Beyaz Saray: “İsrail-Suudi Anlaşması İçin Henüz Bir Çerçeve Belirlenmedi”
ABD’nin aracılık ettiği potansiyel bir İsrail-Suudi Arabistan anlaşması konusu Amerikan medyasında ön plan çıkan gündem maddelerinden bir oldu. Suudi Arabistan’ın İsrail’i tanımasını öngören bir anlaşmanın ana hatları üzerinde uzlaşıldığı yönündeki haberler üzerine düzeltme açıklamasında bulunan Beyaz Saray, Suudi Arabistan’ın İsrail’i tanımasını sağlayacak bir anlaşmanın çerçevesi üzerinde mutabık kalınmadığını ve böyle bir anlaşmanın imzalanabilmesi için çok sayıda görüşme yapılması gerektiğini vurguladı.
Amerikalı yetkililerin Suudi Arabistan’a yaptığı üst düzey ziyaretler son dönemde hız kazanmış durumda. Dışişleri Bakanı Blinken’ın haziran ayında gerçekleştirdiği ziyarette, Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi konusu öne çıkan gündem maddelerinden biri olmuştu. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da son birkaç ay içinde Suudi Arabistan’a üç ziyaret gerçekleştirdi.
Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby gazetecilere yaptığı açıklamada, Başkan Joe Biden’ın üst düzey diplomatların Suudi liderlerle normalleşme şartlarını görüşmesine onay vermesine rağmen, anlaşma haberlerinin “bazı insanlarda görüşmelerin olduğundan daha ileride olduğu izlenimi bıraktığını” söyledi. Görüşmelerin sürdüğünü belirten Kirby, “Üzerinde mutabık kalınmış bir müzakere dizisi, normalleşmeyi ya da bizim ve dostlarımızın bölgedeki diğer güvenlik kaygılarını düzenleyen bir çerçeve yok” ifadelerini kullandı.
Wall Street Journal, ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde Suudi Arabistan ve ABD’nin bir normalleşme anlaşmasının “geniş hatları” üzerinde mutabık kaldıklarını ve her iki tarafın da önümüzdeki aylarda müzakere etmeye çalışacakları bir tavizler listesi oluşturduğunu duyurmuştu. Habere göre Suudiler İsrail’den bir Filistin devletinin kurulmasını destekleme taahhüdü, ABD’nin güvenlik garantileri ve sivil bir nükleer programın geliştirilmesine yardım istiyordu. Buna karşılık ABD de Suudi Arabistan’ın en büyük ticari ortağı olan Çin’den ekonomik ve askeri olarak uzaklaşacağına dair güvence vermesini ve küresel petrol fiyatlarını arttıran petrol üretim kesintilerini sonlandırmasını talep ediyordu.
Nihai bir anlaşmaya varılmasının düşük bir ihtimal olduğu vurgulanan Financial Times haberinde ise Riyad yönetiminin Washington’dan, krallığın saldırıya uğraması halinde ABD’nin yardımını garanti altına alacak bir anlaşma istediği ancak bu güvenlik taleplerinin ABD tarafından karşılanmasının zor olacağı belirtiliyor. Diğer bir tartışmalı konu da Suudi Arabistan’ın sivil nükleer program geliştirme hususunda Amerika’dan yardım istemesi. Haberde, Dışişleri Bakanı Blinken’ın Veliaht Prens Muhammed bin Salman ile yaptığı son görüşmede “ABD’nin Suudi nükleer ve güvenlik taleplerine açık olduğunu belirttiği” bildiriliyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, WSJ’de yayınlanan ve “Ortadoğu için Kore modeli” öneren yazısında, İsrail’in Suudi Arabistan’ın sivil nükleer programına tam olarak destek vermeyebileceğinin işaretini verdi. ABD’nin, Kuzey Kore’ye karşı Güney Kore’yi desteklemesine benzer bir şekilde, normalleşme anlaşması çerçevesinde Suudi Arabistan’ı nükleer şemsiyesi altına alması gerektiğini yazdı. Böyle bir korumaya sahip olan Riyad yönetiminin Güney Kore örneğinde olduğu gibi kendi nükleer silahını geliştirme yoluna girmeyeceği düşünülüyor. Bölge için gerçek tehdidin İsrail değil İran olduğunu savunan Cohen, İran’ın nükleer silah geliştirmesi durumunda bunun bir nükleer silahlanma yarışı başlatacağını ileri sürüyor.
İsrail ve bölgedeki en güçlü Arap devleti konumundaki Suudi Arabistan arasında olası bir normalleşme anlaşması bölgeyi yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. ABD’li yetkililer aylardır Arap-İsrail çatışmasını sona erdirmek için müzakereler yürütüyordu. Dışişleri Bakanı Blinken bu kapsamda geçen ay Suudi Arabistan’ı ziyaret etmişti. Kudüs ve Riyad’ın onlarca yıllık düşmanlığın sona erdirerek ilişkilerini normalleştirmeyi başarılabilirse bu Biden için büyük bir dış politika zaferi olacak.
İsrail’de ülke tarihinin en sağcı hükümetinin iktidarda olduğu bir dönemde işgal altındaki Batı Şeria’da Yahudi yerleşimlerinin sayısının artması sebebiyle bölgede gerilim iyice yükselmiş durumda. Riyad yönetimi ise İsrail-Filistin çatışması çözülmeden İsrail’i resmi olarak tanımaya yanaşmıyor. Suudi Arabistan, İsrail ile olası normalleşme anlaşması kapsamında ABD’nin Riyad’ın sivil nükleer programa sahip olmasının önünü açmasını ve bu alanda işbirliği anlaşması yapılmasını istiyor. Veliaht Prens, İran’ın nükleer silaha sahip olması halinde kendilerinin de atom bombası geliştireceklerini söylemişti. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde bölgede nükleer silahlanma yarışının başlaması ihtimali endişe yaratıyor.