Filistin Destekçisi Öğrenci Tutuklandı

Geçtiğimiz yıl İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı ABD’nin köklü ve prestijli üniversitelerinde başlatılan protesto gösterileri büyük yankı uyandırmıştı. Protestoların düzenlendiği üniversiteler, İsrail’e yakın lobi grupları ve bağışçıları tarafından eleştirilmiş ve protestolar “antisemitizm” bağlamında değerlendirilmişti. Başkan Trump seçim kampanya sürecinde olduğu gibi göreve başladıktan sonra da İsrail’e verdiği desteği dile getirirken üniversitelerdeki protestolardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti. Üniversiteleri federal hükümetten aldıkları fonları kesmekle tehdit eden Trump, protestoların üniversite yönetimlerince engellenmesi gerektiğini savunmuştu. Trump gösterilere katılan öğrencilerle ilgili gerekli işlemlerin yapılacağının sinyallerini de vermişti.
Geçtiğimiz hafta içinde, protestoların odak noktalarından biri olan Columbia Üniversitesi öğrencisi Mahmoud Khalil, etkin bir şekilde bu gösterilere katılmasının yanı sıra basına verdiği demeçlerle “Hamas sempatizanı” olmak ve “antisemitizm” suçlamalarıyla Göçmenlik ve Sınır Güvenliği (ICE) tarafından gözaltına alındı. Trump yönetimi, sürekli oturma izni (green card) bulunan Khalil’in sınır dışı edilmesini planladığını duyurdu. Protestoların artan baskıları sonucunda, Columbia, Harvard ve MIT gibi prestijli üniversitenin rektörleri istifa etmek zorunda kalmıştı. Khalil’in gözaltına alınmasının ardından bu tarz işlemlerin devam edeceği açıklamaları, Trump yönetiminin üniversiteler üzerindeki baskıyı daha da artıracağını gösteriyor.
Trump, Truth Social platformunda Mahmoud Khalil’i “Hamas yanlısı radikal bir yabancı öğrenci” olarak tanımlayarak “Bu, gelecek birçok tutuklamanın ilki” ifadelerini kullandı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Columbia Üniversitesi ve ülke genelindeki diğer üniversitelerde terör yanlısı, antisemitik ve Amerikan karşıtı faaliyetlerde bulunan daha fazla öğrenci olduğunu belirtilerek, Trump yönetiminin bu tür faaliyetlere müsamaha göstermeyeceği vurgulandı. Trump yönetimi, Khalil’in tutuklanmasının ardından Columbia Üniversitesi’nin bu tür eylemlere ‘’göz yummasını’’ eleştirerek, protestoların kampüslerdeki dersleri aksattığını ve Yahudi öğrencilere yönelik tehdit oluşturduğunu belirtti. Beyaz Saray Sözcüsü Leavitt, Khalil’in yeşil kartının iptal edilebileceğini ve ABD hükümetinin bu tür hareketlere karşı net bir tavır aldığını ifade etti. Dışişleri Bakanı Rubio, Trump yönetiminin “Amerika’daki Hamas destekçilerinin vizelerini ve/veya yeşil kartlarını iptal ederek sınır dışı edilmesini sağlayacağını” belirtti.
Mahmoud Khalil, Columbia Üniversitesi’ndeki Filistin yanlısı öğrenci protestolarının baş müzakerecisi olarak üniversite yetkilileri ile medya temsilcilerine açıklamalar yapan bir figür olarak tanınıyor. Khalil, tutuklanmadan önce hükümetin kendisini hedef alacağına dair endişelerini dile getirdi. Protestoların antisemitizm içermediğini belirten Khalil, Trump yönetiminin kendisi gibi öğrencileri öne çıkararak üniversiteler üzerinde baskı kurmayı hedeflediğini ifade etti.
Kendisine karşı suçlamalar hala belirsizliğini korurken, ABD İç Güvenlik Bakanlığı yetkilileri net bir kanıt olmaksızın Khalil’in aktivizminin ulusal güvenlik açısından tehdit oluşturabileceğini öne sürdü. İç Güvenlik Bakanlığı, Khalil’in Hamas’la uyumlu faaliyetler yürüttüğünü iddia etti, ancak kendisine herhangi bir suç isnat edilmedi. Khalil’in avukatları ise, müvekkillerinin siyasi aktivizmi ve İsrail politikalarına karşı muhalefeti nedeniyle hedef alındığını, herhangi bir suç işlemediğini ve ikamet koşullarını ihlal etmediğini belirtti.
