İsrail’e Koşulsuz Destek Sorgulanıyor
İsrail ve Hamas arasında 24 Kasım’da başlayan ateşkesin 30 Kasım itibarıyla bir gün daha uzatıldığı duyurulurken, Biden yönetimi çatışmaların başından beri yaşanan sivil kayıplar ve kitlesel yerinden edilmeler nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Yönetim bu sebeple İsrail’in kara harekatına yeniden başlaması durumda çok daha dikkatli ve hassas hareket etmesi gerektiği uyarısında bulundu. 7 Ekim’deki Hamas saldırısı sonrasında İsrail’e koşulsuz destek verdiğini açıklayan yönetim artan uluslararası tepkiler ve Amerikan kamuoyundan gelen baskılar nedeniyle söylem değiştirmeye başladı. Gelişmelerden rahatsızlık duyduklarını belirten bazı Demokrat senatörler, ABD’nin İsrail’e yapacağı yardımın savaşın nasıl yürütüldüğüne bağlı olarak şarta bağlanması gerektiğini savunuyor. Biden’ın başkanlık süresince yaşadığı en büyük dış politika krizi olarak değerlendirilen İsrail-Gazze savaşının yönetimi hiç olmadığı kadar sarstığı ve Beyaz Saray içinde fikir ayrılıkları ve bölünmelere yol açtığı belirtiliyor.
Biden yönetimi, Gazze’deki askeri operasyonunun bir sonraki aşaması konusunda İsrail’e acil uyarılarda bulunarak, şeridin güneyinde yapılacak bir harekatın, bölgenin kuzeyinde yaşanan yıkımla aynı düzeyde olmaması gerektiğini ifade etti. Biden yönetiminden üst düzey yetkililer, İsrail’in aktif askeri çatışmalara maruz kalmayacak Birleşmiş Milletler tesisleri ve sığınaklarını içeren “çatışmasızlık alanlarını” kabul etmesini önerdiklerini söyledi. Yetkililer, Gazze’ye insani yardımın artırılması çabaları çerçevesinde “Kuzeyde meydana gelen yerinden edilmenin güneyde tekrarlanmasına izin veremezsiniz” ifadelerini kullandı. Beyaz Saray’ın İsrail’e, kara harekatının nasıl yürütüleceğinin “dikkatlice düşünülmesi” gerektiği konusunda daha fazla baskı yapmaya başladığını belirten yetkililer, Filistinli sivillerin “yerinden edilmesini” önlemek gerektiğine vurgu yaptılar. Yetkililer çatışmalardan kaçan sivillerin yoğun bir şekilde güneye göç etmesinin zaten çok sıkıntılı bir şekilde yürüten insani yardım faaliyetlerini daha da zorlaştırmasından kaygı duyuyor.
Yerinden edilen Filistinlilerin sıkışık evlere ve kamplara sığınmak zorunda kalması nedeniyle salgın hastalıklara sebebiyet verme ihtimali de endişe veriyor. Tifo ve kolera gibi salgınların önlenebilmesi için içilebilir su kaynaklarına ve hijyene odaklanıldığını belirten yetkililer, bu amaçla Gazze’ye mümkün olduğunca fazla yakıt sokulması konusunda ısrarcı olduklarını kaydetti. Yetkililer, İsrail yönetimini harekât sırasında insani yardım tesisleri, barınaklar, elektrik ve su gibi temel altyapının işletilmesini etkilemeyecek şekilde yürütmeleri konusunda uyardıklarını dile getirdi. Yetkililer, İsraillilerin Washington’un endişelerini anlayışla karşıladığını ve “güneyde farklı türde bir kampanya yürütülmesi gerektiği” fikrine açık olduklarını kaydetti.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken çatışmaların başlamasından bu yana dördüncü ziyaretini gerçekleştirdiği İsrail’de Hamas’a karşı yürütülen savaşta sivillerin korunmasına ilişkin kriterleri ortaya koydu. ABD’nin şimdiye kadarki en güçlü ve net açıklamasını ileten Blinken’in İsrail hükümetine, Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesinden ve hastane, elektrik santrali ve su tesisi gibi kritik altyapının zarar görmesinden kaçınması gerektiğini söyledi. Ancak ABD’nin harekete geçmesini tetikleyecek kırmızı çizgiler belirlemedi. Blinken’in ziyaretiyle ilgili açıklamalarda bulunan İsrailli bir yetkili, Dışişleri Bakanı’nın İsrail savaş kabinesini Gazze’de Hamas’a karşı sürdürdüğü savaşta çok zamanı olmadığı konusunda uyardığını ve çatışmalara son verilmesi için Biden yönetimi üzerinde yerel ve uluslararası baskının arttığını söylediğini belirtti.
ABD’nin İsrail politikası konusunda Demokratlar arasında yaşanan görüş ayrılıkları da iyice derinleşmeye başladı. Bernie Sanders gibi bazı senatörler Tel Aviv’e yapılacak yeni askeri yardımlara “koşullar” konulması yönünde çağrıda bulundu. Hem Temsilciler Meclisi’nde hem de Senato’da önde gelen bazı progresif siyasetçiler, Gazze’de binlerce Filistinli sivilin ölümüne neden olan saldırıların ardından İsrail’e sınırlamalar getirmeyen herhangi bir yardım paketine karşı çıkacakları uyarısında bulundu. Amerikan medyası, açıklamaları Biden yönetiminin İsrailli yetkililere askeri operasyonlarının bir sonraki aşaması hakkında bugüne kadar yaptığı en güçlü uyarı olarak nitelendirdi. Beyaz Saray haftalardır İsrail’in askeri operasyonlarının nasıl yürütüleceğini dikte etmediğini söylemeye özen gösteriyordu.
New York Times’ta bir görüş yazısı yayınlanan Senatör Sanders, mevcut çatışmayı sona erdirmek için değil aynı zamanda gelecekteki savaşları önlemek için de bir çözüm bulunması gerektiğinin altını çizdi. ABD’nin İsrail’in uluslararası hukuku ihlal eden eylemlerine suç ortağı olmaması gerektiğine vurgu yapan Sanders, İsrail’e karşı uygulanan “açık çek” yaklaşımının sona ermesi gerektiğini belirtti. Her yıl İsrail’e 3,8 milyar dolar verildiğini hatırlatan Sanders, Biden’ın İsrail için 14,3 milyar dolarlık destek talebiyle ilgili olarak bazı şartlar konulması gerektiğini savundu.
İsrail ve Hamas arasındaki çatışmaların son dönemdeki gelişmeleri, Biden yönetiminin İsrail’e olan koşulsuz desteğini yeniden değerlendirmesine yol açtı. Bu süreç, Amerikan dış politikasında önemli bir dönüm noktası olabilir. Demokratlar arasında artan görüş ayrılıkları ve Amerikan kamuoyunun baskısı, Biden yönetiminin İsrail politikasını daha dengeli ve şartlara bağlı bir hale getirmesi gerektiğine işaret ediyor. Gazze’de yaşanan insani kriz ve sivil kayıplar, uluslararası toplumun ve Amerika’nın dikkatini daha da yoğunlaştırıyor. Gelecekte, ABD’nin İsrail’e olan desteğinin, uluslararası hukuka ve insan haklarına saygı çerçevesinde daha dikkatli bir şekilde yürütülmesi bekleniyor. Bu değişim, hem İsrail-Filistin çatışmasının çözümünde hem de ABD’nin Ortadoğu politikasında yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.