İsrail-Hamas Ateşkesi Çıkmazda
ABD, Mısır ve Katar tarafından İsrail ve Hamas arasında bir ateşkes sağlanması için uzun süredir yürütülen görüşmelerin çıkmaza girdiği ve Başkan Biden’in görev süresinin dolmasından önce herhangi bir anlaşma ihtimalinin düşük olduğu belirtildi. Biden yönetiminin son dönemdeki çabalarına rağmen, İsrail ile Hamas arasında savaşı sona erdirmeye yönelik görüşmelerde ilerleme sağlanamazken siyasi mirasına son bir diplomatik zafer eklemek isteyen Biden’in bunu başaramadan Beyaz Saray’dan ayrılacağı öngörülüyor.
İsrail ve Hizbullah arasında anlaşma sağlanması ve Esad rejiminin ani biçimde yıkılarak Suriye’de kontrolün muhalif güçlere geçmesiyle birlikte Orta Doğu’daki jeopolitik manzaranın değişmesi, Gazze’de de bir ateşkes umudu doğmasına zemin hazırlamıştı. Arabulucuların uzun süredir mekik diplomasisi yürüttüğü bilinse de İsrail’in Gazze’deki askerî operasyonlarını tamamen durdurmaması ve Hamas’ın da kendi taleplerinde ısrar etmesi, anlaşma yolundaki çabaları zora soktu. Aralık ayının başlarında gerek İsrail gerekse Hamas yetkilileri bir uzlaşıya yaklaşıldığına dair olumlu sinyaller verse de ilerleyen günlerde tarafların karşılıklı suçlamalarda bulunmasıyla görüşmeler yeniden tıkanmaya başladı.
Diplomatik kaynaklar, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirecek kapsamlı bir planı hayata geçirmek için büyük uğraş verdiğini, ancak Biden’ın görev süresinin sonuna yaklaşılmasıyla takvimin daraldığını ifade ediyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan’ın geçen ay Kudüs’te yaptığı temaslar umut yaratmış, hatta 60 günlük bir ateşkes planı ortaya çıkmıştı. Bu plana göre, Gazze’de tutulan 30’a yakın rehinenin serbest bırakılması karşılığında İsrail’in de belirli sayıda Filistinli tutukluyu salıvermesi ve daha fazla insani yardımın Gazze’ye girmesine izin vermesi öngörülüyordu.
Müzakereler sürecinde İsrail’in saldırılarına ara vermemesi ve tarafların birbirine olan güvensizliği planı zora soktu. Hamas’ın, ilk etapta ateşkesin geçici olmasını kabul etmeye yanaştığı, ancak daha sonra kalıcı bir ateşkes için garanti istemeye başladığı iddia edilirken özellikle İsrail askerlerinin Gazze’den tamamen çekilmesi ve savaşın kalıcı olarak sona ermesine dair bir yol haritası talep etmesinin karşılık bulmadığı belirtiliyor. Hamas’ın şartlarını kabul etmeye yanaşmayan İsrail tarafının ise askerî varlığını koruyabileceği bölgeler bırakılmasını ve yaşayan rehinelerin iade edilmesini istediği ifade ediliyor. Müzakerelerde detaylara inildikçe tarafların pozisyonlarının katılaşması anlaşma ihtimalini zayıflatıyor. Biden yönetiminden yetkililer, “Hâlâ mümkün olan bir çerçeve var, ancak Hamas’ın ve İsrail’in geri adım atmayan tutumları nedeniyle masaya konulan teklifin hayata geçmesi zor” şeklinde konuşuyor.
