Biden’dan Ukrayna’ya Uzun Menzilli Füze Kullanma İzni
Başkan Joe Biden’ın görev süresinin bitmesine iki ay kala Ukrayna’nın Rusya içindeki askeri hedefleri vurabilmesi için uzun menzilli silah kullanımına onay verdiği duyuruldu. ABD’li yetkililer, Ordu Taktik Füze Sistemleri (ATACMS) olarak bilinen uzun menzilli füzelerin ilk etapta Rusya’nın batısındaki Kursk bölgesindeki Rus ve Kuzey Kore birliklerine karşı kullanılacağını söyledi. Karar aynı zamanda İngiliz-Fransız yapımı Storm Shadows füzelerinin kullanımının da önünü açtı. Karara tepki gösteren Rusya nükleer doktrininde değişikliğe giderken savaştaki tırmanış Üçüncü Dünya Savaşı’nın tetiklenebileceği yönündeki kaygıları artırdı.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, uzun bir süredir ATACMS ve Storm Shadows gibi uzun menzilli füzeleri Rus topraklarındaki askeri havaalanlarına, füze fırlatma rampalarına ve komuta merkezlerine karşı kullanmalarına izin vermesi için müttefiklere çağrı yapıyordu. Ukrayna, Moskova’nın saldırılarını engellemek için Rusya’nın derinliklerindeki kışlalar, lojistik merkezler ve hava üsleri gibi stratejik noktaları vurabilmek istiyor. Buna karşın Rusya, savaşın başından beri Ukrayna’nın herhangi bir yerindeki hedefleri vurabiliyor.
Yetkililer, Ukraynalıların uzun menzilli füzeleri kullanmasına izin verilmesinin, Rusya’nın Kuzey Kore birliklerini savaşa sokma hamlesine yanıt olarak geldiğini söyledi. Bu silahların Rusya içinde kullanılmasına izin verme kararı aylardır değerlendiriliyordu. Amerikalı yetkililer bu yeni kabiliyete izin vermenin akıllıca olup olmayacağı konusunda ikiye bölünmüş durumdaydı. Bazıları savaşı tırmandırmaktan çekinirken, bazıları da Amerikan ordusunun elindeki malzemenin sınırlı olduğunu söyleyerek silah stoklarının azalmasından endişe ediyordu.
Biden yönetimi ilk olarak mayıs ayında Ukrayna’nın Rusya içindeki hedeflere yönelik saldırılarda ABD tarafından tedarik edilen silahları kullanmasını yasaklayan politikasını gevşetmişti. Biden, Rusya’nın Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Kharkiv’e yönelik sınır ötesi bir saldırı başlatmasının ardından ABD tarafından tedarik edilen silahların Rus topraklarında kullanımına yönelik kısıtlamaları hafifletmeye başlamıştı.
Ukraynalıların Kharkiv’i savunmalarına yardımcı olmak için, sınırın hemen ötesindeki Rus güçlerine karşı yaklaşık 80 km menzili olan Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi (HIMARS) kullanmalarına izin veren Biden yönetimi yaklaşık 300 km menzile sahip ATACMS kullanmalarına onay vermemişti.
Dışişleri Bakanı Blinken Kiev’e yaptığı bir ziyarette ABD silahlarının Rus topraklarına saldırılarda kullanılması konusunda kararı Ukrayna’nın vereceğini söyleyerek bu silahların saldırı amaçlı kullanılmasının önünün açılacağının sinyalini vermişti. Yetkililer bu silahların yalnızca sınır ötesine saldıran ya da saldırmaya hazırlanan Rus güçlerine karşılık vermek için kullanılacağını söylemişti ancak onay çıkmasından kısa bir süre sonra Ukrayna güçleri Rusya’nın Kursk bölgesine girmiş ve Washington yönetimi bunun izledikleri politikayla uyumlu olduğunu kaydetmişti.
Uzun menzilli silahların kullanılmasına yeşil ışık yakılması ilk olarak Rusya’nın İran’dan balistik füzeler tedarik etmesinin ardından gündeme gelmişti. İran’ın Rus askeri personelini Fetih-360 yakın menzilli balistik füze sistemini kullanmak üzere eğittiği ileri sürülmüş ve İran ile Rusya arasında derinleşen askeri işbirliğinin tüm Avrupa için bir tehdit olduğuna vurgu yapılmıştı. Ayrıca, ABD füze satışı nedeniyle İran’a yaptırım kararı almıştı.
İngiltere de İran’ın Rusya’ya balistik füzeler göndermesinin stratejik düşünceleri değiştirdiğini belirtmiş ve bunun “önemli ve tehlikeli bir tırmanış” olduğu uyarısında bulunmuştu. Rusya’nın İran ve Kuzey Kore ile yeni bir ittifak kurduğunu kaydeden Londra yönetimi Çin’e bu “asi gruba” katılmama çağrısında bulunmuştu.
ABD’li yetkililer Biden’ın Ukrayna’ya izin vermesinin gerekçesi olarak Kuzey Kore’nin Rusya’ya yardımcı olmak üzere binlerce asker konuşlandırmasını gösterdi. Biden’ın kararı, Moskova’nın, Ukrayna’nın ele geçirdiği Kursk bölgesindeki topraklarını geri almak üzere yaklaşık 50,000 asker konuşlandırdığı sırada geldi. Yetkililer silahların şimdilik öncelikle Kursk’ta kullanılmasının planlandığını söylüyor.
