Harris Biden’ın Ekonomi Politikalarına Mesafe Koyuyor
2024 başkanlık seçimleri kritik bir sürece girerken, seçimlerin kaderini belirleyecek en önemli konulardan biri ekonomi politikaları olarak öne çıkıyor. COVID-19 pandemisi sırasında dünya genelinde olduğu gibi, Amerikan ekonomisi de olumsuz etkilendi ve toparlanma süreci beklenenden daha yavaş ilerledi. Son bir yıl içinde ekonomik göstergelerde iyileşme ve enflasyonda yavaşlama gözlemlenmiş olsa da, seçmen Biden yönetiminin ekonomi politikalarına hâlâ tam anlamıyla güvenmiyor. Kamala Harris, Biden dönemine yönelik ekonomi politikaları eleştirilerinden sıyrılmak için farklı bir politika izleyeceğini vurgulamaya çalışıyor. Ancak, Trump Harris’i Biden’ın ekonomi politikalarının sorumlusu olarak göstermeye devam ediyor ve onu Biden’ın mirasının bir devamı olarak sunuyor. Ekonomi politikalarının, seçmenlerin kararlarını en fazla etkileyecek başlıklar arasında yer almaya devam etmesi bekleniyor.
Ekonomi yönetimine yönelik algılar ve enflasyon oranları, yaklaşan başkanlık seçimlerinin kaderini belirlemede kilit rol oynayabilir. Gallup’un kamuoyu araştırmasına göre, enflasyon ve ekonomi politikaları, suç, şiddet, yasadışı göç ve evsizlik gibi diğer sorunları geride bırakarak Amerikalıların en büyük endişesi olmaya devam ediyor. Wall Street Journal’ın yaptığı başka bir araştırma da, enflasyonun düşüş eğiliminde olmasına ve ekonomik göstergelerde düzelmeler yaşanmasına rağmen Amerikalıların %74’ünün enflasyonun geçtiğimiz yıl yanlış yönde ilerlediğine inandığını gösteriyor.
Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump tarafından ekonomi politikaları nedeniyle sık sık eleştirilen Başkan Biden, COVID-19 pandemisinin ardından ekonomik göstergelerde kademeli bir iyileşme sağladı. Ancak bu iyileşme, seçmenlerin algısını değiştirmekte yetersiz kaldı. Mart ayında yapılan başka bir araştırma, Biden yönetiminin ekonomi politikalarının yalnızca %37 oranında Amerikalıların onayını aldığını ortaya koydu.
Son yapılan anket çalışmaları, ekonominin seçimlere etkisinin özellikle 30 yaş altı Amerikalı seçmenler için büyük bir öncelik olduğunu gösteriyor. Brookings tarafından yapılan son araştırmaya göre, kürtaj ve ABD’nin İsrail politikası gibi konular da genç seçmenlerin karar süreçlerinde etkili olsa da, ekonomi yönetimi ve politikaları bu yaş grubunun en öncelikli gündem maddesi olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, genç seçmenlerin sandığa gidip gitmeyecekleri ve kime oy verecekleri büyük ölçüde Trump ya da Harris’in gençlerin ekonomik koşullarını ve gelecekteki fırsatlarını iyileştirme vaatlerinin ne kadar ikna edici olduğuna bağlı olacaktır.
Geçtiğimiz haftalarda Reuters/Ipsos tarafından yapılan bir ankete göre, Trump’ın Harris’e karşı ekonomi politikaları konusundaki avantajı giderek azalmaya başladı. Ankete katılan seçmenlerin %43’ü Trump’ın ekonomi yaklaşımlarını tercih edeceğini belirtirken, %40’ı Harris’in ekonomi politikalarını desteklediğini ifade ediyor. Temmuz ayı sonunda aynı araştırma şirketi tarafından yapılan bir ankette ise Trump’ın, Başkan Biden karşısında ekonomi konusunda 11 puanlık bir avantaja sahip olduğu görülmüştü. Bu yeni veriler, Harris’in ekonomi politikaları konusunda giderek daha fazla destek kazandığını ve Trump’ın bu alandaki üstünlüğünün zayıfladığını gösteriyor.
