Trump’tan Tartışmalı Noel Mesajı
ABD’nin 47. Başkanı olarak önümüzdeki günlerde göreve başlayacak olan Donald Trump’ın Noel kutlaması yaptığı sosyal medya paylaşımı tepki çekti. Trump, kendi hesabından yaptığı açıklamada Panama Kanalı ile ilgili olarak “Kanalı yasadışı işleten Çin askerlerine mutlu Noeller” ifadelerini kullanırken, Kanada’nın ABD’nin 51. Eyaleti olması gerektiğini ve Grönland’ın ABD yönetiminde olması gerektiğini belirtti. Trump’ın bu açıklamaları, ABD’nin yeni dönemde izleyeceği politikalara dair ipuçları olarak yorumlanırken, daha saldırgan ve agresif bir dış politika izleyeceğine yönelik endişeleri artırdı. Trump’ın ilk döneminde de benzer bir stratejiyle müttefiklerini tehdit ederek çeşitli anlaşmalar yapmaya zorlaması göz önüne alındığında, yeni dönemde ticari kazançlar elde etmek amacıyla aynı stratejiyi sürdürebileceği düşünülüyor.
1904-1914 yılları arasında ABD tarafından inşa edilen ve 1999 yılına kadar ABD tarafından işletilen Panama Kanalı, Başkan Carter döneminde imzalanan bir anlaşma ile Panama’ya devredildi ve ABD gemilerinin geçişine açık kalmak şartı eklendi. Dünya ticareti açısından stratejik bir lokasyon olarak dikkat çeken Panama Kanalı, hem uluslararası ticaret hem de savaş gemilerinin hızlı hareket etmesi bağlamında kritik bir öneme sahip. Trump, Panama Kanalı’na yönelik iddialarını daha önce de dile getirmişti.
Özellikle ABD tarafından inşa edilip Panama’ya devredilen kanaldan geçen ABD gemilerinden çok yüksek ücretler alındığını iddia eden Trump’ın geçiş ücreti ile ilgili iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Panama Kanalı, gemilerden alınan ücretleri tonaj ve türlerine göre belirlerken, benzer özellikteki gemilere aynı tarifeyi uyguluyor. Trump’ın kanal ile ilgili iddialarının temelinde ise Çin’in Panama’daki artan etkisi bulunuyor. Kanal güzergâhı üzerinde yer alan önemli limanların işletmesinin Çinli firmaların elinde olması, Trump’ın bu açıklamalarına zemin hazırladı.
Trump, yeni dönemde Çin ile ciddi bir ticaret savaşına gireceğini ve gümrük vergileri uygulayarak Çin ürünlerinin ABD piyasasına girmesini engellemeye çalışacağını ifade etmişti. Trump’ın ticaret politikalarının ana odağında yer alan Çin’e karşı daha önce de sert ticaret politikaları uyguladı. İlk döneminde Çin’den ithal edilen ürünlere %25’e varan gümrük vergileri uygulayarak Çin’e karşı ticaret savaşı başlatan Trump, ikinci döneminde bu vergileri %60’a çıkarma planını açıklayarak Çin’e olan ekonomik bağımlılığı daha da azaltmayı hedefliyor. Bu bağlamda, Trump’ın Panama Kanalı’na yönelik kullandığı ifadeler, Çin’in uluslararası ticaret rotaları üzerindeki etkisini azaltma çabası olarak yorumlanabilir.
Trump, Panama’ya yönelik açıklamalarının ardından, Panama büyükelçisi olarak Miami’de Komiser olarak görev yapan Kevin Marino Cabrera’yı atayacağını duyurdu. Trump, Cabrera’nın Panama’daki Amerikan çıkarlarını güçlü bir şekilde temsil edeceğini vurgulayarak “fantastik bir iş çıkaracağını” belirtti. Atama açıklaması sırasında Trump, Panama Kanalı’nın işletiminden duyduğu memnuniyetsizliği yine dile getirdi ve Panama’yı, “Amerika’yı sömürmekle” suçladı.
