Uluslararası Af Örgütü’nden İsrail’e Soykırım Suçlaması
Uluslararası Af Örgütü, bu hafta yayımladığı ‘İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere Yönelik Soykırımı’ başlıklı 296 sayfalık raporda, İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere karşı soykırım eylemlerinde bulunduğunu kaydetti. Süreç boyunca İsrail’e koşulsuz destek vermiş olan Washington yönetimi ise İsrail’in Gazze’de soykırım niyetini ve suçunu ortaya koyan raporun kabul edilebilir olmadığını savundu. Örgüt, İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçlayan ilk büyük uluslararası insan hakları kuruluşu olurken yayınlanan rapor Uluslararası Adalet Divanı’nda Güney Afrika’nın soykırım iddialarının incelendiği bir dönemde geldi.
7 Ekim 2023 ile Temmuz 2024’ün başı arasındaki dokuz aylık dönemde, İsrail’in Gazze’deki ihlallerini ayrıntılı olarak ele alan rapor, İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere karşı sistematik bir yok etme politikası izlediğini ortaya koydu. İncelenen dönemde 42.000’den fazla Filistinlinin öldüğünü kaydeden rapor, İsrail’in eylemlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğuna vurguluyor. Raporda İsrail ordusunun 1948 tarihli Birleşmiş Milletler destekli Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği sonucuna varıldığı belirtiliyor. Sözleşmede soykırım suçu “ulusal, etnik, ırksal ya da dini bir grubu tamamen ya da kısmen yok etmek amacıyla işlenen eylemler” olarak tanımlanıyor.
İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin kapsamlı bir şekilde incelendiği belirtilen raporda, bu eylemlerin Filistinlilerin fiziksel varlığını ortadan kaldırmaya yönelik bir niyet taşıdığı ifade ediliyor. Raporda İsrail’in eylemlerinin bilinçli bir şekilde sık sık tekrarlandığına dikkat çekilirken bu olayların direkt ve dolaylı etkilerinin incelendiği kaydediliyor. Raporda, İsrail hükümeti ve askeri yetkililerinin yaptığı açıklamaların da incelendiği ve yasaklanmış eylemlerin genellikle üst düzey yetkililer tarafından talep edildiği vurgulanıyor.
Raporu değerlendiren ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Gazze’de soykırım niyetini ve suçunu ortaya koyan raporun kabul edilebilir olmadığını savundu. Bakanlık sözcüsü Vedant Patel gazetecilere yaptığı açıklamada, “Raporla ilgili haberleri gördüm, böyle bir raporun ulaştığı sonuçlara katılmıyoruz. Soykırım iddialarının asılsız olduğunu daha önce söylemiştik” ifadelerini kullandı. Uluslararası Af Örgütü gibi kurumların Gazze’de yaşananlarla ilgili bilgi sağlama konusunda önemli rol oynadıklarını kabul eden Patel, “Bununla birlikte, Gazze’deki insani durumla ilgili olarak sahip olduğumuz endişeleri değiştirmeyen soykırımla ilgili bu bulgulara katılmıyoruz” şeklinde konuştu.
Raporda özellikle Gazze’deki can kayıplarının ve yıkımın ölçeği üzerinde duruluyor. Raporun bulgularına göre, İsrail 7 Ekim 2023 tarihine kadar 42.000’den fazla Filistinliyi öldürdü. Bu ölümler arasında 13.300’den fazla çocuğun da bulunduğu belirtiliyor. Ayrıca, 97.000’den fazla kişi yaralandığına ve bunların çoğunun ayrım gözetmeyen saldırılarda gerçekleştiğine dikkat çekiliyor. Rapor, çok sayıda ailede tüm bireylerin yok olduğunu da ortaya koyuyor. Uluslararası Af Örgütü, bu verilerin ışığında İsrail’in eylemlerinin soykırım suçu kapsamında değerlendirilebileceğini ifade ediyor. Raporun içeriği ve elde edilen bulgular uluslararası kamuoyunda geniş yankı bulmuş durumda.