Khalil’in tutuklanması ve sınır dışı edileceği açıklamasının ardından, Trump yönetimine yönelik protesto gösterileri düzenlendi. Sosyal medya üzerinden de Khalil’e verilen destek artarken geçtiğimiz yıl protesto gösterilerinde kullandığı Filistinli bir öğrenci olarak, Filistin halkının ve Yahudi halkının kurtuluşunun iç içe geçtiğine ve el ele gittiğine inanıyorum. Biri olmadan diğerini başaramazsınız” ifadeleri paylaşılarak Khalil’in isnad edilen suçlamalarla alakası olmadığı ifade edildi.
Bazı Demokrat siyasetçiler de Khalil’e destek verdi. Aralarında ABD Kongre Üyesi Rashida Tlaib’in de bulunduğu 14 Kongre üyesi imzaladıkları açık mektupta “Bu tutuklama, siyasi protestoları kriminalize etme girişimidir ve bu ülkedeki herkesin ifade özgürlüğüne doğrudan bir saldırıdır” ifadelerini kullandı. Mektupta, Khalil’in tutuklanmasının Filistin karşıtı bir ırkçılık eylemi olduğu ve bu kanunsuz güç suistimalinin tüm Amerikalılar için tehdit oluşturduğu vurgulandı.
Senatör Bernie Sanders da “Sayın Başkan, ABD’de yasal olarak ikamet eden kişileri siyasi görüşleri veya fikirleri nedeniyle yasa dışı olarak tutuklayamaz ve gözaltına alamazsınız” ifadelerini kullanarak, protestocuları hapse atmanın otoriterliğe giden yolda bir başka adım olduğunu vurguladı. Yahudi olduğu bilinen Senato azınlık lideri Demokrat Chuck Schumer de sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, Khalil’in savunduğu görüşlere katılmadığını belirtse de, “Eğer ABD yönetimi, bu kararı onun görüşleri sebebiyle alıyorsa bu yanlıştır” ifadesini kullanarak tepkisini gösterdi.
Khalil’in tutuklanması, Yahudi gruplar arasında da tartışmalara yol açtı. İsrail lobisine yakın bazı isimler, üniversite yönetimlerini tehdit ederek protestocuları “antisemitizm” suçlaması altında değerlendirmiş ve üniversite fonlarını kesme tehdidinde bulunmuştu. Sürecin sonunda, ABD’nin en prestijli okullarının rektörleri Kongre’de savunma yapmak zorunda kaldı ve baskılara dayanamayarak istifa ettiler. Bazı sol görüşlü Yahudi gruplar ise, ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi gereken bir olayın tutuklanma ile sonuçlanmasını kınadı. “Barış İçin Yahudilerin Sesi (JVP)” isimli Yahudi sivil toplum örgütü, Trump Tower’da düzenlediği oturma eyleminde Khalil’in serbest bırakılmasını talep etti.
Khalil’in tutuklanma süreci, oturma izninin iptal edilmesi ve sınır dışı edilme talebi muhafazakâr çevreler tarafından da eleştirildi. Green Card sürecinin mahkeme süreçleri sonuçlanmadan iptal edileceğinin açıklanması eleştirilirken bu uygulamanın ABD’nin itibarını zedeleyeceği ve mevcut Green Card sahiplerini baskı altında hissettireceği ifade edildi. Bazı muhafazakârlar Columbia Üniversitesi’nin kendi iç disiplin yönetmeliklerini uygulamaması nedeniyle Trump yönetiminin bu adımı atmasına alan açıldığını savundular.
Trump, göreve gelir gelmez İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşını protesto eden öğrencilere karşı sınır dışı etme tehdidinde bulunmuştu. Trump, “yasadışı protestolar” olarak tanımladığı gösterilere izin veren üniversitelere sağlanan federal fonları kesme tehdidinde bulunarak, bu protestoların engellenmesini istemişti. Khalil’in tutuklanmasından hemen önce, Trump yönetimi Columbia Üniversitesi’ne sağlanan 400 milyon dolarlık federal fonu kestiklerini açıkladı. Adalet Bakanlığı, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve ABD Genel Hizmetler İdaresi, Columbia Üniversitesi ile olan sözleşmeleri iptal etti. Bu, Trump yönetiminin üniversitelere karşı en ciddi ilk adımıydı ve daha fazla fon iptalinin yapılması bekleniyor. Eğitim Bakanı Linda McMahon, üniversitelerin federal ayrımcılıkla mücadele yasalarına uyması gerektiğini belirterek, Columbia’nın “Yahudi öğrencilerine karşı bu yükümlülüğü yerine getirmediğini” ifade etti. McMahon, “Fonları dondurmak, bu antisemitizm artışına yanıt olarak kullandığımız araçlardan biridir. Bu sadece başlangıçtır” ifadelerini kullandı.