ABD’de Göçmen ve Sınır Krizi Derinleşiyor
Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ABD’de de, özellikle son yıllarda göçmenlere ve federal hükümetin göçmen politikalarına yönelik eleştiriler artmış durumda. 2023 yılında, ABD’nin güney sınırından ülkeye giren insan sayısının bir milyondan fazla olduğu rapor ediliyor. Bu durum, özellikle güney sınırında yer alan eyaletlerde göçmen politikalarına yönelik eleştirilerin kaynağını oluştururken göçmenlere karşı tutumun sertleşmesine neden oluyor. Güney eyaletlerinin krizle mücadele etme bahanesiyle federal yasaları es geçerek eyalet bazında aldığı tedbirler ise ABD kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Son olarak, Cumhuriyetçilerin elinde olan güney eyaletlerinin, sınırı geçen göçmenleri Demokratların yoğunlukta olduğu bölgelere göndermesi Washington D.C. ve New York gibi diğer eyaletleri de bu tartışmalara doğrudan dahil etti.
Geçtiğimiz yıl, bir milyondan fazla kişi ABD’nin güney sınırını kullanarak ülkeye giriş yaptı. Ülkeye giriş yapan göçmenlerin çoğu yasal olarak ABD’de de bulunmalarına izin veren sığınma talebinde bulunurken, uzun süren davalar neticesinde yasal statü sahibi olurlarsa çalışma izni alarak farklı sektörlerde çalışmaya başlıyorlar. Göçmenler iş gününe katılımları sebebiyle ekonomik gelişmeye katkı sağlayarak, ABD tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Ancak, federal hükümet ve Kongre’nin sığınma talebinde bulunan neredeyse her göçmene izin vermesi, özellikle güney sınırına yakın eyaletlerin göçmen akınlarıyla başa çıkma konusunda çeşitli zorluklar yaşamasına yol açıyor.
ABD’nin göçmen dalgasının merkezinde yer alan Teksas eyaletindeki sınır güvenliği tartışmaları, federal hükümet ile eyalet yönetimi arasında anlaşmazlıklara yol açıyor. Geçtiğimiz ay, Cumhuriyetçi Teksas Valisi Greg Abbott, eyalete yasadışı yollarla girişi eyalet suçu olarak tanımlayan bir yasa tasarısını imzaladı. Mart ayında yürürlüğe girmesi beklenen bu yasa, eyalet güvenlik ve yargı yetkililerine, yasadışı yollarla Teksas’a giren kişileri sorgulama ve tutuklama yetkisi veriyor. Ayrıca, eyalet, bu sürecin sonunda sınır dışı etme yetkisini de elinde bulunduracak. Teksas’ın bu yasayı uygulama planı, federal hükümetin tepkisini çekti. ABD Anayasası’na göre, göç politikasını belirleme, göçmenleri tutuklama veya sınır dışı etme ve sınır güvenliğini sağlama yetkisi sadece federal hükümetin himayesindeyken Teksas Valisi’nin bu hamlesi federal yetkililere meydan okumak olarak değerlendiriliyor. Anayasanın ortaya koyduğu durum daha önce ABD Yüksek Mahkemesi’nin, 2012 yılında Arizona’nın izinsiz olarak eyalette bulunan göçmenleri tutuklamasını yasaklayan kararı ile açık bir şekilde ifade edilmişti.
Teksas Valisi’nin imzaladığı yasa tasarısının ardından Demokratlar, eyaletin Anayasaya aykırı hareket ettiğini vurguladı. Biden yönetimi, Texas Valisi’nin bu adımını “inanılmaz derecede aşırı” olarak nitelendirirken, Beyaz Saray basın sekreteri bu uygulamanın Texas’ı daha güvenli bir yer haline getirmeyeceğini ve kararın hukuka uygun olmadığını ifade etti. Adalet Bakanlığı, geçtiğimiz hafta Teksas’ın bu yasayı uygulamaya koyması halinde yasal süreçleri başlatacaklarını duyurmuştu. Biden yönetim de Çarşamba günü, yerel kolluk kuvvetlerine göçmenleri tutuklama yetkisi veren tartışmalı göçmenlik yasası nedeniyle Teksas’a karşı dava açtı ve eyaletin “kendi göçmen politikasını yürütemeyeceğini” belirtti.
Ayrıca Biden yönetimi ABD Yüksek Mahkemesi’nden ABD Sınır Devriyesinin ABD-Meksika sınırındaki jiletli telleri kaldırmasına izin vermesini istedi.
