Biden NATO Liderler Zirvesine Katıldı
Biden başkan olarak katıldığı ilk NATO toplantısında ABD’nin ittifaka ve müttefiklerine verdiği önemi vurgulayan mesajlar verdi. 30 müttefik ülke liderinin katıldığı NATO Liderler Zirvesi toplantısında öncelikli olarak NATO’nun yeni yol haritasını belirleyecek olan 2030 stratejik konseptinin şekillendirilmesi, pandemi, iklim değişikliğiyle mücadele, Çin’in artan askeri gücünün tehdit olarak tanımlanması, Rusya ile ilişkilerin durumu ve Afganistan’daki NATO misyonunun sonlandırılması gibi konular ele alındı. Zirvenin sonunda 79 maddeden oluşan ortak bir bildiri yayınlandı.
Başkan Biden’ın toplantıdaki öncelikli hedefleri arasında Donald Trump döneminde NATO müttefikleri ile bozulan ilişkileri yeniden güçlendirmeye çalışmak vardı. Yönetimi devraldığı günden beri sık sık dost ve müttefik ülkelerle birlikte hareket edeceklerine vurguda bulunan Biden, Rusya ve Çin’den kaynaklı tehditlere karşı NATO müttefiklerinin ortak hareket etmesini istiyor.
Zirvenin açılış konuşmasını yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Rusya ve Çin’le ilişkiler konusunun gündemde olacağını dile getirdi. Çin’in rakip veya düşman olmadığını, bu ülke ile soğuk savaş içine girmeyeceklerini ancak ittifak olarak Çin’den kaynaklanan güvenlik tehditleriyle de yüzleşmek zorunda olduklarını söyledi. Stoltenberg, NATO müttefiklerinin kendi güvenliği için bu konuda birlik içinde olması ve NATO zirvesinin birlik mesajı vermesi gerektiğini söyledi.
2010 yılında kabul edilen NATO konsepti değişen şartlara ve güncel tehditlere cevap veremez hale geldiği için gelecek on yılın yol haritasını ortaya koymak adına 2030 konsepti şekillendiriliyor. Bu hedef doğrultusunda çok sayıda tavsiyenin yer aldığı “NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik” başlıklı bir rapor hazırlanmış ve zirve öncesinde Dışişleri ve Savunma Bakanları toplantılarında görüşülmüştü. Bu toplantılarda belirlenen öneriler Brüksel’deki zirvede liderlerin onayıyla kabul edildi.
Kabul edilen kararlar arasında ilk olarak güvenlikle ilgili tüm konuların siyasi olarak istişare edilmesi ve ortak eylem planı hazırlanması için NATO’nun transatlantik forumu olarak geliştirilmesi konusu bulunuyor. Bu sayede müttefikler arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesi hedefleniyor. İkinci alınan kararda üye ülkeler tarafından 2014’te verilen savunma yatırım taahhüdü yinelendi. NATO’nun dada da güçlendirilerek Avrupa-Atlantik bölgesinin savunmasında caydırıcılığının artırılması hedefleniyor.
Üçüncü olarak liderler potansiyel düşmanların toplumların direncini kırmaya yönelik eylemlerine karşı toplu savunma, kriz yönetimi ve güvenlik dayanışması gibi alanlarda toplumsal direncin güçlendirilmesi konusunda anlaştı. Dördüncü olarak liderler çok uluslu bir NATO inovasyon fonu kurulmasını ve DIANA adı verilen NATO sivil-askeri Savunma İnovasyonu Hızlandırıcısı girişimi başlatılmasını kabul ettiler. Bu sayede teknolojik üstünlüğün korunması ve yeni teknolojilerin geliştirilerek savunma alanına entegre edilmesinin hızlandırılması planlanıyor.
Beşinci önemli madde, “Çin ve Rusya gibi otoriter ülkelerin tehdit ettiği” kurallara dayalı uluslararası düzeni korumak için çalışmaların hızlandırılması kararı oldu. Bu amaçla, Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki ortak fikirleri paylaşan ülkeler ve uluslararası organizasyonlarla yeni ilişkiler kurulacak ve işbirliği artırılacak. Bu minvalde NATO’ya dahil olma niyetinde olan ülkeler için Açık Kapı politikası devam ettirilecek. Özellikle Hint-Pasifik bölgesinde Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Kore ile ortaklıklar güçlendirilecek. Ayrıca, Avrupa Birliği ile işbirliği daha da derinleştirilecek.
Altıncı olarak, müttefik ülkelerin tehditleri bertaraf etmeleri için askeri eğitimleri, imkan ve kabiliyetleri geliştirilecek. Yedinci olarak, liderler iklim değişikliğinin güvenlik üzerindeki etkisini ele almanın NATO için önemli bir görev olacağı konusunda anlaştılar. Bu çerçevede iklim değişikliğinin NATO unsurları üzerindeki etkileri düzenli olarak incelenecek ve askeri faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı salınımını değerlendirmek için bir metodoloji geliştirilecek.
Rusya ile ilgili konulara geniş yer ayrılan zirvede Rusya ile ilişkiler “Soğuk Savaş’tan bu yana en düşük seviyede” olaraknitelendirildi. Zirve sonunda yayınlanan bildiride NATO’nun 25 yılı aşkın bir süredir Rusya ile ortaklık ilişkisi kurmaya çalıştığı ancak Rusya’nın sürekli olarak anlaşmaları çiğnediği, prensip ve değerlere uymadığına vurgu yapıldıktan sonra Rusya’nın uluslararası hukuka saygı gösterip yükümlülüklerini yerine getirmediği sürece Rusya ile sivil ve askeri işbirliği yapılmayacağı belirtildi. Rusya’nın artan askeri gücü, farklı bölgelerdeki askeri yapılanmaları ve faaliyetlerinin NATO için tehdit oluşturduğu kaydedildi.
