Biden’dan Netanyahu’ya Kırmızı Çizgi
İzlediği İsrail politikasının siyasi maliyetini gören Başkan Biden, Refah kentine operasyon düzenlememesi konusunda Netanyahu hükümeti üstünde baskı kurmaya çalışıyor. İsrail hükümetini Gazze Şeridi’nde daha fazla kan dökülmesine karşı uyaran Biden, “30,000 Filistinlinin daha ölmesine izin veremeyiz” diyerek Refah’ın işgalinin kendileri için “kırmızı çizgi” olduğunu kaydetti. Netanyahu’nun politikalarının İsrail’e zarar verdiğini söyleyen Biden, kırmızı çizginin tam olarak ne anlama geldiğini söylemedi. Demokrat Parti içerisinden gelen baskı, İsrail’e gönderilen askeri mühimmatın insan haklarına riayet şartına bağlanmasına ağırlık veriyor. Biden yönetimi BM’de ateşkes çağrısı yapan tasarıları engellemekten de vazgeçebilir.
İsrail’e destek vermekten vazgeçmeyeceklerine de vurgu yapan Biden, eleştirileri hafifletmek adına Gazze’ye yönelik insani yardımları artırmaya çalışıyor. Gazze’ye havadan yardım ulaştırmaya başlayan Washington, son olarak acil yardımların deniz yoluyla ulaştırılması için Gazze sahilinde bir liman kurma projesini de devreye sokmuş durumda. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Biden’ın uyarısına rağmen Refah’ı işgal etme niyeti iki müttefik arasında gerginliğe yol açmış durumda. Biden’ın tutumu, Gazze’de insani bir felaketi önlemek için itidal çağrısı yapmakla İsrail’in savunmasını desteklemek arasındaki hassas dengeyi yansıtıyor.
Öte yandan Senato Çoğunluk lideri Chuck Schumer’ın İsrail Başbakanı Netanyahu’nun artık liderlik gösteremediği ve en kısa zamanda İsrail’de yeni bir seçimle ayrılması gerektiğini söylemesi gündeme bomba gibi düştü. Senato’nun en kıdemli üyelerinden olan ve İsrail lobisinin desteklediği en güçlü isimlerden olan New York Senatörü Schumer’ın bu çıkışına Biden’dan bir itiraz gelmedi. Biden, Schumer’ın bu açıklama öncesi kendisini bilgilendirdiğini söylerken bu sözlere en sert tepki Cumhuriyetçi lider Mitch McConnell’dan geldi. Dost bir demokrasi hakkında böyle ifadeler kullanılmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen McConnell, Cumhuriyetçilerin Biden’ı İsrail’e destek üzerinden sert eleştireceğinin sinyalini de vermiş oldu.
Biden’ın bu noktaya gelmesinde bir süredir devam eden müzakerelerden sonuç alamamasının payı büyük. ABD, Mısır ve Katar’ın Ramazan ayı başlamadan İsrail ve Hamas arasında bir ateşkes sağlama çabaları görüşmeler sonuçsuz kaldı. Müzakereciler derinleşen insani kriz nedeniyle yaklaşık 600 bin kişinin açlıkla karşı karşıya olduğu Gazze’de, İsrail ve Hamas arasında ateşkesin nasıl olması gerektiği konusundaki görüş ayrılıklarını gidermeye çalışıyordu. Ateşkes umutlarına rağmen, Hamas’ın savaşın sona ermesi için garanti talep etmesi ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Hamas’a karşı “tam zafer” elde edene ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayana kadar operasyonlara devam etme söylemi nedeniyle görüşmelerden beklenen netice alınamadı.
Biden yönetimi uzun süredir diğer arabulucu ülkelerle birlikte altı haftalık geçici bir ateşkes sağlanması için çaba sarfediyordu. Hamas başlangıçtaki bazı taleplerini yumuşatmış olsa da, “Un Katliamı” gibi olaylar, İsrail ordusunun Gazze şehirlerinden ve nihayetinde yerleşim bölgesinden tamamen çekilmesi de dahil olmak üzere güvence taleplerinin yenilenmesine yol açtı. Netanyahu hükümetinin telepleri kabul etmekteki isteksizliği müzakereleri daha da karmaşık hale getirerek kalıcı bir ateşkes sağlama çabalarını daha da zorlaştırdı. Netenyahu’nun uzlaşmaz tutumu, Biden’ın yaklaşık altı aydır devam eden çatışmaların tırmanmasını önlemek için Ramazan ayından önce ateşkes yapılması gerektiğine dair haftalardır yaptığı uyarıların sonuçsuz kalmasına neden oldu.
