Fed 8. Kez Faiz Artırdı
Amerikan Merkez Bankası enflasyonla mücadele kapsamında bu hafta faizleri 25 baz puan artırdı. Fed’in art arda sekizinci faiz artırım kararı Mart’tan beri gerçekleşen en küçük artış olarak kayıtlara geçti. Fed Başkanı Powell, enflasyonun gerilediğini ancak %2 enflasyon hedefiyle fiyat artışlarının ekonomideki etkisine karşı mücadeleye devam edileceğini söyledi. Gerçekten de mal ve konut fiyatlarında düşüş gözlemlenmekle birlikte enflasyon sepetinin yarısından fazlasını temsil eden hizmet fiyatlarında hala düşüş belirtisi yok. Henüz tam anlamıyla resesyona girildiği söylenemese de teknoloji, finans ve konut gibi sektörlerde kayda değer işten çıkarmalar yaşandı. En son FedEx, yönetici iş gücünü %10 azaltacağını duyurdu.
Çalışma Bakanlığı’nın yine bu hafta yayınlanan Aralık ayı iş ilanlarına ilişkin aylık anketi, 11 milyona yükseldi. Powell’ın mücadeleye devam söylemi fazi artırımlarına devam edileceği şeklinde yorumlandı. Her ne kadar faiz artırımları, ekonomiyi soğutmak, enflasyon beklentilerini dizginlemek ve böylece fiyatlardaki baskıyı hafifletmek için gerekli görülse de Ukrayna’daki savaş ve küresel tedarik zinciri problemleri devam ederken sadece Fed’in faiz artırım kararlarının Amerikan ekonomisini düzeltmesini beklemek gerçekçi değil. Ayrıca faiz artırım kararının Amerikalı tüketicileri kredi kartı fazilerinin yükselmesi, konut, taşıt ve öğrenim kredisi faizlerinin artması gibi konularda kötü etkiliyor.
Enflasyondaki düşüş eğilimi geçtiğimiz yıla göre belirgin olmakla birlikte bu düşüşün büyük kısmı enerji fiyatlarından kaynaklanıyor. Gıda ve enerji fiyatlarını hariç tutan çekirdek enflasyon oranı da daha az olmakla beraber düşme eğiliminde. Bununla beraber Fed Başkan Yardımcısı’na göre milli gelirdeki işçi ücretleri payı gerilerken şirket karlarının payı görece yüksek kalıyor. Bu da orta vadede maaşların mal ve hizmet fiyatlarından daha hızlı yükseleceğini gösteriyor. Bu noktada firmaları fiyat artışı yapmama konusunda uyaran yetkililer bunun yerine kar marjlarını azaltmaları gerektiğini söylüyor.
ABD ekonomisindeki mevcut durumun resesyon mu ‘yumuşak iniş’ mi olduğu tartışmaları devam ederken uzmanların çoğu henüz ciddi bir resesyon yaşanmadığı görüşünde. Bununla beraber kimi uzmanlar tüketicilerin çoğunun pandeminin başından beri yaptıkları birikimlerinin enflasyonun yakın zamanda ortadan kalkmasına engel olacağını iddia ediyor. Yumuşak inişin bir göstergesi de son birkaç ayda Silikon Vadisi’nin en iyi şirketlerinden gelen bir dizi yüksek profilli işten çıkarma duyurusuna rağmen, teknoloji hisselerinin oldukça iyi durumda olması. Benzer şekilde Nasdaq, Ocak ayında şu ana kadar %11 yükseldi ve Temmuz’dan bu yana en iyi aylık performansına doğru ilerliyor.
Bu hafta yapılan açıklamaya göre ABD’deki işsizlik %3,4 ile son 53 yılın en düşük oranına geriledi. Uzmanlara göre bu tablo, ücret artışlarının kademeli olarak yavaşlamasının, işverenlerin yeni çalışanları işe almasını kolaylaştırdığını gösteriyor. Enflasyon, işsizlik ve maaş verileri Amerikan ekonomisine ilişkin karmaşık bir tablo çiziyor. Ekonomik büyümenin ana itici gücü olan tüketici harcamaları ve üretim faaliyetleri düşerken Fed’in yüksek enflasyonla mücadele kapsamında yaptığı faiz artırımları fiyat artışlarını hafifletiyor. Fed’in mücadelesi görece başarılı görülmesine rağmen Wall Street Journal’in bu ayki anketine katılan ekonomistler, önümüzdeki 12 ayda durgunluk olacağını ve işsizlik oranının yıl sonuna kadar %4,7’ye yükseleceğini tahmin ettiler. LinkedIn’in baş ekonomisti Guy Berger, Fed yetkililerinin genel ekonomiye çok fazla zarar vermeden enflasyonu yavaşlatmaya devam etmelerine izin verecek bir denge bulmada zorlandığını belirtti.
Atlantic’de çıkan bir görüş yazısı ABD ekonomisinin güncel vaziyetini ‘yo-yo ekonomisi’ olarak tanımladı. Bu adlandırmayı temel olarak işsizlik oranlarına dayandıran yazı pandemiden önce Şubat 2020’de işsizlik oranının %3,5, bundan iki ay sonra %15’e çıktığını ve pandeminin üçüncü yılına gelindiğinde %3,5’e gerilediğini hatırlatıyor. Benzer bir trend benzin ve dayanıklı tüketim mallarının fiyatları ve kripto ile ikinci el araba piyasası için de geçerli. Bu noktada ‘pandemiden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı’ öngörüsünün çok da doğru çıkmadığı söylenebilir. Zira bu öngörü doğrultusunda hareket eden şirket ve piyasa aktörleri bugün pek çok zorluk çekiyor. Mikroçip piyasası bu zorluklar açısından yerinde bir örnek olarak gösterilebilir. Salgının zirve yaptığı dönemde mikroçiplere talepte patlama yaşanırken çip fiyatlarında müthiş bir artış yaşandı. Dolayısıyla Intel gibi şirketler talebi karşılamak için çip üretimini artırdı. Ancak insanlar normal hayata ve ofislere döndükçe çip ihtiyacı düştü ve piyasada şu anda bir mikroçip bolluğu ve dolayısıyla fiyat düşüşü var. Bu da Intel’in neden eleman azalttığını bize anlatıyor.
Sonuç olarak pandemi sonrası kişilerin evlerinden çıkmaları ve ofislerine/okullarına dönmeleri belirli bir normalleşmeyi sağlıyor. Bu ekonomi için en azından orta ve uzun vadede iyi bir etki. Öte yandan Ukrayna savaşı, kuraklık ve tedarik zinciri krizi gibi henüz normalleşememiş pek çok konu da var. Tüm bu gelişmelerin ortasında Fed’in enflasyonla mücadelesi hiç de kolay olmayacak gibi görünüyor.