Afganistan’dan Çekilme Tartışmaları Devam Ediyor
Amerikan askerlerinin Afganistan’dan tamamen geri çekilmesine ve Başkan Biden’ın 20 yıl süren savaşın bittiğini ilan etmesine rağmen Afganistan konusundaki tartışmalar siyasetin öncelikli gündem konusu olmaya devam ediyor. Pazartesi günü Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde Afganistan’dan çekilme süreciyle ilgili açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Salı günü de Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde aynı konuda konuştu ve senatörlerden gelen soruları yanıtladı. “Afganistan’ın bu kadar kısa sürede Taliban kontrolüne geçeceğini kimse ön göremezdi” diyen Blinken suçu Eski Başkan Trump’a atarken, Biden yönetiminin yürüttüğü geri çekilme sürecini savundu.
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ndeki oturumda Cumhuriyetçi üyeler, Afganistan’dan çekilme sürecini “facia,” “ihanet” ve “utanç vesilesi” gibi ifadelerle tanımladı. Açılış konuşmasında 9/11 öncesine göre daha kötü durumda bulunduklarını ve Taliban’a karşı “kayıtsız şartsız teslim olduklarını” ifade eden Cumhuriyetçi Michael McCaul, “Biz iki gün önce 11 Eylül’ün yıldönümü etkinliğinde kaybettiğimiz 3,000 kişi için ağıt yakarken Taliban başkanlık sarayında kutlamalar yapıyordu” dedi. “Bütün bunlar yaşanmayabilirdi” diyen McCaul, Başkan Biden’ı kendi kurmayları ve istihbarat yetkililerini dinlememekle suçladı. McCaul, Bagram Hava Üssü gibi önemli noktaların neden elde tutulmadığını ve yönetimin komşu ülkelerle istihbarat ve terörle mücadele konusunda neden anlaşmalara varmadığını sordu. Afganistan’da Taliban’ın insafına bırakılan sivillerin nasıl kurtarılacağını soran McCaul ayrıca Rusya, İran ve Çin’in Afganistan’da devreye girmesinin bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturacağını ileri sürdü.
Cumhuriyetçi Adam Kinzinger ise yaşananlar nedeniyle hem Biden hem de Trump yönetimlerini suçladı. Kinzinger, “Trump yönetimi hazırlık aşamasında, Biden yönetimi de uygulama aşamasında başarısız oldu” ifadelerini kullandı. Demokrat temsilciler arasında halen Afganistan’dan çıkmak isteyen Amerikan vatandaşları ve Afganlarla ilgili endişelerini dile getirenler olsa da çoğu yaşanan sorunların Trump döneminde atılan adımlardan kaynaklandığını savundu.
Temsilciler Meclisi’ndeki oturumun ardından Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde de ifade veren Blinken, çekilme sürecinin idaresi hakkında yine sert eleştirilere maruz kaldı. Demokrat senatörler dahi Biden yönetimi ve Blinken’ı sert biçimde eleştirmekten kaçınmadı. Demokrat Senatör Bob Menendez ve kıdemli Cumhuriyetçi üye James Risch açılış konuşmalarında Afganistan’dan çekilme sürecini “bozgun” olarak nitelendirdi. Senatör Menendez, çekilme kararının doğru olduğunu ancak bunun uygulanış biçimini yanlış bulduğunu vurguladı. “Yaşananların hesabı verilmeli” ifadelerini kullanan Menendez, Biden yönetiminin ocak ayında göreve gelmesinden bu yana Afganistan konusunda aldığı kararlarla ilgili kapsamlı bir açıklama yapması gerektiğini belirtti. Diğer ülkelere Taliban yönetimini tanımama çağrısında bulunan Menendez, Taliban’ın verdiği taahhütlere uyacağını beklemenin “saçma” olduğunu ifade etti.
Biden yönetimini “beceriksizlikle” suçlayan Cumhuriyetçi Senatör James Risch de “geri çekilme, sıkıntı verici bir başarısızlık” ifadesini kullandı. Risch, yaşanan başarısızlığın ABD’nin uluslararası güvenirliğine darbe vurduğunu, Kabil havaalanında Amerikan askerleri ve Afgan sivillerin ölümüne neden olan saldırıya yol açtığını ve birçok kişiyi zor bir durumda bıraktığını söyledi. Risch, yaşananların ortada olduğunu ve bunları olduğundan farklı şekilde göstermenin mümkün olmadığını belirtti. Risch, “Taliban’a son taarruzunda destek veren herhangi bir ülkenin ABD’yle ilişkilerini stratejik olarak indirgeme riskini göze alması gerektiğini” sözlerine ekledi. Komisyonun tek kadın üyesi olan ve ABD’nin Afgan kadınlar ve kız çocuklarının elde ettiği kazanımları koruması için yıllardır mücadele veren Demokrat senatör Jeanne Shaheen de duruma tepki gösterdi. Shaheen her iki partiden başkanların ve Kongre üyelerinin sorumlu olduğunu savundu.
