FED’den Rekor Faiz Artırımı
Federal Rezerv 1994’ten bu yana gerçekleşen en büyük faiz artışı kararını aldı. İki gün süren toplantının ardında enflasyonla mücadele kapsamında kararlaştırılan 0,75 puanlık artışın yıl sonunda toplam %3’ü bulması bekleniyor. FED Başkanı Jerome Powell açıklamasında ‘durgunluk yaratmaya’ çalışmadıklarının altını çizerken emtia fiyatları gibi kontrol dışı faktörlerdeki dalgalanmaların sürecin idaresini zorlaştırdığını belirtti. Bu tarz alışılmadık derecede yüksek artışların yaygın olmasını beklemediğini belirten Powell, bir sonraki toplantıda (26-27 Temmuz) 50 veya 75 baz puan artışının olası olduğunu kaydetti.
Geçtiğimiz hafta Çalışma Bakanlığı tüketici fiyat endeksinin enerji fiyatları nedeniyle Mayıs ayında %8,6 arttığını bildirmişti. FED’in bu kararı Cumhuriyetçi Parti’den French Hill tarafından ‘cesur’ olarak nitelendirildi. Bir önceki 0,50 puanlık artırımın tekrarını bekletenleri yanıltan FED Komitesi’nde 0,75’lik artış 10’a 1 oy ile kabul edildi. Kansas Eyaleti Fed Başkanı Esther George daha az bir artış olması gerektiği gerekçesiyle karşı oy veren tek komite üyesi oldu.
Barclays, Jefferies, Goldman Sachs ve JPMorgan gibi bazı büyük finans kuruluşların öngördüğü, FED’in hafta ortasındaki keskin faiz artışı fiyat artışlarının daha ılımlı olacağı beklentisini doğursa da gıda ve enerji fiyatlarında yakın vadede hızlı bir düşüş beklenmiyor. Kararın esasen büyütmeyi yavaşlatarak ekonomiyi soğutması öngörülüyor.
75 baz puan artışı beraberinde borçlanma maliyetlerinin artması ev, araba gibi temel ihtiyaçlara erişim imkanlarını azaltacak. Merkez Bankası’nın 2022 ekonomik tahminlerini düşürmesi ekonomik durgunluk ve resesyon korkularını körükledi. Merkez Bankası’nın 2022 GSYİH tahmini Mart’taki %2.8’den önemli ölçüde düşerek %1.7’ye geriledi.
Her ne kadar FED ve faiz politikası enflasyonla mücadele konusunda öne çıksa da kurumun elindeki araçlar bununla sınırlı değil. Merkez Bankası, Covid-19 salgını sırasında trilyonlarca dolarlık finansal varlık satın alarak ekonomiyi destekliyordu. Bu sene başından itibaren devasa hale gelen bilançosunu küçültme sürecine de girmiş durumda.
Kıdemli bir ekonomi uzmanının CNN’e söylediğine göre gerekirse FED’in tahvilleri daha hızlı boşaltabileceğini ve konut piyasasındaki baskıyı hafifletmeye yardımcı olabilecek ipoteğe dayalı menkul kıymetleri satmaya başlayabileceğini açıkça belirtmesi gerekiyor.
Öte yandan artan faiz oranları piyasa dalgalanmalarına karşı savunmasız olan kripto borsası gibi sektörleri zorlamaya devam ediyor. Coinbase Salı günü, dijital para piyasasının çökmekte olduğunu ve çalışanlarının %18’ini işten çıkardığını duyurdu. Şirketin bir yıl önceki değeri 50 milyar dolarken güncel değeri 12 milyar dolardan az olarak belirtiliyor.
Emlak şirketi Redfin’in CEO’su Glenn Kelman da artan faiz oranları sebebiyle çalışanlarının %8’ini işten çıkardığını ve yıllar alabilecek bir süre ev satışlarının düşmesinin söz konusu olduğunu belirtti.
Faizlerin artmasının enflasyonu düşürmek için etkili olacağı beklense de finansal kurumlar aracılığıyla borçlanmanın temel ekonomik faaliyet olduğu Amerikan piyasasının zorlanacağı kolayca öngörülebilir. İpotekler, konut ve araç kredileri, öğrenci borçları gibi kişi ve hanelerin birincil ihtiyaçları gittikçe daha maliyetli bir hale gelecek. Benzer bir durum işletmeler için de geçerli.
FED’in faiz politikasının kazananlarının ise tasarruf sahipleri olması bekleniyor. Günün sonunda FED’in faiz artışlarının enflasyonu düşürmede belli bir zaman alacak etkisinin Ukrayna savaşındaki gelişmeler ve tedarik zincirindeki zorluklardan doğrudan etkileneceği yadsınamaz bir gerçek.
Hükümeti en çok sınayan fiyat artış kalemi ise enerji piyasalarında yaşanan maliyet artışları olarak göze çarpıyor. petrol fiyatının varil başına 120 dolara sabitlenmesine rağmen akaryakıt fiyatlarının galon başına 5 doların üzerine çıkması Biden’ı oldukça şaşırtmış görünüyor. Aralarında BP, Shell ve Chevron’un da bulunduğu yedi tane petrol ve akarkayıt şirketinin CEO’larına yazdığı bir mektupta Başkan Biden, firmaları ‘acil önlemler almaya’ çağırdı ve güncel kar marjlarının kabul edilemez olduğunu belirtti.
“Savaş zamanında, normalin çok üzerindeki rafineri kar marjlarının doğrudan Amerikan ailelerine yansıtılması kabul edilemez” diyen Biden’ın artan enerji fiyatlarından doğrudan etkilenen onay oranları için aslında yapabileceği çok fazla bir şey yok. Hükümetin rafinerilerin üretim kapasitesini arttırmak ve tedarik zincirini güçlendirmek için tüm federal araçları ve acil durum yetkilerini kullanmaya hazır olduğunu ifade eden Biden, kısa vadede sonuç alabilmek için yönetimin özel sektörle birlikte çalışması gerektiğini vurguladı.
Cumhuriyetçilere yakın medyada enerji fiyatlarındaki güncel sorunlar Biden yönetiminin gerekli tedbirleri doğru zamanda almamasının sonucu olarak yorumlanıyor. ABD’nin pandemi süresince günde yaklaşık bir milyon varil rafinaj kapasitesi kaybetmesi hükümet politikalarının bir sonucu olarak eleştiriliyor. Burada işaret edilen öncelikli hükümet stratejisi, alternatiflerin yeterli altyapıya sahip olmamasına rağmen yönetimin özel sektörü ısrarla fosil yakıtlardan uzaklaştırmaya çalışması olarak gösteriliyor.