Öte yandan, Gazze’de yaklaşık bir yıldan fazla süren savaş ve ablukanın siviller üzerindeki etkisi de giderek derinleşiyor. Filistin sağlık yetkilileri, 45 binden fazla sivilin hayatını kaybettiğini ve 2,2 milyonluk Gazze nüfusunun büyük çoğunluğunun yerinden edildiğini bildirmişti. Soğuk kış koşulları altında geçici kamplarda yaşayan insanların barınma, temiz su ve temel sağlık hizmetlerine erişimi her geçen gün kötüleşiyor. Bu insani krizin uluslararası toplumda yarattığı endişe, arabulucuların ateşkesi acilen hayata geçirme çağrısını sıklaştırmasına sebep oldu.
Hamas içerisindeki liderlik değişimi ve iç dengelerin de süreci etkilediği dile getiriliyor. Ekim ayında İsrail tarafından öldürülen Yahya Sinvar’ın, Hamas’ta uzun süre ateşkesin geçici olmaması ve tamamen savaşın bitişiyle birleştirilmesi gerektiği fikrini savunduğu iddia ediliyordu. Sinvar’ın yokluğu, örgüt içinde kolektif bir liderliğin ortaya çıkmasına yol açmış gibi görünüyor. Bu yeni liderlik yapısının, Gazze’deki saha komutanları ile Filistin diasporasındaki yöneticiler arasında koordinasyona ihtiyaç duymasının karar alma sürecini yavaşlattığı ileri sürülüyor.
Ateşkesin sağlanmasına dair umutların yükseldiği dönemde, Lübnan’dan gelen gelişmeler de dikkate değer olmuştu. Kasım ayı sonunda Hizbullah’ın İsrail’le çatışmaları durdurma kararı alması, Hamas’ı uluslararası arenada daha yalnız bırakmıştı. Bazı arabulucuların, Hamas’ın bu nedenle ateşkes müzakerelerine daha açık hale geldiğini düşündüğü belirtiliyor. Ancak görüşmeler derinleştikçe ortaya çıkan anlaşmazlıklar, bu iyimserlik dalgasını kırdı.
Hamas’ın rehinelerle ilgili konuda net bir liste verememesi ya da hayatta olmayanların tam sayısını belirleyememesi de bir başka tartışma konusu olarak ortaya çıktı. İsrail, alıkonulduğu düşünülen 96 kişinin kendileri açısından rehin olduğunu ve bu kişiler arasında çifte vatandaşların da bulunduğunu dile getiriyor. Bunlardan 30 kadarının hayatta olmadığına inandığını söylerken, arabulucular Hamas’ın, koşulların çatışma ortamında oldukça kaotik seyretmesi nedeniyle henüz tüm rehinelerin nerede olduğunu teyit edemediğini bildiriyor.
Biden’ın görevi devredeceği yeni Başkan Trump’ın, süreci hangi yönde etkileyeceği de belirsizlik unsuru olarak öne çıkıyor. Trump’ın sosyal medyada yaptığı bazı açıklamalarda, rehinelerin salınmaması durumunda bölgede “cehennem azabının” yaşanacağını ifade etmesi, ABD’nin önümüzdeki dönemde nasıl bir diplomasi veya baskı stratejisi izleyeceğine dair soru işaretleri yaratıyor. Arabulucular, tarafların muhtemelen yeni Amerikan yönetimiyle de masaya oturmak isteyeceği ve görüşmelerin farklı bir zeminde yeniden başlayacağı görüşünde.
İsrail ve Hamas arasında somut bir ateşkesin ve rehine takasının nasıl formüle edileceği konusunda temel anlaşmazlıklar hâlâ çözülebilmiş değil. Washington halihazırda, bir yandan Hamas’ın kalıcı ateşkes talebini ertelemesine yönelik baskısını sürdürmeye çalışırken diğer yandan İsrail’i, rehinelerin iadesi ve insani yardım koşullarının iyileştirilmesi noktasında esnek davranmaya zorluyor. Mısır ve Katar ise diplomatik arabuluculuk rolünü korumaya devam ediyor. Bu şartlar altında mevcut yönetimin çabalarının bir sonuç vermesi zor görünse de bir son dakika sürprizi hala ihtimal dahilinde görünüyor.