Apple Artırılmış Gerçeklik Sektörüne Girdi
Apple etkinlikleri artık sadece ABD’de değil, tüm dünyada bir fenomen haline geldi. Hatta birçok kişiye göre yılın en büyük teknoloji etkinliği bu etkinlikler oluyor çünkü Apple, popülerliği ve geniş pazarı sayesinde milyonlarca insanın cebinde, kulağında, bileğinde yer alıyor. Şimdi ise Apple, Apple Watch’tan beri en iddialı yeni donanım ürününü tanıttı. Şirket, hem sanal gerçeklik (VR) hem de artırılmış gerçeklik (AR) sunan “karışık gerçeklik” başlığı olan Vision Pro’yu duyurdu. Artırılmış gerçeklik , sanal görüntüleri gerçek dünyanın canlı videosunun üzerine bindiren bir teknoloji. Apple’ın bu adımı şirket için yeni bir dönemin başlangıcı olma potansiyeli taşıyor. Eğer başarılı olursa, Vision Pro milyonlarca kişinin bilgisayarlarla ve çevreleriyle etkileşimini devrim niteliğinde değiştirebilir. Ancak ürünün başarısı garanti değil ve hatta birçoklarına göre oldukça düşük bir ihtimale sahip.
Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik yeni bir alan olmasa da, Vision Pro, artırılmış gerçekliği, sanal gerçekliği veya her ikisini de ana akıma getirmeyi amaçlayan bir dizi yüksek profilli başlık setinin sonuncusu. Vision Pro’nun öncülleri arasında Meta’nın Quest Pro’su, Microsoft’un HoloLens’i, Magic Leap 2 ve Google Glass gibi dört başlık seti bulunuyor. Bunların hepsi paradigma değiştirici olarak sunulmuş ve öyle olacağı beklenmiş; fakat tam manasıyla başarıya ulaşamamıştı. Vision Pro, sektörün şimdiye kadarki en gelişmiş ürünü olsa da daha önceki tüm VR ve AR başlık setlerinin karşılaştığı aynı zorluğu aşması gerek.
Apple, yeni teknolojileri normalleştirme ve onları hayatımızın olağan bir parçası haline getirme konusunda oldukça yetenekli. Bu yüzden, birçok teknolojinin ancak Apple’ın eli değerse ana akım haline geleceği şeklinde bir beklenti uzun zamandır mevcut. Ancak Apple’ın bu ürünün potansiyel başarısı konusunda şüpheci olanlar da var.
Şüphecilere göre Apple artık eskiden olduğu gibi yenilikçi ve çığır açıcı bir şirket değil. Buna göre tüketici davranışını değiştirdi diyebileceğimiz son Apple ürünü 2016 yılında çıkan AirPods idi. Apple’ın geçmiş performansı oldukça güçlü olsa da yakın zamanda böyle bir atılım yapılmış değil. Şüphecilerin elini güçlendiren delillerden biri de Steve Jobs’un ‘şirketin ruhu’ diye nitelediği 1997’den beri Apple’ın dizayn süreçlerine bakan Jony Ive’ın 2019’da ayrılması. Buna göre Apple cepten yiyen bir şirket.
Yine şüphecilere göre insanlar böylesi bir cihazı uzun süre kafalarına takmak istemiyorlar. Bunun estetik nedenleri olduğu gibi, pratik ve sosyal nedenleri de var. Diğer birçok artırılmış gerçeklik ürününün de karşılaştığı zorluk olan hareket kabiliyetinin kısıtlanması ve başlığın izole edici olması Vision Pro’yu da etkileyecek gibi duruyor. Ancak şu da bir gerçek ki uzun yıllardır onlarca Apple ürünü bir şekilde hayatımıza dahil oldu: iPhone, iPad, Apple Watch ve AirPods. Şüphecilere göreyse Vision Pro’nun kritik bir farkı var: Vision Pro diğer Apple ürünleri gibi hayatın akışı içinde kaybolup normalleşemeyecek kadar büyük ve sınırlandırıcı.
Ancak, şüpheci bakış açılarına karşın Apple, daha önce birçok kez beklentileri boşa çıkarmış bir şirket. Apple’ın, bir ürün kategorisine tam zamanında adım atma yeteneği tartışılmaz bir gerçek. 2007 yılında piyasaya sürülen iPhone, ilk akıllı telefon veya ilk dokunmatik ekranlı telefon değildi. iPad de ilk tablet değildi. Ancak her iki durumda da, Apple, daha önce heyecan ve çekicilik yaratmayan ürünlere, bunları sağlayan bir dokunuş getirdi. Apple, diğer firmaların büyük maliyetlere yaptıkları hatalardan dersler çıkardı ve dizaynı güçlü bir ürün ortaya çıkarmaya odaklandı. Geçmişten ders çıkaracak olursak: Apple Watch ilk çıktığında geniş bir kitle, bu ürünün yankı uyandıramayacağını düşünüyordu. Ancak şimdi Apple, dünyanın en büyük saat markası ve her yıl tahmini 40 milyon saat satıyor. Apple, teknoloji dünyasındaki şüpheci bakışları bir kez daha yıkabilir mi, hep birlikte göreceğiz.
Yeni ürünüyle Apple, potansiyel olarak genel tüketici kitlesinin dışında bir başka müşteri grubunu de hedeflemeye kalkışabilir: ordular. Özellikle Hava Kuvvetleri, pilot eğitim simülatörlerinin saati 2,000 ila 4,000 dolar arasında bir maliyetle çalıştığı düşünülürse, bu tip cihazlar için devasa bir pazar var denebilir. Gerçeğe yakın bir simülasyon, askeri kurumların maliyetlerini ciddi oranda düşürürken kaza risklerinin de önüne geçebilir. Bununla birlikte kaotik savaş ortamını askeri personele tecrübe ettirmek için de önemli bir araç haline gelebilir. Bu da askeri tatbikatleri daha sık ve daha düşük maliyete yapma imkanı verebilir.
Her halükarda, Apple son ürünüyle riskli bir sektöre adım atıyor Şunu kesinlikle söyleyebiliriz: Eğer Apple başarılı olamazsa, artırılmış ve sanal gerçeklik sektörünün ivmesi büyük bir darbe alacak ve sektör en az birkaç yıl geriye gidecek.