• Publications
    • Books
    • Opinions
    • Analyses
    • Reports
  • Events
  • About
    • SETA DC
    • People
  • US-Türkiye Relations
  • Washington Gündemi
  • Contact
  • info@setadc.org
    202-223-9885
    1025 Connecticut Ave NW
    Suite 410
    Washington, DC 20036
  • Publications
    • Books
    • Opinions
    • Analyses
    • Reports
  • Events
  • About
    • SETA DC
    • People
  • US-Türkiye Relations
  • Washington Gündemi
  • Contact

Katar’a Ablukanın Kaldırılmasında ABD’nin Rolü

SETA Foundation Posted On January 8, 2021
0
129 Views


Suudi Arabistan’ın Al-Ula şehrinde 5 Ocak Salı günü gerçekleştirilen 41. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi (KİK) sonucunda Körfez ihtilafının çözümü yolunda ortak bir irade belirleneceği ve Katar’la diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edileceği açıklandı. Zirve sonunda Katar’la yaşanan ihtilafın tamamen giderilmesi için KİK üyeleri ile Mısır tarafından al-Ula bildirisi imzalandı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan el Suud konuya dair yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan ile üç Arap müttefikinin Katar ile “tüm bağları yeniden kurma” üzerinde görüş birliğine vardığına dikkat çekti. Al-Ula’daki zirveye katılan ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner’in ihtilafın giderilmesinde arabuluculuk yaptığı belirtiliyor. Başkan Trump ve dış politika ekibinin yönetimi devretmeden önce Ortadoğu diplomasisinde son bir girişimde bulunarak İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki normalleşme sürecine Suudi Arabistan ve Katar’ı da katmak için çalıştığı biliniyordu.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır, 5 Haziran 2017’de “terör gruplarını desteklemek” ve İran’la yakın ilişkiler kurmak suçlamasıyla Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmiş, bu ülkeye ekonomik abluka uygulamaya başlamış ve kara, deniz ve hava yollarını kapatmıştı. Dört ülke, Katar’a İran ile ilişkilerin soğutulması, El Cezire’nin kapatılması, Müslüman Kardeşler gibi İslami gruplarla bağlantıların kesilmesi gibi şartların bulunduğu 13 maddeden oluşan bir ültimatom vermişti. Katar ise suçlamaları temelsiz olduğu gerekçesiyle reddederken, diyaloğa açık olduğu mesajını vermişti. 

Suudi Arabistan ile Katar arasında yaklaşık üç yıldır kapalı olan kara ve deniz sınırları ile hava sahası yeniden açıldı. Katar Emiri Temim bin Hamed Al Sani, Suudi Arabistan’da düzenlenen Körfez İşbirliği Konseyi toplantısına katıldı. Katar Emir’i Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından havaalanında karşılandı. Toplantı sonunda ortak bir iş birliği bildirisi imzalandı. Varılan anlaşma Katar açısından bir başarı olarak görülüyor zira Katar yönetimi geri adım atmadığı ve Körfez ülkeleri tarafından ablukanın kaldırılması için öne sürülen şartları yerine getirmediği halde abluka kaldırılmış oldu.

ABD uzun zamandır İran’a karşı kendi öncülüğünde bölgesel birlik sağlayabilmek için Körfez ülkeleri arasındaki bölünmenin sona ermesi ve İsrail’le olan ilişkilerin “normalleşmesi” için çalışıyordu. Jared Kushner’in geçen aralık ayında gerçekleştirdiği Katar ziyareti de Amerikan basınında İsrail ile normalleşme süreci bağlamında ele alınıyor ve Katar’a uygulanan ambargonun kaldırılmasını hedeflediği şeklinde değerlendiriliyordu. New York Times’da yayınlanan bir makaleye göre Kushner Katar ziyareti bu ülkeye uygulanan blokajın kaldırılmasını ve Suudi Arabistan hava sahasının Katar uçuşlarına açılmasını sağlamaya çalışıyordu. Bu sayede Washington yönetiminin Katar’ın İran hava sahasını kullanmak için ödediği milyonlarca doların İran’a gitmesini engelleyerek İran’ı bu gelirden mahrum bırakmak istediği iddia ediliyordu. El Cezire daha önce yaptığı haberlerde Katar ve Suudi Arabistan’ın ön anlaşma imzalamaya yakın göründüğünü haberleştirmişti.

