Ara Seçimlere Günler Kala Cumhuriyetçiler Daha Umutlu
ABD’de Kasım ara seçimleri için artık gün sayılmaya başlandı. Bu hafta toplam 46 eyalette 20 milyondan fazla erken oy kullanılmış durumda. Seçim tartışmalarının son birkaç haftasına ise Cumhuriyetçilerin seçimde göstermesi gereken başarı damga vurmuş durumda. Cook Political Report’un güncellediği tahminine göre Cumhuriyetçilerin Kongre’deki koltuk sayısını 12 ile 25 arasında artırması bekleniyor. FiveThirtyEight’in seçim tahminine göre ise Cumhuriyetçilerin Senato çoğunluğunu ele geçirme ihtimali 25 Temmuz’dan bu yana ilk kez % 50’nin üzerine çıktı.
Birçok ankete ve değerlendirmeye göre son haftalarda Cumhuriyetçi Parti’nin oyu artmaya başladı. Her ne kadar kamuoyu önünde yenilgi kelimesini zikretmese de Beyaz Saray’ın seçim sonuçlarına dair endişesi son haftalarda oldukça arttı. Kongre’nin Cumhuriyetçilerin eline geçmesi Biden’ın önümüzdeki iki yılını oldukça zorlaştırabilir. Birkaç ay öncesine kadar ümitli olsalar da seçimin ekonomi ve suç eksenine oturması Demokratların elini zorlamaya başladı bile. Birçok kritik yarışta denge Cumhuriyetçiler lehine bozulmaya başladı. Bu dengeleri değiştirebilecek bir unsur geleneksel olarak Başkan tarafından bölgeye yapılacak bir ziyaret olarak görülüyor. Fakat düşük görev onayı oranları Biden’ı böylesi birçok ziyaretten alıkoydu. Biden her ne kadar Pennsylvania eyaletine bir ziyaret gerçekleştirecek olsa da sürecin büyük kısmını Washington’dan yaptığı açıklamalarla yönlendirmeye çalıştı.
Peki Demokrat Parti’nin şimdiden kesin gözüyle bakılan kötü ara seçim performansının sebebi ne? New York Times’dan Ezra Klein’a göre bu sorunun cevabı Biden’ın kampanyasını üzerine inşa ettiği fakat tam başarılı olamadığı üç konuda gizli. Bunlardan ilki Covid ile mücadelede yaşanan sorunlar ve pandemiyle mücadelenin şansa bırakılmış olması. İkincisi Biden’ın gündeminde olan okul öncesi eğitim, çocuk ve yaşlı bakım yardımları, ücretli izin gibi birçok sosyal konuda başarılı olunamaması. Üçüncüsü ise Trump’ın yıkıma uğrattığı ‘Amerikan ruhu’nu geri getirmedeki başarısızlıktan ziyade elinden gelen bir şey olmaması.
Thomas Edsall’ın gündeme getirdiği bir diğer husus ise Demokrat Parti ile işçi sınıfı arasında açılan mesafe. Buna göre emekçileri olumsuz etkileyen Çin’le ticaret ve otomasyon gibi birçok trend Demokratlar tarafından desteklendi. Biden’ın çip üretimini ABD’ye taşıması gibi birçok adım ise nitelikli olmayan birçok işçi için bir anlam ifade etmiyor. American Enterprise Institute tarafından Ekim sonunda yayınlanan Seçim ve Demografi raporuna göre de Demokrat Parti üniversite mezunu olmayan beyaz Amerikalıların tercihi değil. Wall Street Journal’dan Gerard Baker’ın analizine göre ise Cumhuriyetçilerin seçim güvenliğine dair realiteden kopmaları gibi Demokratlar da ülkenin ekonomik ve sosyal realitesini reddediyorlar. Baker’a göre anketlerde en önemli unsurlar olarak gösterilen enflasyon, ekonomi, göç ve suç konularına dair Demokratların gösterdiği çözüm odaklı olmayan tavır yaşayacakları seçim hezimetinin en başta gelen sebebi.
Geçtiğimiz haftanın seçim gündemine ise Biden’ın Çarşamba günü yaptığı çıkış damga vurdu. ‘Demokrasiyi artık cepte sayamayız’ diyen Biden, 6 Ocak olaylarını ve seçim sonuçlarını kabul etmeyenleri hatırlatarak seçimde şiddet olayları çıkabileceğini söyledi. Biden konuşmasında Amerikan demokrasisinin huzurunu kaçıran bu kitlenin eski başkan Trump’tan ilham aldığını ve küçük fakat kararlı bir grup olduğunu da ekledi. CNN’in Beyaz Saray çalışanlarından edindiği bilgilere göre Pelosi’nin eşinin uğradığı saldırı üzerine böylesi bir konuşma yapmaya karar veren Biden, ABD demokrasisinin varoluşsal bir tehdit altında bulunduğunu düşünüyor.
Seçimlerin güvenli ve barış içinde geçmesine dair şüpheler sadece Beyaz Saray’dan gelmedi. ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı direktörü Jen Easterly de ‘taciz, göz korkutma ve seçim çalışanlarına karşı şiddet’ ihtimalinin gerçek olduğunu söyledi. Easterly, her ne kadar seçim altyapısına dair somut tehditler olmasa da bu yılki seçimin aşırılık ve bilgi kirliliği ortamında gerçekleştiğini ve internetin de bu durumdan nasibini aldığını söyledi. Seçim müdahalelerinin dış kaynaklı olduğu düşünülen 2016 seçimlerinin aksine federal yetkililer bu sefer huzursuzluğun seçimlerin adil ve özgür olmadığını düşünen radikal iç unsurlar tarafından çıkarılabileceğine inanıyor. FBI da bu durumun üzerine gitmek isteyen Rus ve Çin devleti unsurlarının seçim güvenliğine dair yalan haberler uydurduğunu ve yaydığını ifade ediyor.