Filipinler’e 4 Yeni Amerikan Askeri Üssü
Çin Halk Cumhuriyeti’ni uzun vadede en büyük tehdit olarak gören ABD, Hint-Pasifik bölgesinde gücünü pekiştirmeye ve bölgesel ittifaklarla Çin’i çevreleme çalışmalarına devam ediyor. Bölgede askeri mevcudiyetini artırmaya çalışan Washington yönetiminin son olarak Filipinler’de dört askeri üsse daha erişim izni aldığı duyuruldu. Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Filipinler’e düzenlediği ziyarette açıklanan anlaşmaya göre ABD ordusu Filipinler’de mevcut üslerin yanı sıra dört askeri kampa daha erişim sağlayarak Çin’e karşı caydırıcılık gücünü artırmayı hedefliyor.
Biden yönetimi göreve geldiğinden beri Tayvan, Filipinler ve Endonezya gibi Güneydoğu Asya ülkeleriyle iş birliğine giderek deniz güvenliğini artırma ve tartışmalı deniz bölgeleri üzerinde Çin ile artan gerilime yanıt verme yeteneklerini geliştirmeyi amaçlıyordu. Bağımsızlığını kazanmadan önce uzun süre Amerikan idaresinde kalan Filipinler, Amerika’nın bölgedeki en eski müttefiklerinden biri. İki ülke 1951 yılında Karşılıklı Savunma Anlaşması imzalamışlardı.
Filipinler’in başkenti Manila’da Cumhurbaşkanı Ferdinand Marcos ile görüşen Savunma Bakanı Austin varılan anlaşmayla ilgili yaptığı açıklamada, “Filipinler’i çevreleyen sularda istikrarı bozan faaliyetlere yönelik atılabilecek somut adımları istişare ettiklerini ve herhangi bir saldırıya karşı adanın savunma kapasitesini güçlendirme kararı aldıklarını belirtti. Güney Çin Denizi’ndeki anlaşmazlıklar ve Çin’in Tayvan’a karşı giderek sertleştirdiği politikaları karşısında Amerika’nın Asya’ya ilişkin güvenlik taahhütlerini güçlendirme faaliyetlerini yürüten Austin, Asya-Pasifik bölgesinin son derece karışık bir hale geldiğine vurgu yaparak durumun ancak ortak ve müttefik ülkelerle birlikte hareket edilerek kontrol edilebileceğini kaydetti. Amerikan ordusunun Filipinler’deki varlığını genişletmesine izin verdiği için Cumhurbaşkanı Marcos’a teşekkür eden Austin, “İttifakımız demokrasimizi de daha güvenli hale getiriyor ve özgür ve açık bir Hint-Pasifik’in korunmasına yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.
Anlaşma Amerika’nın adada kalıcı askeri üs kurması anlamına gelmiyor. Hangi üslere kullanma izni verildiği de henüz açıklanmış değil. Üslere erişim izniyle birlikte Amerikan ordu personeli eğitim hizmetleri vererek ve tatbikatlar düzenleyerek iki ülke ordularının ortak harekât yapabilme kabiliyetlerini geliştirmeye çalışacak. Filipinler anayasası yabancı ülke askerlerinin ülkede kalıcı olarak askeri üslerde konuşlandırılmasını ve yerel muharebelerde çatışmaya girmesini yasaklıyor. İki ülke arasındaki geliştirilmiş Savunma İş birliği Anlaşması, misafir Amerikan askerlerinin rotasyon halinde belirli Filipinler kampları içinde inşa edilen kışlalarda nükleer silahlar hariç kendi savunma ekipmanlarıyla süresiz kalmasına izin veriyor.
Washington yönetimi Çin ile sorunlar yaşayan Tayvan ve Filipinler’e destek veriyor. Dışişleri Bakanlığı birçok açıklamasında, “Tayvan’a olan desteğimiz çok sağlam. Bu desteğin Tayvan Boğazı’nda ve bölgede barış ve istikrarın korunmasına katkıda bulunduğunu biliyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Pekin yönetimi, Tayvan Adası’nı ana karanın parçası, Tayvan Boğazı’nı ise kendi karasuları olarak görüyor ve bölgedeki yabancı askeri güçleri tehdit olarak algılıyor. Çin’in artan askeri gücünden endişe duyan ABD ise bölge ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirerek Çin’i çevrelemeye ve Çin’in Tayvan’a yönelik olası bir askeri müdahalesine karşı bölgesel ittifaklar oluşturmaya çalışıyor.
Tayvan’ı kendi toprağı olarak gören ve gerektiği takdirde askeri güç kullanmaktan çekinmeyeceğini açıklayan Çin, sık sık Tayvan yakınlarına savaş gemileri ve savaş uçakları gönderiyor. Filipinler’le sorunlar yaşayan Çin, Batı Filipin Denizi’nde de hak iddiasında bulunuyor. Güney Çin Denizi’ndeki anlaşmazlıklar ise ilk olarak Filipinler ve Çin arasında başladı. 2016 yılında Uluslararası Tahkim Mahkemesi kararına göre Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki tek taraflı egemenlik talepleri yasal bir zemine dayanmıyor. Çin yönetimi bu kararı tanımıyor. Çin ile Filipinler arasında en son yaşanan gerginlikte ise Çin’e ait 200’e yakın gemi Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesindeki Whitsun Resifleri civarına demir atmış ve uyarılara rağmen geri çekilmeye yanaşmamıştı.
Filipin yönetimi kendilerine ait Palawan adası yakınlarında bulunan mercan kayalıkları civarındaki Çin gemilerinin bölgedeki mercan kayalıklarını yapay adalara çevirmeye çalıştığını ileri sürmüştü. Yaşanan gelişmelerle ilgili olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Güney Çin Denizi dahil olmak üzere Pasifik Okyanusu’nda Filipin askeri kuvvetlerine, gemilerine ve uçaklarına yapılan tacizlerin ABD ile Filipinler arasındaki karşılıklı savunma anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini harekete geçireceğini söylenmişti.
Öte yandan Pekin yönetimi ise anlaşmayla ilgili olarak Amerika’yı, “kendi çıkarları ve bencil önceliklerinin peşinden koşmakla” suçladı. Çin uzun zamandır Amerika ve Filipinler arasındaki askeri iş birliğini, “Çin’in giderek artan nüfuzunu kontrol altına alma çabaları” olarak niteliyordu. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, günlük basın toplantısında Washington yönetiminin Soğuk Savaş anlayışı güderek bölgedeki askeri varlığını güçlendirmekte olduğunu ileri sürerek bu eylemlerin bölgedeki gerginlikleri tırmandırdığını ve bölgesel barış ve istikrarı tehlikeye attığını savundu.