Goldman Sachs tarafından bu hafta yayımlanan bir raporda, olası yeni bir Trump yönetiminin ekonomik büyümeyi yavaşlatacak ve fiyatları artıracak bir dizi ticaret savaşı getireceği öngörüldü. Raporda ayrıca, Harris’in zaferinin daha istikrarlı bir ekonomi politikası sunacağı ifade edildi. Trump’ın ekonomi danışmanları ise raporu eleştirerek, “Goldman Sachs ekonomi ekibi son derece partizan” ifadelerini kullandı.
Eski Başkan Donald Trump, kendi dönemindeki ekonomik başarıları seçim kampanyasının merkezine koyarak, Biden döneminde yaşanan ekonomik zorlukları eleştiriyor. Seçmenlerin büyük bir kısmı Trump’ın ekonomi konusunda daha başarılı olduğuna inanıyor. Trump, Biden’ın adaylıktan çekilmesinin ardından Demokrat Parti’nin adayı olan Kamala Harris’i de ekonomi politikaları nedeniyle hedef alıyor. Perşembe günü New York Ekonomi Kulübü’nde konuşan Trump, Kamala Harris’i “Marksist” olarak nitelendirerek sert eleştirilerde bulundu. Ayrıca, geçtiğimiz haftalarda X platformunda katıldığı sohbet odasında Elon Musk tarafından önerilen “federal harcamaların ve düzenlemelerin denetlenmesi için geniş yetkili bir komisyon kurulması” fikrini desteklediğini açıkladı.
Harris kampanyası, Biden döneminde oluşan olumsuz algılardan kurtulmak için stratejik adımlar atıyor. Bu hafta Pazartesi günü, İşçi Bayramı vesilesiyle Başkan Biden, yardımcısı Kamala Harris ve başkan yardımcısı adayı Tim Walz, işçilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde etkinlikler düzenleyerek işçilere hitap etti. Harris, Detroit’te yaptığı konuşmada işçi hareketini övdü ve sendikalaşma haklarını güvence altına alma sözü verdi. Geçtiğimiz hafta katıldığı televizyon programında, Biden’ın ekonomi politikalarının pandemi sonrası elde ettiği başarılara değinen Kamala Harris, seçildiği takdirde orta sınıfı önceleyen politikalar uygulayacağını vurguladı.
Düşük ve orta gelirli ailelerin ev sahibi olmasını teşvik etmek amacıyla yeni paketler sunacağını belirten Harris, ayrıca Biden’ın Beyaz Saray bütçe teklifinde yer alan zenginlere yönelik vergi artışlarına ve kazanılmamış varlıklardan %25 vergi alınmasına ilişkin tasarıya destek verdi. Bu adım, bazı kampanya bağışçısı zenginler tarafından tepkiyle karşılandı. Aynı zamanda işverenlerin tepkisini çekmemek adına Harris, bu hafta yeni politika kararlarını açıkladı. Çarşamba günü katıldığı mitingde, vergi politikasını yumuşatarak girişimciliği teşvik eden ve küçük işletmeler için vergi indirimlerini genişletmeyi öngören düzenlemeler getireceğini duyurdu.
Seçimlerde son iki aylık sürece girilirken ekonomi politikaları alanında atılacak adımlar ve verilecek sözler seçimin sonucunu belirleme noktasında büyük bir etkiye sahip olabilir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde önümüzdeki günlerde Harris kampanyasının ekonomi yönetimi noktasında daha somut ve özellikle genç seçmenleri ikna edebilecek adımlar atması kritik bir öneme sahip olabilir. Aksi halde Harris’in Biden yönetiminin mirası olan olumsuz algıları değiştirmesi mümkün olmayabilir.