Trump’ın Seçim Zaferi
Resmi olmayan sonuçlara göre Donald Trump, rakibi Kamala Harris’e beklenenden daha büyük bir farkla üstünlük sağlayarak yeniden ABD başkanı seçildi. Başkanlık koltuğunu kazanmak için gerekli olan 270 delegeyi aşarak 312 delegeye ulaşan Trump, toplam oy sayısında da Harris’in önünde yer alarak ABD’nin 47. başkanı oldu. Resmi olmayan verilere göre Trump, 50 eyaletin 27’sinde seçimi kazanırken yaklaşık 72 milyon oy aldı; Harris ise 67 milyon oyda kaldı. Toplam oyların %51’ini alarak seçimleri kazanan Trump, 2016 seçimlerinde eyalet bazında üstünlük sağlayarak başkanlık koltuğuna oturmuş, ancak toplam oy sayısında rakibi Hillary Clinton’ın gerisinde kalmıştı. Trump’ın zaferine ek olarak Kongre’de de Cumhuriyetçi çoğunluğunun sağlanması yasama ve yürütmenin en az iki yıllığına Trump’ın kontrolüne geçmesi anlamına geliyor.
2024 seçimlerinde Trump, Biden’ın 2020’de kazandığı kritik eyaletlerde güçlü bir performans gösterdi. Seçimden önce belirleyici olması beklenen ve son ana kadar anketlerde çok küçük farkların ölçüldüğü 7 eyalette (Arizona, Nevada, Georgia, Michigan, North Carolina, Pennsylvania ve Wisconsin) Harris’in önünde yer alarak yarışı önde tamamladı. Wisconsin’de yaklaşık 30 bin, Michigan’da yaklaşık 80 bin, Georgia’da yaklaşık 110 bin ve Pennsylvania’da yaklaşık 130 bin oy farkıyla, 2020 seçimlerinde Biden’ın kazandığı eyaletleri yeniden kazandı.
Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, Amerikan siyasi tarihinde birçok ilke sahne oldu. 78 yaşında seçilerek ülke tarihinin en yaşlı seçilen başkanı unvanını kazanan Trump, aynı zamanda iki dönem arasında ara verip yeniden başkanlık yapan ikinci isim oldu. Benzer bir durum daha önce 1885 ve 1893 yıllarında başkan seçilen Grover Cleveland döneminde tecrübe edilmişti. Trump’ın yardımcısı JD Vance ise 40 yaşında seçilerek ABD tarihinin en genç üçüncü başkan yardımcısı unvanını aldı. Ayrıca, Trump, hüküm giymiş ilk başkan olarak dikkat çekiyor. Kampanya sürecinde Trump’a yönelik iki suikast girişiminin olması ise 2024 başkanlık seçimlerini sıradışı bir konuma taşıyor.
Donald Trump’ın 2024 seçim zaferinin ardında yatan temel nedenler, ekonomi, sınır güvenliği, göç politikaları ve Biden yönetimine duyulan güvensizlik olarak öne çıkıyor. Pandemi sonrası dönemde yükselen enflasyon ve artan yaşam maliyetleri, seçmenin ekonomik kaygılarını artırdı. Biden-Harris yönetiminin bu sorunları çözme konusundaki yetersizliği, Trump’a “ekonomik kurtarıcı” rolüyle geri dönme fırsatı sundu. Harris’in ekonomi politikaları, ekonomik iyileşme önerileri ve yerli üretim odaklı reform çabalarına rağmen, seçmenler bu politikaların etkilerini yeterince hissedemedi.
Sınır güvenliği ve yasadışı göç, Trump’ın kampanyasında öne çıkan diğer önemli konular arasında yer aldı. 2019 ve 2024 yılları arasında kaydedilen sınır ihlallerindeki artış, Amerikan halkında göç politikalarına dair endişeleri artırırken, Harris’in göçmen dostu yaklaşımı ve daha ılımlı politikaları sınır güvenliği konusunda etkisiz bulundu. Trump’ın yasadışı göçü engelleme ve sınır güvenliğini artırma vaatleri özellikle muhafazakar ve geleneksel seçmen arasında geniş destek buldu. Trump’ın bu konularda sergilediği net ve katı duruş, güçlü bir çözüm arayışında olan seçmeni ikna ederken, Harris’in politikalarının yetersiz bulunması Trump’ın zaferini pekiştiren bir faktör oldu.