Rusya muhtemel barış görüşmelerinde Ukraynalıların elini zayıflatmak için bir an önce Kursk bölgesinin kontrolünün ele geçirmeye çalışırken yetkililer amaçlarının Ukrayna’nın Kursk’u mümkün olduğunca elinde tutmasına yardımcı olmak olduğunu belirtiyor. Ukraynalılar gelecekte yapılacak herhangi bir müzakerede Kursk’ta ellerinde tuttukları Rus topraklarını Rusya’nın elindeki Ukrayna topraklarıyla takas edebileceklerini umuyorlar.
Yetkililer, Ukraynalıların füzeleri ilk olarak Kursk’taki Ukrayna güçlerini tehdit eden Rus ve Kuzey Kore birliklerine karşı kullanacaklarını ancak Biden’ın bu silahları başka yerlerde de kullanmaları için kendilerine yetki verebileceğini söyledi. Yetkililer uzun menzilli silahların kullanımına izin verilmesinin savaşın gidişatını temelden değiştirmesini beklemediklerini söylerken, politika değişikliğinin amaçlarından birinin Kuzey Korelilere güçlerinin savunmasız olduğu ve daha fazla güç göndermemeleri gerektiği mesajını vermek olduğunu belirtiyor.
Biden’ın Ukrayna’ya uzun menzilli füzelerin kullanımına izin vermesi aynı zamanda Seçilmiş Başkan Donald Trump’ın potansiyel barış planlarını engellemeye yönelik bir strateji olarak değerlendiriliyor. Biden, bu adımı, Trump’ın başkanlık döneminde Ukrayna ile Rusya arasında hızlı bir barış sağlama vaadiyle gelen baskılara karşı bir önlem olarak atmış olabileceği kaydediliyor.
Trump’ın danışmanları, Biden’ın bu hamlesinin, Trump’ın barış müzakerelerini gerçekleştirme yeteneğini zayıflatmayı amaçladığını düşünüyor. Biden, Ukrayna’ya sağlanan askeri yardımları artırarak ve uzun menzilli füzelerin kullanılmasına izin vererek, Rusya’nın saldırganlığını sınırlamaya ve Ukrayna’nın elini güçlendirmeye çalışıyor. Bu durum, Trump’ın barış planının uygulanabilirliğini sorgulayan bir ortam yaratıyor.
Biden, başkanlığının son günlerinde Ukrayna konusundaki siyasi mirasını güçlendirmek için yoğun bir çaba içinde. Yönetim, Ukrayna’ya 6 milyar dolarlık son yardım paketini hızla göndermeyi planlıyor. Bu çabalar, Trump’ın başkanlık döneminde Biden’ın politikalarını tersine çevirebileceği endişesiyle şekilleniyor. Biden, Trump’ın muhtemel etkilerini azaltmak için uluslararası liderlerle görüşmeler yapmayı ve yargı boşluklarını doldurmayı hedefliyor.
Biden, Trump’ın yönetimi altında ABD’nin dış politikasında köklü değişiklikler olabileceğinden endişeli ve bu nedenle mevcut uluslararası destekleri sürdürmek için son bir gayret içinde. Yönetim, Trump’ın iktidara gelmesiyle birlikte muhtemel değişikliklere karşı hazırlık yaparken, içerde de Cumhuriyetçi kontrolündeki Kongre’de kendi yasalarının korunması için hızlı yargı onayları sağlamaya çalışıyor.
Biden’ın kararına tepki gösteren Kremlin, Rusya’nın nükleer doktrininde değişiklik yaparak, nükleer silah kullanım eşiğini düşürdüğünü açıkladı. Putin’in imzaladığı güncellenen doktrin, Rusya’nın nükleer silahların kullanılabileceği durumları genişleterek, konvansiyonel bir saldırının ülkenin “egemenliğine ve toprak bütünlüğüne” kritik bir tehdit oluşturması halinde nükleer yanıt verme hakkını saklı tuttuğunu belirtiyor. Bu değişiklik, Rusya’nın nükleer silahların yalnızca nükleer silahlara sahip ülkelerden gelen saldırılara karşı değil, aynı zamanda bu tür ülkelerle işbirliği yapan devletlerin gerçekleştirdiği saldırılara karşı da kullanılabileceğini öne sürüyor.
Yeni doktrinle birlikte NATO tarafından sağlanan füzelerin kullanımı gibi durumlar, Rusya’ya karşı bir NATO saldırısı olarak değerlendirilebilecek. Bu bağlamda, Putin’in sözcüsü Dmitri Peskov, Ukrayna’nın NATO desteğiyle gerçekleştirdiği saldırıların, Rusya’ya yönelik kolektif bir saldırı olarak görülebileceğini vurguladı. Putin’in stratejisi, Batılı ülkelerin askeri yardımlarını caydırmak için nükleer tehdidi daha belirgin hale getirirken, aynı zamanda bu tür yardımların sonuçlarına dair net bir mesaj vermeyi hedefliyor.
Başkan Biden’ın Ukrayna’ya uzun menzilli füzelerin kullanımına izin vermesi, Rusya’nın artan saldırganlığı ve Kuzey Kore ile İran gibi ülkelerle derinleşen askeri işbirliğine karşı stratejik bir yanıt olarak görülüyor. Bu adım, Trump’ın başkanlık döneminde Ukrayna’ya desteğin azalacağı endişesiyle, Biden yönetiminin Ukrayna’nın elini güçlendirme çabasını yansıtıyor.
Biden, Ukrayna’ya sağladığı askeri yardımları artırarak ve uzun menzilli silahların kullanımını onaylayarak, hem Rusya’nın saldırılarını caydırmayı hem de Trump’ın barış planlarının uygulanabilirliğini zorlaştırmayı hedefliyor. Ancak, Moskova’nın nükleer doktrininde yaptığı değişikliklerle nükleer silah kullanım eşiğini düşürmesi, uluslararası güvenlik açısından ciddi kaygı yaratıyor.