Uluslararası Af Örgütü’nün raporu, Gazze’de yaşanan insani krizin boyutlarını da gözler önüne seriyor. Raporun ortaya koyduğu verilere göre, Gazze’deki sağlık hizmetleri büyük ölçüde çökme noktasına gelmiş durumda. Hastaneler yetersiz kaynaklar ve sürekli bombardıman nedeniyle işlevselliğini yitiriyor. Bu durumun sonucunda hastalar tedavi edilmeden hayatlarını kaybediyor ve bu da halk arasında büyük bir çaresizlik hissi yaratıyor. Rapor, Gazze’deki sivil altyapının büyük ölçüde tahrip olduğunu ve yeniden inşanın en iyi senaryoda bile 2040 yılına kadar tamamlanmayacağını vurguluyor. Kurum, silah tedarik eden ülkelerin bu eylemlerle ilgili sorumluluk taşıdığını ve derhal harekete geçmeleri gerektiğini ifade ediyor.
Güney Afrika, sene başında Lahey’deki Birleşmiş Milletler destekli Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı soykırım suçlamasında bulunmuş, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de geçtiğimiz ay İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında savaş suçları ve savaş yöntemi olarak aç bırakma dahil insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla tutuklama emri çıkarmıştı.
Birleşmiş Milletler Bağımsız Komisyonu da İsrail ve Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerine ilişkin olarak Ekim ayında BM Genel Kurulu’na sunduğu raporda, İsrail güvenlik güçlerinin sağlık çalışanlarını kasıtlı olarak öldürdüğü, yaraladığı, tutukladığı, alıkoyduğu, kötü muamelede bulunduğu ve işkence yaptığı sonucuna vararak savaş suçu ve insanlığa karşı imha suçu işlendiğini kaydetmişti. Ellerinde yaptırım gücü bulunmayan uluslararası kuruluşlar bu tür raporlarla dünya kamuoyunun dikkatini bölgeye çekmeye çalışırken aynı zamanda ABD’nin İsrail’e desteğinin sarsılması ve Washington’ın bölge politikalarını yeniden gözden geçirmesini hedefliyor.
Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Gazze’de yaşananları “soykırım” olarak nitelendirerek uluslararası toplumu acil önlem almaya çağırdı. Raporda, İsrail’in Gazze’deki yaşam koşullarını kasıtlı olarak kötüleştirdiği ve bu durumun Filistinlilerin fiziksel ve ruhsal sağlığına ciddi zarar verdiği belirtiliyor. Callamard, “İsrail, Gazze’deki Filistinlilere alt-insan muamelesi yaparak onları fiziksel olarak yok etme niyetini gösteriyor” dedi. Raporda yer alan bulguların, uluslararası toplum için bir uyarı niteliğinde olduğu ifade edildi. Callamard, ABD ve diğer silah tedarikçilerini İsrail üzerindeki nüfuzlarını kullanmaya davet etti.
İsrail hükümeti ise bu suçlamaları reddederek, Hamas’ın saldırılarına karşı kendini savunma hakkına sahip olduğunu savunuyor. İsrail Savunma Bakanlığı yetkilileri, Uluslararası Af Örgütü’nün raporunu “asılsız” olarak nitelendirirken Gazze’deki askeri operasyonların meşru bir savunma olduğunu vurguluyor. Bu durum, uluslararası arenada gerilimi artırırken taraflar arasındaki çatışmaların daha da derinleşmesine neden olabileceği endişelerini doğuruyor.
Birçok insan hakları örgütü ve aktivist, Uluslararası Af Örgütü’nün bulgularını destekleyerek İsrail’in eylemlerinin savaş suçu teşkil ettiğini savundu. Bu bağlamda, çeşitli ülkelerde protestolar düzenlenerek, hükümetlerin İsrail’e silah satışlarını durdurmaları talep edildi. Özellikle Avrupa ülkeleri arasında bu konuda artan bir baskı gözlemleniyor. Bazı ülkeler, İsrail’e yönelik silah ihracatını gözden geçirme kararı aldı. ABD ve İsrail’e silah sağlayan diğer ülkelerin soykırıma ortak olmakla suçlanma ihtimali bulunuyor. Uluslararası Af Örgütü gibi dünyanın önde gelen insan hakları örgütlerinden biri tarafından yapılan açıklamaların İsrail’in Gazze’deki tutumu konusunda aylardır devam eden tartışmaları daha da alevlendirmesi bekleniyor.