlar da saldırıya tepkilerini dile getirdi. ABD’nin en büyük Müslüman sivil haklar savunucusu örgütü olan Amerika-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), New Orleans’ta yapılan saldırıyı kınayarak, “Bu suçu şiddetle kınıyoruz, New Orleans halkıyla dayanışma içindeyiz” ifadelerini kullandı. Fail hakkında çıkan “alkollüyken araç kullandığı”, “eşine şiddet uyguladığı” ve “ailesini öldürmeyi planladığı” haberlerine dikkat çekildi.
New Orleans saldırısının yankıları devam ederken, Las Vegas’ta Trump’a ait otelin önünde meydana gelen patlama, organize düzenlenen terör eylemi kapsamında ülke genelinde endişeye neden oldu. ABD medyasına açıklama yapan yetkililer, patlamaya karışan kişinin ABD ordusundan Matthew Alan Livelsberger olduğunu bildirdi. Colorado doğumlu 37 yaşındaki Livelsberger’ın, Ocak 2006’da özel kuvvetler iletişim uzmanı olarak orduya katıldığı ve Almanya’daki askeri üste görev yaptığı tespit edildi. Patlamanın yaşandığı gün Colorado’da izinli olduğu belirtilen Livelsberger’ın, ordudaki görevleri sırasında cesaret madalyası, iki Bronz Yıldız ve muharebe piyade rozeti gibi ödüller aldığı kaydedildi. Tesla Cybertruck tipi aracı, bir araç kiralama firması üzerinden temin eden Livelsberger’inpatlamadan önce araçta intihar ettiği tespit edildi. Araç içerisinde silah, havai fişekler, pasaport ve askeri kimlik gibi şahsi eşyaları da ele geçirilen Livenlsberger’in kimliğinin net bir şekilde doğrulanması için DNA testi sonuçlarının beklendiği belirtildi.
Las Vegas’taki patlamada Tesla marka bir aracın kullanılmasının ardından açıklama yapan Elon Musk, saldırının bir terör eylemi olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Ayrıca her iki saldırının arasında bir bağlantı olabileceğini ve her iki olayda kullanılan aracın aynı araç kiralama şirketinden temin edildiğini vurguladı. Saldırıların peş peşe gerçekleşmesi ve saldırganların asker geçmişleri birçok kişi tarafından planlı bir ortak eylem olarak yorumlansa da, FBI, yapılan ilk incelemelerin ardından her iki saldırı arasında kesin bir bağlantı olmadığını açıkladı.
Her iki saldırının ardından kamuoyunda artan güvenlik endişeleri, güvenlik birimlerinin işleyişine yönelik eleştirileri de beraberinde getirdi. New Orleans’taki saldırı ile ilgili olarak polisin ve güvenlik birimlerinin önlem almaması, kamuoyunda ciddi eleştirilere neden oldu. Saldırı ardından yapılan açıklamaların, Trump’ın ikinci dönemi ile ilgili önemli bir projeksiyon sunduğu söylenebilir. Saldırganla ilgili ilk andan itibaren kurulan DAEŞ bağlantısı, ABD’nin yeni dönemde terörle mücadele kapsamında alacağı kritik politika kararlarını etkileyebilecek önemli bir rol oynayabilir. Özellikle Trump’ın saldırının ardından “İslami Terörizm” gibi modası geçmiş ve rafa kaldırılmış ifadeleri yeniden kullanmaya başlaması, ikinci Trump döneminde ABD askerlerinin Suriye’den çekilme gündemini de etkileyebilir. Saldırının ardından Amerikan medyasında yapılan DAEŞ’in Suriye’de yeniden ortaya çıkabileceğini yönelik iddialar da bu yaklaşımın bir yansıması olarak değerlendirilebilir. DAEŞ tehdidi göz önünde bulundurularak, Trump’ın Suriye’den çekilme planı, ilk döneminde olduğu gibi rafa kalkabilir.