Trump, seçmen tabanını genişletmek için sosyal medya ve iletişim araçlarını etkili bir biçimde kullandı. Elon Musk’ın desteğiyle sosyal medyada güçlü bir varlık gösteren Trump, doğrudan seçmene ulaşarak ekonomik vaatlerini ve Demokratların zayıf yönlerini ön plana çıkardı. Bu strateji, özellikle genç seçmenler arasında destek kazanmasına yardımcı oldu. Ayrıca, Trump kendisine yönelik açılan davaları “cadı avı” olarak tanımlayarak kendisini bir mağdur gibi gösterdi. Trump’ın stratejik hamleleri, Demokrat Parti içindeki çatışmalar ve Harris’in belirsiz kampanya söylemlerinin zayıf kalmasına yol açtı ve Amerikan toplumundaki kutuplaşmayı kendi lehine kullanarak 2024 seçimlerinde zafer elde etmesini sağladı.
Cumhuriyetçiler, Senato’da da çoğunluğu ele geçirerek Trump yönetiminin Kongre’de önemli bir avantaj kazanmasını sağladı. West Virginia, Montana ve Ohio gibi kritik eyaletlerde Demokratların koltuk kaybetmesiyle Cumhuriyetçiler Senato’da hakimiyet kurdu. Temsilciler Meclisi’nde de Cumhuriyetçilerin üstünlüğü bu seçimlerde devam etti. Kongre’nin iki kanadının da Cumhuriyetçilerin kontrolünde olması, önümüzdeki yıllarda Cumhuriyetçilere önemli bir avantaj sağlayacaktır. Her ne kadar Senato’daki üstünlük birçok konuda Cumhuriyetçilerin elini güçlendirecek olsa da, kritik birçok yasa için gerekli olan 60 oya ulaşmak amacıyla Demokratlarla işbirliği yapmaya devam etmeleri gerekecek.
Trump’ın zaferinin bir diğer önemli etkisi de Anayasa Mahkemesi atamaları açısından sonuçlar doğurabilir. Mevcut durumda, Cumhuriyetçi başkanlarca atanmış 6 hakimden 70 yaşın üzerinde olan üç hakimin ilerleyen dönemde emekli olması durumunda Trump, yerlerine daha genç muhafazakar hakimler atayarak mahkemenin uzun yıllar muhafazakar çoğunlukta kalmasını garantileyebilir. Mahkeme’nin Roe v. Wade kararını iptal etmesi gibi son dönemde aldığı muhafazakar eğilimli kararlar, yargının daha fazla eleştirilmesine yol açarken, bu değişim Amerikan yargısının uzun süreli etkiler yaratabilecek bir dönüşüm sürecine girebileceğine işaret ediyor.
Donald Trump, Florida’daki zafer konuşmasında gelecek dönem politikalarını ve yaklaşımını belirgin bir şekilde ortaya koydu. Ortadoğu ve Ukrayna’daki çatışmalara değinirken, savaşları durdurma yönünde güçlü bir barış söylemi benimsediğini vurguladı, ancak aynı zamanda İsrail’e destek politikasını sürdüreceğini yineledi. Göçmenlik konusunda ise, “yasal” göçmenleri memnuniyetle kabul edeceğini belirtti. Ancak yasa dışı sınır geçişlerine karşı sıkı önlemler alarak kapsamlı bir sınır dışı etme planı uygulayacağını ifade etti.
Trump, kampanyasında geniş destek aldığı çeşitli demografik gruplara da teşekkür etti. Özellikle Elon Musk ve diğer önemli isimlere verdikleri destek için minnettarlığını dile getirdi. Enerji politikalarında ise kararlı bir duruş sergileyen Trump, fosil yakıt kullanımını artırma niyetini açıkladı. Çevre politikalarıyla tanınan ve kabinesinde görev alması beklenen Robert F. Kennedy Jr.’a hitaben esprili bir şekilde enerji politikalarına müdahale etmemesi gerektiğini söyleyerek, yenilenebilir enerji yerine geleneksel enerji kaynaklarına odaklanma niyetini net bir şekilde ortaya koydu.
Trump’ın zaferi, Amerikan siyasi tarihinde güçlü bir geri dönüş olarak değerlendilirken ülkenin geleceğine dair önemli ipuçları veriyor. Ekonomi, sınır güvenliği, göç ve dış politika gibi kilit konularda seçmenlerin güvenini kazanan Trump, kendi tabanını genişletirken Demokrat Parti’nin iç sorunları ve Harris’in Biden yönetiminden ayrışmakta zorlanmasının yarattığı zayıflığı lehine çevirdi. Kongre’nin iki kanadında da Cumhuriyetçilerin üstünlük sağlaması, Trump yönetimine yasama süreçlerinde önemli bir avantaj sunarken Anayasa Mahkemesi’ndeki potansiyel atama fırsatları da uzun vadeli muhafazakar bir etki yaratma olasılığını güçlendiriyor. Trump’ın bu dönemde ekonomi ve güvenlik politikalarına öncelik vererek iç politikada güçlü bir birlik mesajı vurgulaması, aynı zamanda dış politikada İsrail’e olan sarsılmaz desteğini yinelemesi, yeni yönetimin yol haritasının ipuçlarını gösteriyor.