Trump’ın iddia ve önerilerine cevap olarak Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino, Trump’ın önerilerini kesin bir dille reddederek, kanalın her metrekaresinin Panama’ya ait olduğunu ve ülkenin egemenliğinin müzakere edilemez olduğunu vurguladı. Panama yönetimi, geçiş ücretlerinin bölgedeki ekonomik zorluklardan hareket ederek belirlendiğini ve kanalın herhangi bir dış gücün kontrolünde olmadığını ifade etti.
Trump Noel mesajında uzun süredir gündeminde olan Kanada’nın Amerika Birleşik Devletleri’ne katılma fikrini de gündemine aldı. Trump, Kanada’nın 51. eyalet olmasını önererek, Kanada ile olan ilişkilerinde provokatif bir dil kullandı. Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Trump’ın açıklamalarının bir şaka olduğunu iddia etti ancak Trump, bu fikri zaman zaman ciddi bir şekilde dile getirdi. Özellikle Kanada’dan gelen ürünlere %25 gümrük vergisi getirme tehditleri, Trump’ın dış politika ve ticaret stratejisinde Kanada’yı hedef almasının bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Trudeau ise Trump’ın vergilerine karşı ortaklık çağrısı yaparak bu politikaların ekonomik iş birliğine zarar vereceğini ifade etmişti. Trudeau, Trump’ın son açıklamalarına da yanıt vererek Kanada’nın egemenliğini savundu. Trump’ın önerisi, aynı zamanda Kanada ile ABD arasındaki sınır meseleleri ve ticaretin yeniden şekillendirilmesine yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak yorumlanabilir. Önümüzdeki dönemde Trump’ın Kanada’ya karşı nasıl bir politika izleyeceği, iki müttefik ülkenin ikili ilişkileri için önemli bir etkiye sahip olacaktır.
Trump, Grönland’ı Danimarka’dan satın alma teklifini ilk olarak 2019 yılında gündeme getirmişti. Bu teklif, Danimarka hükümeti ve Grönland yetkilileri tarafından “absürd” olarak nitelendirilmiş ve reddedilmişti. Grönland Başbakanı Mute Egede, adanın satılık olmadığını ve asla satışa sunulmayacağını açıkça ifade etti. Trump, Grönland’ın Amerika için stratejik olarak önemli bir bölge olduğunu savunmuş, ancak bu konuda resmi bir adım atmak için daha fazla görüşme yapılacağını belirtmişti. 2020 yılında, Trump bu teklifi tekrar gündeme getirerek, Danimarka’ya büyükelçi olarak atadığı Ken Howery ile birlikte konuyu yeniden gündemine almıştır. Ancak, Danimarka hükümeti ve Grönland yönetimi, Trump’ın teklifine karşı aynı tutumu sürdürerek, Grönland’ın satışa sunulmadığını ve sadece işbirliği için açık olduklarını ifade etmişlerdi.
Trump’ın son açıklamasında Grönland’ı yeniden gündeme getirmesi, yeni dönemde ABD’nin yayılmacı bir politika izleyeceğine de işaret ediyor. Doğal kaynaklar açısından kritik bir konumda yer alan Grönland’ı Amerika topraklarına dahil etmek, Trump’ın elini kuvvetlendirecek önemli bir adım olabilir. Danimarka, Grönland’ı satmaya razı olmasa da Trump’ın takip edeceği adımlar, iki ülke arasında önümüzdeki yıllarda gerilime neden olabilir. Trump’ın bu açıklamaları, ilk döneminde olduğu gibi dış politikada kararsız, provokatif ve tahmin edilemez bir yaklaşım sergileyen bir başkan profilini yansıtıyor. Trump, daha önce de bu tür tehditleri müzakere stratejisi olarak kullanmıştı.