Kongre’de Uzlaşı Siyaseti Mümkün Olacak mı?
Beyaz Saray ve her iki partiden senatörler arasında yapılan anlaşma doğrultusunda Biden yönetiminin altyapı planı Kongre’ye yasa tasarısı olarak geliyor. Beyaz Saray’ın Yasama İşleri Direktörü Louisa Terrell, tasarının iki hafta içerisinde (4 Temmuz ile başlayan Kongre tatili sonrasında) Kongre’de tartışılmak üzere geleceğini ve Beyaz Saray’ın Senato ile bu konuda yakın çalıştığını belirtti. Kongre’nin ilgili komisyonları tasarıya son halini vermek için çalışmalara devam ediyor. Beyaz Saray yetkilileri 19 Temmuz 2021 tarihinde tasarı üzerinde önemli gelişmeler kat edileceğini düşünüyor. Tasarının Ağustos’a sarkmamasını isteyen Demokrat Parti liderliği, tasarının bir an önce hazırlanması için adeta bir yarışa girmiş durumda.
Demokrat Parti ve Beyaz Saray, tasarının her iki parti tarafından desteklenerek çıkarılmasını amaçlıyor. Demokrat Parti içerisindeki progresifler, Cumhuriyetçilerin isteklerini göz ardı ederek halka sunulan yardımların artırılmasını savunuyor. Hükümet harcamalarını artırmak isteyen bu kesim, tasarı Kongre’ye geldiğinde her iki partinin üzerinde anlaştığı tasarı üzerinde bazı değişiklikler önerebilir. Bu değişiklikler doğrultusunda altyapı planı tasarısı Cumhuriyetçilerin desteğini kaybedebilir. Bu nedenle Beyaz Saray, Demokrat Parti’nin progresif kesimi ve Cumhuriyetçilerin ortasında kalarak altyapı planında hassas bir denge gözetmek durumunda.
Beyaz Saray ile anlaşan senatörler anlaşmaya varılan altyapı planını tasarıya dökmek için yoğun çaba gösteriyor. Senatörler, tasarıda belirtilen ana hususları aralarında bölüşerek çalışma yükünü dağıtıyor. Senatörler halen federal hükümetin yapacağı 600 milyar dolarlık harcamanın vergileri artırmadan nasıl finanse edileceği konusunda tam olarak anlaşmaya varabilmiş değil. Senatörler Covid-19 mali yardımları kapsamında sunulan ve daha sonra kullanılmayan fonların altyapı harcamalarında kullanılması konusunda hemfikir. Kongre’deki altyapı tasarı süreci sadece Biden’ın her iki parti üyesi senatörlerle yaptığı anlaşma doğrultusunda gitmiyor. Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer üzerinde anlaşılan altyapı planı dışında sadece Demokratların çoğunluğu ile bütçe kanunu olarak kabul edilebilecek başka tasarıların daha hazırlandığından bahsediyor.
Demokratların ayrıca tartışacağı bu tasarıları iki ana gruba ayırmak mümkün. Bu tasarılardan biri partinin merkez kanadı tarafından altyapının geliştirilmesi üzerine hazırlanıyor. Her iki parti üyeleri tarafından kaleme alınan ikinci tasarı ise daha çok iklim değişikliği ve çocuk bakımı yardımı gibi konularını ilgilendiriyor. Demokrat Parti’nin bütçe kapsamında Cumhuriyetçilerin desteği olmadan çıkaracağı yasa çalışmaları, parti içerisinde bir anlaşmanın ürünü olarak çıkarılacak. Bu nedenle tasarıların çıkarılması için Senato’nun Bütçe Komisyonu Başkanı olan ve progresif kesimin başını çeken Bernie Sanders’ın, komisyonun merkez politikaları en çok benimseyen Demokrat üyesi Mark Warner ile anlaşması gerekiyor. Demokrat Parti’nin çoğunluğu elinde tuttuğu Bütçe Komisyonu’nun, partinin ideolojik farklılıkları yansıttığına inanılıyor. Bu nedenle Bütçe Komisyonu’ndan geçen tasarının bütün Demokratlar tarafından kabul edileceği öngörülüyor.