İsrail’in Refah’a yönelik saldırı planından vazgeçmemesi Gazze krizini tırmandırmakla birlikte hem rehine anlaşmasına hem de uzun vadeli barış çabalarına zarar verdi. Netanyahu ne Hamas’ın rehine anlaşması talepleri ne de Filistin devletine karşıtlığı konusunda geri adım atmaya yanaşıyor. Biden yönetimi, aylarca tam destek verdikten sonra İsrail’in askeri operasyonlarını dizginleme girişimlerinin başarısız olması nedeniyle giderek daha fazla hayal kırıklığına uğruyor. Netanyahu hükümetiyle olan gerilim, İsrail birliklerinin Refah’a girmeyi planlamasıyla daha da artmış durumda.
İsrail’e verdiği koşulsuz destek nedeniyle içerde ve dışarda yoğun eleştirilere maruz kalan ve uluslarası arenada yalnızlaşan Biden yönetimi, özellikle seçimler yaklaşırken daha fazla siyasi hasar görmeden İsrail-Filistin çatışmasını çözmeye yönelik sürdürülebilir bir yaklaşım geliştirme arayışına girmiş durumda. Ön seçim sonuçlarının net bir şekilde gösterdiği üzere Demokrat Parti tabanının önemli bir kısmı Biden’ın İsrail’e destek vermesine ve Gazze’deki soykırım noktasına gelen vahşete göz yummasına karşı çıkıyor.
Biden kayıplarda önemli bir artıştan kaçınmak için Refah’a İsrail saldırısına karşı uyarıda bulunurken, Netanyahu askeri harekâta devam etmekte kararlı olduğunu söylüyor. Amerikan basını Biden’in çizdiği kırmızı çizgiyi, ABD’nin çatışmaya yaklaşımında bir değişime işaret ettiğinin altını çizerek, İsrail’e Gazze’deki askeri operasyonlarının daha geniş etkilerini göz önünde bulundurma çağrısı olarak değerlendiriyor. Biden’ın açıklamaları, İsrail’in güvenliğine verilen destek ile sivil kayıplar ve insani ihtiyaçlar konusundaki endişeleri dengeleme çabası olarak yorumlanıyor. Biden’ın İsrail’e yönelik açık eleştirilerinin partisinin giderek daha ısrarcı hale gelen İsrail karşıtı kanadını yatıştırma amacı güttüğü de ayrıca belirtiliyor .
Şubat ayında Paris’teki Gazze ateşkes görüşmelerinde Hamas’a tüm askeri operasyonlara 40 gün ara verilmesi ve İsrailli rehinelere karşılık Filistinli mahkumların 10’a 1 oranında takas edilmesini içeren bir teklif taslağı iletilmişti. Hamas da karşı teklif olarak arabuluculara 100’ü müebbet hapis cezasına çarptırılmış Filistinli mahkûmların serbest bırakılması karşılığında İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını içeren bir taslak sundu. Teklife göre Hamas İsrail hapishanelerinde tutulan 1000 Filistinlinin serbest bırakılması karşılığında kadın, çocuk, yaşlı ve hasta rehineleri salıverecek.
Hamas’ın ateşkes için öne sürdüğü diğer talepler ise şöyle: İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler’e yönelik saldırılarını durdurması, insani yardım sağlanması, yerlerinden edilen Gazzelilerin evlerine dönmesi ve İsrail güçlerinin geri çekilmesi. İsrail ise savaşı sona erdirmeyi kabul etmeden önce Hamas’ın Gazze’deki askeri ve yönetim kabiliyetlerinin ortadan kalkmasını ve tüm rehinelerin salıverilmesi şartlarını koşuyor. İsrail ayrıca Filistin devleti olasılığını da reddediyor.
Biden yönetimin ateşkesle ilgili kullandığı retorik değişmiş olsa da, belirli hedefler için çatışmaya ara verilmesine öncelik veren temel politika duruşu değişmiş değil. Bu yaklaşım Gazze krizine daha kesin bir çözüm bulunmasını savunanların eleştirilerine neden oluyor. Biden yönetiminin İsrail-Hamas çatışmasına ilişkin tutumunun dinamiklerini inceleyen uzmanlar, yönetim yetkililerinin son dönemde söylem değişikliğine gittiğine ancak bunu izledikleri politikaya yansıtmadıklarına dikkat çekiyor. Yönetimin pozisyonu, İsrail’in askeri saldırısının sona ermesi için bastırmak yerine, İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını kolaylaştırmak ve Gazze’ye yardımı arttırmak için çatışmalara ara verilmesine odaklanmak olarak değerlendiriliyor. Ateşkes çağrılarına rağmen, Biden yönetiminin çatışmaların kalıcı olarak durdurulmasını desteklemekten kaçınıyor.