Trump’tan Gümrük Vergisi Açıklaması
Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin ardından duyurduğu ekonomik politikalar, özellikle gümrük vergileri konusundaki radikal yaklaşımıyla dikkat çekiyor. ABD’nin ticaret açıklarını kapatma ve pandemi sürecinde Amerika dışına çıkan üretim tesislerini ülkeye geri getirme amacıyla Kanada, Meksika ve Çin gibi başlıca ticaret ortaklarına yüksek gümrük vergileri uygulanacağını açıklayan Trump, bu politikaların Amerikan işçilerini ve üreticilerini koruyacağını savunuyor. Ancak ekonomistler, bu politikaların tüketici fiyatlarını artıracağı, tedarik zincirlerini sekteye uğratacağı ve küresel ticarette ciddi kırılmalara yol açabileceğini düşünüyor. Bu politikaların Trump’ın vaat ettiği gibi ABD ekonomisi üzerinde olumlu bir etkisi olacağı düşünülmüyor ancak Trump’ın vaat ettiği politkaların pratikteki yansıması yeni dönemde büyük küresel krizlere yol açabilir.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde izlediği ticaret politikası, “Önce Amerika” sloganıyla şekillendi ve uluslararası ticarette korumacılık anlayışını esas alındı. Çin’den ithal edilen ürünlere uygulanan 360 milyar dolarlık gümrük vergisi, Avrupa Birliği ile ticaret görüşmelerinin askıya alınması ve NAFTA’nın yeniden müzakere edilerek USMCA’nın imzalanması, Trump’ın ilk döneminde uluslararası ticaret bağlamında attığı adımlardı. Özellikle Çin’e yönelik politikalar, ticaret savaşlarını tetikleyerek küresel tedarik zincirlerinde aksamalara neden oldu. Trump, bu politikaların ABD ekonomisinde üretimi artıracağını ve ticaret açıklarını kapatacağını iddia etmişti. Ancak özellikle Trump’ın başkanlık döneminin sonundan itibaren başlayan süreçte tüketici fiyatlarının yükselmesi ve Amerikan iş dünyasının bazı sektörlerinde maliyetlerin artması, eleştirilere yol açtı.
2024 seçim kampanyasında Trump’ın ana gündem maddeleri arasında ekonomi ve uluslararası ticaret yer aldı. Bu politikanın arkasında seçmenlerin gündeminde bir numaralı konu olarak yer alan ekonomi yönetiminin olması önemli bir etken oldu. Seçim sürecinde yapılan anketlerde seçmenlerin Trump’ın ekonomi yönetimine duyduğu güvenin yüksek olması da Trump kampanyasının ekonomi merkezli bir seçim stratejisi takip etmesine olanak sağladı.Trump’ın seçim sürecindeki stratejisi, Amerikan işçilerini koruma ve üretimi ülkeye geri getirme vaadiyle seçmenlerden destek gördü. Trump seçim sürecinde ve başkan seçildikten sonra gümrük vergilerini artırma konusundaki kararlılığını daha net bir şekilde ortaya koydu. Trump bu hafta yaptığı açıklamada Kanada ve Meksika’dan ithal edilen tüm ürünlere %25 oranında gümrük vergisi uygulanacağını ve Çin’den ithalat edilen ürünlere %10 ek vergi getirileceğini açıkladı.
“Amerikan işçisini koruma” söylemiyle seçmen desteği toplayan Trump, gümrük vergilerinin bu hedeflere ulaşmada kilit bir araç olduğunu savundu. Ancak, ekonomistler, bu politikaların yalnızca belirli sektörlere fayda sağlayacağını ve genel anlamda tüketici fiyatlarını artırarak enflasyona katkıda bulunacağını öngörüyor. Özellikle düşük ve orta gelirli aileler için maliyetlerin artması, bu politikanın uzun vadeli etkileri konusunda endişeleri artırıyor. Trump’ın yeni gümrük vergisi politikaları, Amerikan tüketicileri ve işletmeleri üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Özellikle ithal ürünlere bağımlı sektörler için maliyetlerin artması, üretim süreçlerini zorlaştırabilir. Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, bu gümrük vergileri, ortalama bir Amerikan ailesine yıllık 2.600 dolarlık ek maliyet getirebilir. Yeni gümrük vergisi uygulaması nedeniyle özellikle teknoloji ürünleri, gaz, araba, gıda ve alkol fiyatlarından ciddi bir artış yaşanması öngörülüyor. Ayrıca, uluslararası ticaret savaşlarını tetikleyerek küresel ekonomik istikrara zarar verebilir. Sert gümrük vergisi uygulamalarının uluslararası ticaret ortaklarıyla da gerilimlere yol açması ve küresel ticareti sekteye uğratması ihtimali, tartışmaları beraberinde getirdi.
Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, Trump’ın gümrük vergisi politikasına karşı yaptığı açıklamada, bu politikaların iki ülke ekonomisi üzerinde yıkıcı etkiler yaratabileceğini belirtti. Sheinbaum, Meksika’nın göç ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi Trump’ın eleştirdiği konularda zaten ciddi adımlar attığını vurguladı. Sheinbaum “tehditlerin ve gümrük vergilerinin” ABD’deki göç ya da yasadışı uyuşturucu sorunlarını çözemeyeceğini belirtirken, Kuzey Amerika’nın ekonomik gücünün, iki ülke arasındaki işbirliğinin Kuzey Amerika’nın ekonomik gücünün sürdürülebilmesi için kritik öneme sahip olduğunu ifade etti. İki lider Çarşamba günü bir telefon görüşmesi gerçekleştirirken görüşme iki taraftan da olumlu bir gelişme olarak yorumlandı. İki lider de uyuşturucu ticareti ve yasadışı göçü engelleme noktasında ortak bir zeminde durduklarını belirtirken gümrük vergisi konusunda her iki lider de bir açıklama yapmadı. Kanada Başbakanı Justin Trudeau ise Trump’ın vergilerine karşı ortaklık çağrısı yaparak bu politikaların ekonomik iş birliğine zarar vereceğini ifade etti. Her iki lider de olası bir ticaret savaşının sonuçları konusunda endişelerini dile getiriyor.
Trump’ın ticaret politikalarının ana odağında yer alan Çin’e karşı daha önce uyguladığı sert ticaret politikaları dikkat çekmişti. İlk döneminde Çin’den ithal edilen ürünlere %25’e varan gümrük vergileri uygulayarak bir ticaret savaşı başlatan Trump, ikinci döneminde bu vergileri %60’a çıkarma planını açıklayarak Çin’e olan ekonomik bağımlılığı daha da azaltmayı hedefliyor. Çin’in fikri mülkiyet hırsızlığı, zorunlu teknoloji transferleri ve devlet destekli sübvansiyonlar gibi uygulamalarını eleştiren Trump, Amerikan işçilerini ve şirketlerini koruma amacıyla daha sert adımlar atacağını belirtti. Trump özellikle temel ilaçlar ve stratejik ürünlerin ABD’de üretilmesi gerektiğini vurgulayarak ve bu doğrultuda dört yıllık bir plan açıklamıştı.
Trump’ın Ekonomi Bakanı olarak atadığı Howard Lutnick, yeni dönemde vergiler ve ticaret politikaları konusundaki en etkili isimlerden biri olacak. Lutnick, Amerikan işçilerini koruma adına gümrük vergilerinin gerekliliğini savunsa da, ABD’de üretilmeyen ürünler için yüksek vergilerin olumsuz etkileri olabileceğine inanan açıklamalarıyla dikkat çekiyor Kevin Hassett’in Beyaz Saray Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü olarak atanması da Trump’ın ekonomik politikalarının uygulanmasında kritik bir rol oynayabilir. Hassett, Trump’ın ilk döneminde de ekonomik danışmanlık yapmış ve özellikle şirketler için vergi indirimlerini ve ekonomik büyümeyi destekleyen politikaları savunmuştu. Trump’ın ticaret savaşlarının kısa vadede ekonomik büyümeyi zayıflatabileceğini kabul eden Hassett, uzun vadeli kazançlar için bu tür korumacı politikaların gerekliliğini vurguluyor. Bu noktada Trump’ın ticaret ve ekonomi alanındaki atamaları, sert gümrük vergisi anlayışına belirli bir düzeyde esneklik kazandırabilir ancak Trump’ın uzun bir süredir gündeminde olan gümrük vergileri konusunda geri adım atması beklenmiyor.
Trump’ın gümrük vergisi politikaları, yalnızca Amerikan ekonomisi için değil, küresel ticaret sistemi için de geniş kapsamlı sonuçlar doğurma potansiyeline sahip. Bu politikaların ABD için üretimi artırma ve ticaret açıklarını kapatma gibi hedeflere ulaşıp ulaşamayacağı belirsizliğini korurken, uluslararası ticaret ilişkilerinde büyük bir dönüşüme yol açabilir. Trump ilk döneminde de özellikle Çin’i hedef alarak sert gümrük vergisi politikaları uygulamaktan geri durmamıştı. Ancak ikinci döneminde bu politikaları genişleterek ABD’nin işbirliği içinde olduğu ülkelere yönelik de vergi politikalarını genişletmesi tartışmalara neden oldu. Trump’ın yeni ticaret politikasının ABD ekonomisi üzerindeki etkisi önümüzdeki süreçte bu politikaların devamlılığı noktasında önemli bir ipucu verecektir.