2017’den beri Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın en büyük destekçileri arasında ABD Başkanı Donald Trump bulunuyor. ABD seçimlerini Biden’ın kazanması Prens Selman için olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Kral Selman’ın İsrail ile normalleşmeye soğuk baktığı bilindiği için Veliaht Prens’in normalleşme yolunda atacağı adımların Biden hükümeti ile sorun yaşamamak için etkili bir yol olacağı savunuluyor. Yemen’de yaşanan insani krizde Arabistan’ın rolü ve Kaşıkçı cinayeti soruşturması gibi unsurlar da Biden hükümetiyle ilişkilerde zorlu bir sürece girileceğine işaret ediyor. Bunlara ek olarak iç siyasette ciddi bir muhalefetle karşılaşan, politik ve ekonomik zorluklar yaşayan Prens Selman’ın çıkış yolu olarak İsrail ile yakınlaşmaya sıcak baktığı düşünülüyor. Reuters’e konuşan bir Suudi diplomat normalleşme hamlesini “Biden’ın dikkatini Suudi Arabistan’ın işlediği insan hakları ihlalleri gibi konulardan başka yöne çekmek için gösterilen bir havuç” olarak değerlendiriyor.

Normalleşme siyasetinin bir diğer boyutu da Washington yönetiminin Ortadoğu’da İsrail eksenli yeni bir ittifak kurma çabaları olarak gösterilebilir. New York Times’da yayınlanan bir yazıda bölgede bulunan İran-Hizbullah Şii ekseni karşısına İsrail’le uyumlu BAE-Bahreyn-Suudi Arabistan ekseni kurulmaya çalışıldığı vurgulanıyor. Bu yeni ittifakta yer alan ülkelerin hemen hepsinin yakın zamanda ABD’den milyarlarca dolarlık üst düzey silah sistemleri satın alma talebinde bulunmaları da bu iddiayı destekler nitelikte. Katar’a uygulanan abluka bu çerçevede düşünüldüğünde Amerikan çıkarlarına ters düşüyordu. Katar’ın ABD’den F-35 satın alma talebinin İsrail ile BAE ve Bahreyn arasında imzalanan İbrahim Anlaşması’nın hemen ardından gelmesi dikkat çekici bulunuyor. Bölgedeki en büyük Amerikan üslerinden birine ev sahipliği yapan Katar’ın bu talebinin, ABD’nin İsrail, BAE ve Suudi Arabistan’la ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği öngörülüyordu. Ancak, Katar’ın körfez ülkeleri ile ihtilafları gidermesi ve ileride İsrail ile normalleşme sürecine girme ihtimali bölgede İran’a karşı daha güçlü bir bölgesel ittifakın kurulabilmesini mümkün kılıyor. Öte yandan Trump göreve geldiğinde, Veliaht Prens Selman ile arasındaki ilişkinin gelişmesinde önemli rol oynayan Kushner’in Arap-İsrail normalleşme sürecini görevi bıraktıktan sonra da gayri resmî olarak takip etmek istediği de iddialar arasında. Kushner ve Trump ailesinin şahsi ticari çıkarlarına yönelik veya siyasi geleceklerine yatırım amaçlı olarak Körfez ülkeleri ile iyi ilişkiler geliştirmek istediği görüşünü savunanlar da var.

Post Views: 129



  • Recent

    • 0xbc5cb8c4
      October 30, 2025
    • 0x7ae997d1
      October 27, 2025
    • 0x331c7122
      October 25, 2025
    • The End of the American Century? Interdependence, Soft...
      June 9, 2025
    • Trump-Netanyahu Relationship Takes a Turn for the Worse
      May 30, 2025
    • Why Is Trump Bypassing Israel?
      May 30, 2025
    • Israel’s plan to involve the United States in the occupation...
      May 30, 2025
    • Private Roundtable With Turkish Deputy FM Nuh Yılmaz
      May 20, 2025
    • “Beyond Alliance: Rethinking US-Türkiye Relations...
      May 20, 2025
    • Trump's first 100 days...
      May 5, 2025

  • Washington Gündemi

    • Trump’ın Üçüncü Dönem Adaylığı Tartışılıyor
      October 31, 2025
    • Hükümet Kapanmasının Toplumsal Etkileri:  SNAP...
      October 31, 2025
    • Trump ve Şi, APEC Zirvesinde Görüştü
      October 31, 2025
    • Trump, Gazze’de Ateşkesi Sürdürmeye Kararlı
      October 31, 2025
    • Beyaz Saray’a Yeni Balo Salonu
      October 24, 2025
    • New York Belediye Başkan Adayları Son Kozlarını...
      October 24, 2025
    • Trump: Gazze’de Ateşkes Yürürlükte
      October 24, 2025
    • Trump, Rusya ve Ukrayna’ya Baskıyı Artırıyor
      October 24, 2025
    • Pentagon’dan Yeni Medya Politikası
      October 17, 2025
    • Dünya Kupası Siyasetin Gündeminde 
      October 17, 2025



Stay Updated


© Copyright 2018-2022 SETA Foundation at Washington DC
Press enter/return to begin your search