Trump Tutuklanan İlk Başkan Olacak
Amerikan siyasi tarihinde birçok ilke imza atan eski Başkan Donald Trump hakkında iddianame hazırlandığı ve tutuklanan ilk başkan olarak tarihe geçeceği kesinleşti. Manhattan Savcılığı’nın hazırladığı iddianame önümüzdeki hafta salı günü teslim olması beklenen Trump’ın tutuklama işlemleri sonrası hakim karşısına çıkarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması bekleniyor. Birkaç haftadır devam eden ön jüri sürecinde savcılığın sunduğu delilleri değerlendiren jüri üyeleri dava açılmasına onay verdi.
Başkan olduğu için Gizli Servis koruması altındaki Trump’ın teslim olma sürecinin detayları savcılıkla en ince ayrıntısına kadar değerlendiriliyor. Trump herhangi suç işleyen biri gibi parmak izi verecek, sabıkalı fotoğrafı çektirecek, hakim önüne çıkarılacak ve suçlamaları reddedecek. Trump gönüllü teslim olacağı için kelepçe takılmasına gerek olmayacak ve hakimin eski Başkan’ı kefaletsiz serbest bırakarak tutuksuz yargılanmasına karar vermesi bekleniyor.
İddianamenin Trump’ın yetişkin film yıldızı Stormy Daniels’a yaptığı sus payı ödemesini şirket hesapları üzerinden yaparak “belgede sahtecilik” suçuna odaklandığı basına yansıdı. Bu suçun ağır bir suç olmaması ve “kabahat” (misdemeanor) olarak değerlendirilmesine karşın, savcılık bu suçun başka bir suçu örtmek için işlendiği iddiasını iddianameye katarsa bu sefer “ağır suç” (felony) işlemekten yargılanabilir. Örtbas edildiği iddia edilen suçun (başkanlık kampanyası finansmanı suçu) federal bir suç olması itibariyle Manhattan savcısının bu suça sadece atıfla yetinmesi ihtimali var.
Trump’ın avukatı Michael Cohen sus payı ödemesini yaparak belgede sahtecilikten suçlu bulunarak hapis yattı ve bu davada Trump aleyhine şahitlik yapmayı kabul etti. Stormy Daniels’ın avukatı da Daniels’ın mahkemede ifade vermeye hazır olduğunu açıkladı. Masum olduğunu savunan Trump, yürütülen hukuki sürecin tamamen siyasi olduğunu ve 2024 başkanlık seçimine müdahale amacı taşıdığını savunuyor.
Trump hakkında iddianame hazırlanan ve resmi suçlamayla karşı karşıya kalan ilk başkan olarak tarihe geçerken daha önce de hakkında iki kez azil davası açılan ilk başkan olmuştu. Daha önce Demokratların kontrolünde olan Temsilciler Meclisi tarafından başlatılan azil süreciyle iki kez karşılaşmış ancak Senato’da gerekli 60 oya ulaşılamayınca aklanmıştı. Bu azil süreçlerinin konusunu Trump’ın Rusya ile ilişkileri ve 6 Ocak Kongre baskınındaki rolü oluşturmuştu.
Trump geçtiğimiz hafta jüri oturumları devam ederken destekçilerinden tutuklanması halinde sokağa çıkarak protesto etmelerini istemişti. Demokrat Senator Chuck Schumer ise sağduyu çağrısı yaparak sürecin barışçıl ve hukuka uygun şekilde devam etmesinin önemini vurguladı. Trump’a ilişkin yürütülen hukuki süreç hakkında önemli iki önemli açıklama da Florida Valisi ve başkanlık yarışında Trump’ın muhtemel rakibi Ron DeSantis ve eski Başkan Yardımcısı Mike Pence’den geldi. Davanın siyasi boyutunun hukuki boyutunun önüne geçtiğini söyleyen Pence, Trump’la ilgili hazırlanan davanın ülkeyi ‘böleceğini’ ve bir ‘zulüm’ olduğunu ifade etti.
Benzer şekilde DeSantis de yaşananları ülkedeki hukuk sisteminin siyasi menfaatler adına silah olarak kullanılması olarak yorumladı ve bunun Amerikan değerlerine aykırı olduğunu savundu. İddianmeyi hazırlayan Manhattan Bölge Savcısı Alvin Bragg’in Soros tarafından desteklendiğini iddia eden DeSantis, savcıyı yasaları eğip bükmekle itham etti. Florida’da ikamet eden Trump’ın teslim olmayı reddetmesi durumunda eyaletin sürece müdahil olma yetkisi var; ancak DeSantis Florida eyaletinin herhangi bir iade talebi olması durumunda işbirliği yapmayacağını söyledi. Ancak Trump’ın DeSantis’in korumasında Florida’da saklandığı ve mahkemeye çıkmaktan korktuğu şeklinde bir imaj oluşmasını istemeyeceği açık.
Başkanlık yarışına bu kadar yaklaşmışken ve Cumhuriyetçi Parti’nin şu andaki en güçlü adayı Trump olarak gözükürken gündeme gelen dava, Cumhuriyetçiler tarafından siyasi bir dava olarak tanımlanıyor. Trump’ın yeniden aday olduğu bir dönemde bu iddianameyi hazırlayan Savcı Bragg Demokrat Parti üyesi. Muhafazakar kamuoyu, davanın ana akım liberal medyada ele alınış biçimini bir ‘medya sirki’ olarak tanımlıyor.
Trump’ın 200 yıllık Amerikan tarihinde böyle bir mahkeme süreciyle karşılaşan ilk başkan olması, birçok Demokrat için sevindirici olsa da, bu teamülün sona ermesi uzun vadede her iki taraftan da siyasi motivasyonlu iddianamelerin hazırlanmasına yol açarak ülkenin daha da çok kutuplaşmasına yol açabilir. Trump ve hakkındaki iddianameye odaklanmak, seçim öncesinde sağlıklı kamusal tartışmaları da engelleyebilir. Trump’ın kullanacağı mağduriyet söylemi Cumhuriyetçi Parti’deki adaylık yarışında kendisine avantaj sağlayabilir.
Trump hakkında yürütülen hukuki sürecin ilginç bir boyutu da kendisinin ağır suç işlemekten mahkum olsa bile başkan olabilmesi ve başkanlık kampanyasını sürdürmesi konusunda herhangi bir engel teşkil etmemesi. Anayasa başkan adayları için temiz sabıka kaydını şart koşmuyor. Dava sürecinin ve temyiz işlemlerinin uzun ve zorlu olacağı kesin ve nihai olarak Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesi de söz konusu olabilir.
Dolayısıyla eski Başkan adaylık ve muhtemel başkanlık kampanyasını mahkeme süreci ile eşgüdümlü götürebilir ve kampanyasını bu mağduriyet üzerine inşa etmesi de şaşırtıcı olmayacak. Buna karşın Trump’la ilgili birkaç soruşturma devam ediyor ve daha da ciddi suçlamaların yer aldığı iddianamelerin gelmesi mümkün. 6 Ocak olayları ve başkanlık seçimlerini Georgia ve Arizona gibi eyaletlerde iptal ettirme çabaları halen soruşturuluyor. Buralardan çıkacak daha ciddi suçlamalar içeren iddianameler, Trump’ın tabanına talip olan ve kendisine şimdilik siyaseten destek veren ama ona karşı aday olmak isteyen Cumhuriyetçilerin işine yarayabilir.