Rusya’nın demokratik ülke seçimlerine müdahalelerde bulunma girişimi ve siber saldırılara göz yumması eleştirildi. Rusya ile ilişkilerde hem savunma hem diyalogdan oluşan iki yönlü stratejiyi benimsediklerini vurgulayan liderler, Moskova yönetimine Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik eylemlerinin, Kırım işgalinin, Karadeniz’deki askeri yığınağının, NATO hava sahasındaki ihlallerinin ve nükleer cephaneliğini çeşitlendirmesinin kabul edilmeyeceği mesajlarını gönderdi.
NATO zirvesinde Çin ile ilişkiler konusu da en önemli gündem maddelerinden birisi oldu. Genel Sekreter Stoltenberg, Çin’i düşman veya hasım olarak görmediklerini ama Çin’in NATO için bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirtti. Çin’le ilişkilerde fırsat ve risklere dikkat çeken Stoltenberg, “Çin konusunda da yine iklim krizi ve silah kontrolü gibi konularda fırsatlar mevcut. Ancak görüyoruz ki Çin askeri büyümesine ve teknolojisine çok ciddi yatırım yapıyor, üstelik altyapı yatırımları ile de Afrika’da Avrupa’da her yerde varlık oluşturuyor. Değerlerimizi paylaşmayan, özgürlüklere, Hong Kong’a ve azınlıklarına baskı uygulayan Çin’in hem içerde hem dışarıda aldığı bu baskılayıcı tutum bizim de güvenliğimize bir risk oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
Ortak bildiride de Çin konusu detaylı biçimde ele alındı. Bildiride, “Çin’in hırsları ve iddialı davranışlarının” uluslararası düzene ve İttifak güvenliğiyle ilgili alanlara yönelik sistematik zorluklar ortaya koyduğu açıkça ifade edildi. Bildiride “Çin’i uluslararası taahhütlerini yerine getirmeye ve ‘büyük güç’ rolüne uygun olarak uzay, siber alan ve deniz de dahil olmak üzere uluslararası sistemde sorumlulukları uyarınca davranmaya çağırıyoruz” denildi. Bildiride belirtildiği şekliyle Çin’in iddialı ve agresif politikaları, kurallara dayalı uluslararası düzene ve ittifakın güvenliğiyle ilgili alanlara sistematik meydan okumalar oluşturuyor. Çin baskıcı bir politika izliyor, askeri yapılanmasını ve silahlı kuvvetlerini gizlice güçlendiriyor, hedeflerine ulaşmak için dezenformasyonu kullanıyor.
Çin, nükleer üçleme oluşturmak için geliştirdiği taşıma araçları ve sayıları giderek artan savaş başlıkları ile nükleer potansiyelini hızla genişletiyor ve ordusunu şeffaflıktan uzak bir biçimde modernize ediyor. Rusya’nın Avrupa-Atlantik bölgesindeki tatbikatlarına katılarak Rusya ile askeri alanda işbirliği yapıyor. Bildiride, Çin’in uluslararası sistem içinde sorumlu davranması ve taahhütlerine saygı göstermesi gereğine vurgu yapılırken NATO olarak Çin’in büyüyen nüfuzu ve uluslararası politikalarına karşı hep birlikte karşılık vermeyi gerektirecek tehditler oluşturabileceği ikazında bulunuldu. Çin ile ilişkilerin ittifakın güvenlik çıkarlarını savunan bir perspektiften ele alınacağı kaydedildi.
Çin’in yükselişinin, “büyüyen bir güvenlik sorunu” olduğu ve NATO’nun buna ortak yanıt vermede bütüncül duruşu teyit edilse de ABD-Avrupa arasındaki ayrılık kendini gösterdi. Başkan Biden, Çin’in uluslararası sisteme tehdit teşkil ettiğini ısrarla vurgularken, Merkel’in Çin’den gelecek olası tehditlerin abartılmaması gerektiği yönündeki ifadeleri dikkati çekti. Merkel, “Çin birçok konuda rakip ancak aynı zamanda birçok konuda partnerdir” vurgusu yaparken, İngiltere Başbakanı Boris Johnson da “Bugün masanın etrafındaki hiç kimsenin Çin’le yeni bir soğuk savaşa girmek istediğini düşünmüyorum” değerlendirmesini yaptı.
Zirvenin ardından yayımlanan bildiride Türkiye için önem arz eden konulara da yer verildi. Bildiride Türkiye için özel olarak hazırlanmış güvence önlemlerinin yürürlükte kalacağına ve bu yönde katkıların artırılacağına dikkat çekilirken Suriye’den Türkiye’yi tehdit edebilecek füze saldırılarına karşı teyakkuz halinin devam edeceği ve Türkiye’nin güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına bağlılığın süreceği belirtildi. Bildiride ayrıca Suriye genelinde bir ateşkes ile BM’nin Suriye halkına insani yardımlarının en az 12 ay boyunca yapılmasını sağlayacak yeniden yetkilendirme yapılması çağrısında bulunuldu ve “müttefikimiz Türkiye’ye milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yaptığı için takdirlerimizi yineliyoruz” ifadesine yer verildi.