Bazı Cumhuriyetçi üyeler tarafından istifası istenen Dışişleri Bakanı Blinken oldukça gergin geçen oturumlarda Biden yönetiminin Afganistan’dan çekilme kararına ve uygulama biçimine dair soruları cevapladı. Blinken göreve başladıklarında önlerinde Trump yönetimi tarafından belirlenmiş bir Afganistan’dan çıkış tarihi olduğunu ancak çıkışın nasıl olacağına dair kapsamlı bir planlamanın yapılmamış olduğunu belirtti. Başkan Biden da eleştirilere cevap verirken Mayıs ayında çekilmeyi öngören Trump-Taliban anlaşmasını kucağında bulduğunu söyleyerek ya anlaşmayı tanımayarak işgale devam etmek ya da çekilmeyi makul bir takvimde gerçekleştirmek seçenekleriyle karşı karşıya kaldığını söylemişti.
Biden yönetiminin “anlaşma gereği çekilme son tarihi vardı” açıklamasını sorgulayan Cumhuriyetçi Senatör Mitt Romney, “Trump döneminde yapılan anlaşma gereğince geri çekilmenin son tarihi 1 Mayıs olarak belirlenmişti ancak Biden yönetimi bunu 31 Ağustos’a kadar uzattı. Madem son tarihi uzatma imkânı vardı geride kalanların rahatça tahliye edilebilmesi için neden daha fazla uzatılmadı?” ifadelerini kullandı. Senatör Marco Rubio da Biden yönetimini geri çekilme tarihi son gününü siyasi nedenlerle “keyfi” olarak belirlemekle suçladı. Diğer senatörler de Blinken’e, geri çekilme sürecinde ülkenin tüm kontrolünün Taliban’a geçmesi ve çok sayıda Amerikalı, yeşil kart sahibi ve risk altındaki Afgan vatandaşının ülkede mahsur kalmasına ilişkin sorular yöneltti.
Blinken, Trump yönetiminin müzakere ettiği Taliban’la geri çekilme anlaşması gereğince 5 bin Taliban militanının da Trump döneminde serbest bırakıldığına dikkat çekerek serbest bırakılanlar arasında üst düzey Taliban liderleri olduğunu ve bu kişilerin Taliban’ın Afganistan’ın kontrolünü hızla ele geçirmesinde katkısı olduğunu ileri sürdü. Başkan Biden da göreve başladığında Taliban’ın 2001’den bu yana askeri olarak en güçlü konumuna gelmiş olduğunu ve ülkenin neredeyse yarısını kontrol ettiğini söylemiş ve yaşanan zorluklarda Trump yönetiminin verdiği kararların etkili olduğuna gönderme yapmıştı.
Biden’ın Afganistan’dan çekilme kararının doğruluğunu savunan Blinken, “Daha fazla kalmanın, Afgan güvenlik güçlerini ya da Afgan hükümetini daha dirençli veya daha kendi kendine yeter hale getireceği yönünde ortada hiçbir kanıt yok. Biz önceki yönetimden bir son tarih miras aldık, bir plan miras almadık. 20 yıl ve yüzlerce milyar dolarlık destek, ekipman ve eğitim yeterli gelmediyse, bir yıl, beş, 10 yıl daha orada kalmak nasıl bir fark yaratabilir?” ifadelerini kullandı. Blinken, Afganistan’a insani yardımların devam edeceğini ve sürecin Taliban ile değil BM kurumları ve bağımsız örgütler üzerinden yürütüleceğini kaydetti. Biden yönetiminin 64 milyon dolarlık yeni insani yardım paketi açıkladığını hatırlatan Blinken, ek fonların “kritik öneme haiz sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamada ve kadınların, çocukların ve azınlıkların korunması, kız çocukları dahil daha fazla çocuğun okullarına geri dönmesi konusundaki endişelerin giderilmesi yolunda kullanılacağını ifade etti.
Diğer yandan, tahliye operasyonu ile ABD’ye getirilen binlerce Afgan göçmenin Amerika’daki durumları da diğer bir gündem konusu oldu. Biden yönetimi yaklaşık 60,000 Afgan’ın kısa süre içinde Amerika’da yerleşimini sağlamaya çalışacak. Yaklaşık 49,000 Afgan’ın geçici olarak barınmaları için sekiz askeri üs mülteci kampları şeklinde hazırlanmış durumda. ABD’ye gelen mültecilerin çoğunluğu Afganistan’da ABD ordusu için tercümanlık ve rehberlik yapan Afgan vatandaşları ve ailelerinden oluşuyor. ABD hükümeti, Özel Göçmen Vizesi (SIV) ile ülkeye getirdiği Afganlara barınma, gıda, kıyafet, iş bulma yardımı ve sağlık hizmetlerine erişim desteği gibi imkanlar tanıyacak. Ancak vizesi ya da gerekli belgeleri olmadan ABD’ye gelenlerin ise durumları belirsiz. Bu kişilerin ABD’ye girişine, acil insani sebeplerle “şartlı insani durum” olarak tayin edilen statüyle izin verildi. Özel vizesi olmayan ancak ABD’nin askeri kargo uçaklarından birine binmeyi başararak Afganistan’dan çıkanlar kısa süreli barınma, düşük miktarlı cep harçlığı ve diğer yardımlardan 90 güne kadar yararlanabilecek. Bu gruptaki mültecilerin hiçbirine ABD’de ikamet ve çalışma izni sağlayan yeşil kart ya da tam zamanlı iş imkânı garantisi verilmiyor.