Amerikan Seçim Güvenliği Tartışmalarında Yapay Zeka
2024 başkanlık seçimlerine yaklaşırken, bir önceki seçimde olduğu gibi seçim güvenliği gündeme geliyor. Rusya ve Çin gibi dış güçlerin yapay zeka teknolojilerini kullanarak çevrimiçi platformlar üzerinden dezenformasyon yayma, seçmenleri yanlış yönlendirme ve demokratik süreçlere olan güveni sarsma girişimleri bu dönemde en büyük kaygılar arasında yer alıyor. Güvenlik yetkilileri, yapay zeka alanındaki gelişmeler sayesinde, en dikkatli seçmeni dahi yanıltabilecek, gerçeğe yakın görüntüler, videolar ve ses kayıtları üretmenin her zamankinden daha kolay ve düşük maliyetli hale geldiğini vurguluyor. Amerikan kamuoyunda Rusya, Çin ve İran’ın 2024 başkanlık seçimlerine müdahale etmeye çalışan başlıca aktörler olduğu belirtilirken teknolojik ilerlemeler sayesinde diğer ülkelerin veya küçük grupların da dezenformasyon kampanyaları yürütebileceği düşünülüyor.
Kamuoyunda endişeye sebebiyet veren seçim güvenliği tartışmaları Amerikan siyasetinin de gündeminde yer aldı. Geçtiğimiz hafta, Senato 2024 seçimlerinin güvenliğini yapay zeka tehditlerinden korumayı amaçlayan üç yeni yasa tasarısını gündeme getirdi. Senato Kurallar ve İdare Komitesi Başkanı Amy Klobuchar, yapay zekanın seçim güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmek için, eski Başkan Trump’ın Dr. Anthony Fauci’ye sarıldığı sahte bir video ile New Hampshire’da Demokratik ön seçimlerde oy kullanmamaları yönünde vatandaşları etkilemek amaçlı Başkan Biden’ın sesini taklit eden yanıltıcı bir otomasyon aramasını örnek olarak gösterdi.
Rusya’nın 2016 seçimlerine müdahale girişimleri sonrasında Washington seçim güvenliğini artırmaya çalışarak yabancı kaynaklı dezenformasyon kampanyalarını tespit ve dezenformasyonla mücadele kapasitesini önemli ölçüde güçlendirdi. Ulusal İstihbarat Direktörü Avril D. Haines, Rusya’nın yaklaşan başkanlık seçimleri için hala ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Geçen ay sosyal medyada Amerikan seçimlerini hedef alan Kiev merkezli bir “internet troll çiftliğine” dair video yayınlanırken ABD yetkilileri bu videonun Rus dezenformasyon operasyonlarına uygun olduğunu ifade etti.
Özellikle, iki partinin de destek verdiği Senato paneli ve özel savcı Robert S. Mueller III tarafından yürütülen iki yıllık soruşturma sonucunda, Rusya’nın 2016 ABD başkanlık seçimlerine eski başkan Trump lehine müdahale ettiği belirlenmişti. Yakın zamanda Amerikan istihbaratı tarafından yayınlanan bir rapora göre, Rusya’nın 2022 ara seçimlerinde ABD’nin Ukrayna’ya desteğini zayıflatma ve seçimlere olan güveni sarsma amacıyla Demokrat Parti’yi hedef aldığı belirlenmişti. Yapay zeka kullanarak seçimlere müdahale edilmesi ve tarihin tekerrür etme ihtimali Amerikan kamuoyunun en büyük endişeleri arasında yer alıyor.
Seçim güvenliği noktasında en büyük endişeler Rusya özelinde toplansa da Çin de yapay zeka alanında sahip olduğu kapasite yüzünde olağan şüpheliler kategorisinde yer alıyor. Çin’in 2020 başkanlık seçimlerine doğrudan etki ettiğine dair herhangi bir bulguya rastlanmasa da, aykırı fikirlere sahip adayların reklamı için propaganda yaptığı düşünülüyor. Çin ile ilgili en büyük endişe ise, Amerika’da en büyük kullanıcı kitlesine sahip uygulamalardan biri olan Tik Tok üzerinden yapılacak propaganda olarak görülüyor. Yakın zamanda Kongre Tik Tok’un sahibi değişmez ise Amerika sınırları içerisinde kullanımını yasaklayan bir yasa geçirmişti. Yasa tasarısı tartışılırken en önemli argümanlar arasında Çin’in Amerikan kamuoyunu yönlendirme ihtimali üzerinde durulmuştu. Microsoft tarafından yayınlanan bir raporda da, Çin’in seçimlere müdahale etmek ve nüfuzunu artırmak amacıyla sosyal medya ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak dezenformasyon yaydığı belirtildi. Raporda, Çin’in kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yapay zeka ile üretilen içerikleri kullanarak bu tür faaliyetleri güçlendireceği konusunda uyarılar yer aldı.
Seçim güvenliği noktasında olası riskleri mümkün olduğunca bertaraf etmek amacıyla Microsoft, Meta, Google, Amazon, X, OpenAI ve Tik Tok gibi teknoloji devleri, geçtiğimiz hafta yapay zekanın 2024 seçimlerini sekteye uğratma riskini azaltmayı hedefleyen bir mutabakat metni yayınladı. Teknoloji sektörünün bu uzlaşısı, seçmenleri adaylar, seçim görevlileri ve oy verme süreci hakkında yanıltma potansiyeli taşıyan ve yapay zeka tarafından üretilen görüntüleri, videoları ve ses kayıtlarını hedef alıyor. Teknoloji devleri bu konuda uzlaşı sağlasa da, mutabakat metninde dezenformasyon üreten içeriklerin tamamen yasaklanmasına dair herhangi bir ibarenin yer almaması eleştirilere neden oldu. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri İç Güvenlik Bakanlığı yapay zeka kullanılarak elde edilen seçim bilgilerinin nasıl hızla istismar edilebileceği ve kötüye kullanılabileceği üzerine bir rapor yayınlayarak seçim güvenliğine dikkat çekti.
Yanıltıcı bilgiler üreten yapay zeka kaynaklı içeriklerle mücadele etmek, seçimlere altı aydan az bir süre kalan dönemde Amerikan kamuoyunda daha fazla gündeme gelmeye başladı. 2020 yılında yaşanılan 6 Ocak Kongre baskını gibi Amerikan demokrasisini derinden etkileyen bir hadisenin tekrar yaşanma ihtimalinin zayıf olmadığı ifade ediliyor. Teknolojik imkanlar yardımıyla yapılacak dezenformasyon sebebiyle seçmenlerin yönlendirilmesi, seçim sonuçlarını kabul etmek yerine taşkınlığa sebebiyet vermesi seçim güvenliği noktasında endişeleri artırıyor. Her ne kadar Ulusal İstihbarat Direktörü Avril D. Haines ve Amerikalı yetkililer seçim güvenliği konusunda her zamankinden daha hazırlıklı olduklarını ifade etseler de, gelişen teknolojiler, yapay zeka kullanılarak üretilen sahte videolar ve milyonlarca Amerikalı seçmenin kullanıcısı olduğu sosyal medya uygulamaları, seçim güvenliğine dair endişe duyanların haksız olmadığını gösteriyor.