Her ne kadar göçmen krizi tartışmalarının merkezinde güney eyaletleri bulunsa da, son aylarda Demokratların çoğunlukta olduğu eyaletlerde de benzer tartışmalar yükseliyor. Geçtiğimiz aylarda, Teksas ve Cumhuriyetçi Parti’nin yönetimindeki diğer bazı eyaletler, 2022 yılının Nisan ayından itibaren on binlerce göçmen ve sığınmacıyı uçaklar ve otobüslerle Demokrat Partili belediye başkanlarının yönettiği büyük şehirlere gönderiyor. Bu şehirler arasında Washington DC, New York City, Chicago, Philadelphia, Denver ve Los Angeles gibi Demokratların yoğunlukta olduğu bölgeler bulunuyor.
New York, göçmen krizinin en yoğun hissedildiği eyaletlerden biri oldu. New York Belediye Başkanı Eric Adams, şehrin sadece geçtiğimiz ay 14,700’den fazla yeni göçmeni kabul ettiğini belirtti. Belediye kaynaklarına göre, 100,000’den fazla göçmen eyaletin çeşitli yerlerinde kurulan acil durum barınaklarına yerleştirildi. Sadece bu sonbaharda eyalete günlük olarak ortalama 500 yeni göçmenin girdiği ifade ediliyor. Eyalet yasaları gereği sığınmacıların barınma ihtiyacını karşılamak zorunda olan belediye yönetimi, göçmenlerin bakımı için her ay yüz milyonlarca dolar harcadığını açıkladı.
Geçtiğimiz hafta New York Belediye Başkanı Adams, göçmen akınını engellemek ve kontrol altına alabilmek adına kente sığınmacı taşıyan otobüslerin varışlarından 32 saat öncesinde haber verme ve taşıdıkları sığınmacı sayısını bildirme zorunluluğu getiren bir idari kararı yürürlüğe koyduğunu açıkladı. Ancak, özellikle Teksas ve Louisiana’dan gelen bazı otobüslerin bu genelgeyi aşmak için düzensiz göçmenleri New York’a çok yakın bir konumda yer alan New Jersey‘deki otobüs terminallerine bıraktığı ve göçmenlerin oradan toplu taşıma araçları ile New York’a geçtiği yönünde görüntüler ortaya çıktı. Belediyenin almış olduğu bu karar ile karşı karşıya kaldığı göçmen krizi sorununu çözebilmesi mümkün gözükmüyor.
New York Belediye Başkanı Adams, Texas Valisi Abbott’ı göçmenleri “pervasızca ve umursamaz bir şekilde piyon olarak kullanmakla” suçladı. Adams, göçmenleri başka eyaletlere göndermenin düzensiz göç sorununu çözemeyeceğini belirterek, Abbott’un asıl amacının ulusal bir kaos yaratmak olduğunu iddia etti. Güney eyaletlerinin uyguladığı bu politikalara karşı sessiz kalmayacaklarını vurgulayan Adams, göçmenleri mağdur etmeden hukuki yollara başvuracaklarını da ifade etti. Adams, eyaletin göçmenlere ayırdığı maddi kaynağın eyalet bütçesine büyük bir yük getirdiğini ve Biden yönetiminin bu konuya hızlı bir şekilde müdahale etmesi gerektiğini belirtirken göçmen sorununun sadece eyaletlerin gündemine bırakılarak çözülemeyeceğini dile getirdi.
ABD’de göçmenler üzerine devam eden tartışmalar, yaklaşan seçim sürecinde de önemli bir yer tutuyor. Cumhuriyetçilerin seçim kampanyasında göçmen sorunu önemli bir gündem maddesi olurken, eski ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz haftalarda ülkeye gelen göçmenleri hedef alarak ırkçılık içeren sert açıklamalar yapmıştı. Trump, güney sınırından ülkeye giren göçmenleri “Amerikalıların kanını zehirlemekle” suçlarken, Biden yönetimini ve Demokratları yaşanan durumun sorumlusu olarak göstermişti. Biden yönetimi ve Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri, Trump’ın açıklamalarına sert tepki göstererek, bu söylemlerin Hitler’in benzer ifadeleriyle karşılaştırılabileceğini belirtti. Ancak ABD kamuoyunda Biden yönetiminin, Trump ve Cumhuriyetçilerin kullandığı sert ifadeleri eleştirmelerine rağmen, ülke genelinde yaşanan göçmen krizi ve güney eyaletlerindeki sınır güvenliği sorunlarına yeterince ilgi göstermedikleri izlenimi oluşuyor. Yaklaşan seçim sürecinde Biden yönetimi göçmenlerin durumu ve ABD’nin sınır güvenliği ile ilgili radikal ve rasyonel adımlar atmazsa, seçim kampanyasında daha da güç kaybedebilir.