Amerikan Askerleri Afganistan’dan Çekilmeye Devam Ediyor
Başkan Biden’ın “Amerika’nın en uzun savaşını” sonlandıracağını açıklamasıyla 1 Mayıs’ta fiilen başlamış olan ABD’nin Afganistan’dan askeri varlığını çekme süreci devam ederken net bir siyasi çözüm sağlanamayan ülkede yeni bir iç savaşın patlak vermesinden endişe duyuluyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley Pentagon’da düzenledikleri ortak basın toplantısında, Biden yönetiminin 100 günlük savunma icraatlarına dair değerlendirmelerde bulunurken ABD’nin Afganistan’dan çekilme sürecine dair bilgiler de paylaştı.
Mark Milley çekilmeyle ilgili olarak, “temel askeri hedefimiz Afganistan’daki ABD askerlerinin planlı, güvenli ve düzenli bir şekilde çekilmesini gerçekleştirmek üzere misyon değişimini sağlamaktır” ifadelerini kullandı. Milley, ABD askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi sonrası Afgan hükümetinin Taliban’a karşı kötü sonuçlarla karşılaşabileceğini belirtirken yaptığı açıklamada, Afgan güvenlik güçlerinin oldukça iyi donanımlı ve eğitimli olduklarını ancak uluslararası destek olmadan potansiyel bir Taliban saldırısı karşısında hazır olduklarını söylemenin zor olduğunu ifade etti. Milley iç savaşın ve çatışmaların önlenebilmesi için Afgan hükümeti ve Taliban arasında siyasi uzlaşmanın sağlanması gerektiğini belirtti.
Başkan Biden’ın belirlediği 11 Eylül tarihine kadar çekilmeyi tamamlayacaklarını söyleyen Milley, Taliban’ın son bir yılda günlük 80 ila 120 saldırı düzenlediğini ve bu ortalama saldırı sayısının ABD’nin çekilme sürecinin başlamasından sonra da devam ettiğini kaydetti. Afganistan’dan çekilme sürecinin güvenliğine ilişkin bilgiler veren Milley, şu ana kadar Helmand vilayetinde bir üssün Afgan güçlerine teslim edildiğine işaret etti. Milley, çekilmenin güvenli bir şekilde icra edilmesi için 6 B-52 bombardıman uçağı, 12 F-18 savaş uçağı ve Eisenhower uçak gemisinin bölgede bekletildiğini söyledi. Milley, Afgan güçlerine farklı şekillerde destek vermeye devam edeceklerini alternatifler arasında Afgan askerlerinin başka bir ülkede eğitilmesinin de bulunduğunu söyledi.
Savunma Bakanı Austin de Afganistan konusunda yaptığı değerlendirmede, çekilme sürecinin yaklaşık bir hafta önce başladığını ve şu ana kadar planlandığı gibi gittiğini açıkladı. Austin, Taliban’ın Afgan ordusuna üstün gelip şehirleri ele geçirmesi durumunda ABD’nin doğrudan destek verip vermeyeceğine ilişkin soru üzerine, Afgan güçlerinin Taliban’a karşı koyabilmesini umduklarını ve ABD’nin de askeri kabiliyetlerini ihtiyaten Afganistan dışında tutacağını ifade etti. Ancak Austin, ABD’nin doğrudan askeri bir destek verip vermeyeceğine yanıt vermekten kaçındı. Çekilme konusunda, Amerikalı sözleşmeli veya kontrat esaslı kişi ve şirketlerin de Afganistan’dan çekilip çekilmeyeceğine yönelik soruya Austin, sözleşmeli personel dahil ABD ordusunun bünyesinde Afganistan’da bulunan tüm kuvvet ve kabiliyetlerin çekileceği ancak daha sonra bu sözleşme esaslı kişilerin dönüp Kabil ile ayrı bir anlaşma yapabileceği yanıtını verdi.
ABD ve NATO askerlerinin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte bölgede şiddetin yeniden tırmanması hususundaki endişeler yersiz değil. Amerikan Kongresine sunulan, “Afganistan’ın Yeniden İnşasından Sorumlu Özel Müfettiş” (SIGAR) 2021 yılı ilk çeyrek raporuna göre, NATO ve ABD askerlerinin geri çekilmesi arefesinde ülkedeki güvenlik durumu gittikçe bozulmaya başladı. Rapora göre Taliban kaynaklı saldırılar son üç ayda yüzde 37 oranında artmış durumda. Saldırıların Taliban, IŞİD Horasan Grubu ve tespit edilemeyen diğer örgütler tarafından gerçekleştirildiği düşünülüyor. Saldırılar sonucu 115 Afgan askeri öldürüldü, 39 personel de yaralandı.
Raporda Afgan güvenlik güçlerinin durumuna ilişkin olarak, “ABD askerlerinin ve savunma eğitmenlerinin Afganistan’dan bütünüyle çekilmesi, Afganistan Ulusal Savunma ve Güvenlik Güçlerinin doğrudan Amerikan ve Koalisyon desteği olmadan ayakta kalıp Afganistan hükümetini koruyup koruyamayacaklarını test edecek” ifadeleri kullanılıyor. Özel Müfettiş John Spoko raporda bölgedeki gelişmelerle ilgili kaygılarını, “mevcut Afgan hükümetinin karşı karşıya olduğu temel risk gelecekte dışarıdan yapılacak yardım düzeyinin bu belirsiz dönemde Afgan hükümetinin çöküşünün önlenmesine yeterli olup olmayacağıdır” şeklinde dile getiriyor.