Cumhuriyetçiler kendi destekleri olmadan ve federal hükümet bütçesinden önemli bir harcama ile finanse edilecek bir altyapı tasarısı kabul edilmesini istemiyor. Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell, Cumhuriyetçilerin elinden geleni yaparak Demokratların bütçe kanunu olarak bir altyapı tasarısı kabul etmesini engelleyeceğini ifade etti. Başkan Biden ise McConnell’ın eyaleti Kentucky’de bir okula ziyaret düzenleyerek üzerinde anlaşmaya varılan altyapı planını övdü. Biden, Kentucky’nin Biden yönetiminin Covid-19 mali yardımlarını öne çıkardı ve McConnell’ın söz konusu yardım paketine hayır oyu verdiğini hatırlattı. Biden altyapı planını duyurmak için ülkenin farklı şehirlerine ziyaretlerde bulunuyor ve bu ziyaretlerinin bazılarını Cumhuriyetçi seçmenin çoğunlukta olduğu bölgelere yapıyor. Örneğin 7 Temmuz tarihinde son iki seçimde Trump’a oy veren Illinois’in McHenry Bölgesi’ne giderek orada altyapı projelerini anlattı.
Altyapı planı dışında partiler üstü siyasetin tekrar geldiği habercisini veren başka bir gelişme ise 11 Eylül saldırıları sonrasında Başkan’a verilen askeri güç kullanma yasağına ilişkin yasa çalışması oldu. 11 Eylül sonrasında Kongre Beyaz Saray’a terörist gruplara yönelik askeri operasyon yapma yetkisi vermişti. Fakat bu yetkiyi geniş yorumlayan Beyaz Saray yönetimleri Afganistan ve Irak işgallerine ek olarak Suriye’de DAEŞ ile mücadeleden İran Devrim Muhafızı Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesine kadar birçok askeri operasyonu bu yetkiye göre gerçekleştirmişti. Beyaz Saray’ın söz konusu yasayı geniş bir şekilde yorumlaması sonucunda yapılan askeri operasyonlarda Kongre’nin rolü giderek azalıyordu ancak yeni bir düzenleme yapılması için hem Temsilciler Meclisi hem de Senato kolları sıvıyor. Demokrat Senatör Tim Kaine’in başını çektiği bu sürecin savunma harcamalarının belirlendiği kanunlarla tamamlanacağı öngörülüyor.
Senato’daki Demokratlar ilk olarak 2002 yılında kabul edilen bu kanunu yürürlükten kaldırmak istiyor. Başkan Biden, kısaca Askeri Güç Kullanma Yetkisi Kanunu (AUMF) olarak bilinen bu yasanın kaldırılarak daha detaylı ve net bir yasanın getirilmesini prensipte destekliyor. AUMF kanununun yürürlükten kaldırılması Biden yönetiminin İran’a karşı son dönemde düzenlediği askeri operasyonları etkilemeyecek. Biden yönetimi, bu operasyonları Amerikan anayasasının ikinci maddesinde belirtilen ülkenin başkomutanı olarak başkana verilen yetki kapsamında yapıldığını savunuyor. Demokratlar, Biden’ın anayasanın ikinci maddesine güvenmesinden memnun değil. Anayasanın birinci maddesi savaş açma yetkisini Kongre’ye verse de Biden, Başkan’ın ‘başkomutan’ sıfatı ile gerektiğinde Kongre’nin onayı olmadan askeri operasyonları yapabileceğini düşünüyor. Biden hem Başkan Yardımcısı hem de Senatör olarak daha önceki yaptığı açıklamalarında, askeri operasyonların yapılması için Anayasa’nın ikinci maddesinin yeterli olduğunu belirtiyor.
Cumhuriyetçiler ilk adımın AUMF’yi kaldırmak olmaması gerektiğini, aksi takdirde terörist gruplara karşı yapılan operasyonlar söz konusu olduğunda Başkan’ın imajının zedeleneceğini söylüyor. Texas Senatörü Cumhuriyetçi Ted Cruz gibi İran’a karşı şahin politikaları benimseyen isimler, mevcut AUMF kanununda birtakım değişiklikler yapılarak Başkan’ın İran’a karşı askeri güç kullanma yetkisinin açıkça kanunda belirtilmesi gerektiğini ve böylece İran’ın nükleer silah elde etmesinin engelleneceğini düşünüyor. Bu gelişmelere rağmen gerek altyapı harcamaları gerekse AUMF yasası tartışmalarında iki parti arasındaki uzlaşı arayışlarının Biden yönetiminin her iki partiyi bir araya getirme önceliği açısından olumlu gelişmeler olduğu söylenebilir.