Washington Gazze’de Ateşkes Stratejisini Yeniden Değerlendiriyor
ABD, Mısır ve Katar arabuluculuğunda yürütülen İsrail-Hamas ateşkes müzakerelerinin herhangi bir ilerleme kaydedilmeden durdurulduğu açıklanmasına rağmen, çatışmaların derinleşmesi ve müzakerelerin durumu gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Amerikalı yetkililer, Başkan Biden’ın üst düzey yardımcıları Hamas ve İsrail’in müzakerelerde daha sert bir tutum takınması nedeniyle yeni bir teklif sunmanın anlamı olup olmadığını tartışıyor. Beyaz Saray’ın Gazze’deki rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkes anlaşmasına yönelik stratejisini de yeniden değerlendirdiği belirtiliyor. Biden, bir anlaşma için bastırmaya devam etmek istiyor ancak danışmanları yeni bir teklifin şu anda hiçbir yere varmayacağını düşünüyor.
Biden ve üst düzey yardımcıları aylardır İsrail ve Hamas’ı Filistinli mahkumlar karşılığında kalan rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze’de geçici bir ateşkes sağlanmasını öngören ve savaşın kalıcı olarak sona ermesine zemin hazırlayacak bir anlaşmaya varmaya çalışıyordu. Dışişleri Bakanı Blinken ve CIA Başkanı Burns, ABD’nin birkaç gün içinde yeni ve güncellenmiş bir teklif sunacağını belirterek, bunun son teklif olacağını ve yönetimin boşlukları kapatmak için çok çalıştığını ifade etmişti. Ancak, aralarında bir Amerikalının da bulunduğu altı esirin Hamas tarafından öldürülmesi, Netanyahu’nun Philadelphi Koridoru üzerinde tam İsrail askeri kontrolü talep etmesi ve Mısır’ın bunu kesin olarak reddetmesi neticesinde anlaşmaya varılamadı.
Blinken ve Beyaz Saray Orta Doğu Koordinatörü Brett McGurk ile bölgeye defalarca giden ve bir anlaşmaya varmak için Katarlı ve Mısırlı müzakerecilerle birlikte çalışan isimler arasında yer alan CIA Başkanı Burns tüm olumsuzluklara rağmen ayrıntılı bir ateşkes teklifinin önümüzdeki günlerde tekrardan sunulacağını belirtti. MI6 Şefi Richard Moore ile birlikte Financial Times’da bir görüş yazısı yayınlayan Burns, Gazze için ateşkes çağrısında bulundu. İsrail-Hamas çatışmasında gerilimin azaltılması gerektiğini vurgulayan iki istihbarat başkanı, “İsrail-Hamas savaşında bir ateşkes, Filistinli sivillerin acı çekmesini sona erdirebilir ve 11 aylık cehennem gibi bir hapiste tutulan rehineleri evlerine getirebilir” ifadelerini kullandı.
Financial Times’a ayrıca demeç veren Burns ve McGurk, Gazze’de olası bir ateşkesin Hamas Lideri Sinvar ve İsrail Başbakanı Netanyahu’ya bağlı olduğunu söyledi. Burns, “Arabulucular yaratıcı seçenekler formüle etmek ve seçenekler sunmak için çalıştılar. Ancak nihayetinde bu bir siyasi irade meselesi” şeklinde konuştu. Burns her iki tarafta liderlerin “bazı zor seçimler yapılması ve zor tavizler verilmesinin zamanının geldiğini anlamalarını umduğunu” belirtti. “Diğer arabulucularla birlikte bunun üzerinde mümkün olduğu kadar çok çalışmaya devam edeceğiz” diyen Burns, ateşkesin sağlanması ve rehinelerin serbest kalmasının iyi bir alternatifi yok” İfadelerini kullandı.
Biden yönetimi müzakerelerin ilerlememesinden Hamas’ı sorumlu tutarken Hamas Doha’da Katarlı ve Mısırlı arabulucularla yapılan görüşmelerin ardından yeni koşullar getirmeden ateşkes anlaşmasını uygulamaya hazır olduğunu ifade etti. Grubun baş müzakerecisi Halil El Hayya, Başkan Biden tarafından mayıs ayında önerilen ateşkes çerçevesini benimsemeye hazır olduklarını vurguladı. Bu açıklama, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya rehinelerin iadesini sağlaması için yapılan baskıların arttığı bir dönemde geldi.
Gazze’de biri Amerikalı altı rehinenin ölümü ABD’de başkanlık seçimleri kampanyasının ortasında Biden yönetiminin Ortadoğu stratejisine yönelik eleştirilerin dozunun artmasına yol açtı. Salı günü yapılan başkanlık münazarasında İsrail’in Hamas’la çatışmasına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Başkan adayı Kamala Harris savaşın derhal sona ermesi gerektiğini ve bunun yolunun da ateşkes anlaşması ve rehinelerin serbest bırakılmasından geçtiğini belirtti. Ancak ateşkesin nasıl sağlanacağına ilişkin herhangi bir detay vermedi.
İsrail’e desteğini ve rehinelerin serbest bırakılması gerektiğini tekrarlayan Harris, iki devletli bir çözümün Filistinlilere güvenlik ve egemenlik sağlayacağı yönündeki görüşünü de yineledi. İsrailliler ve Filistinlilerin kendi egemen ülkelerinde yan yana yaşayacakları iki devletli bir çözümü desteklediğini belirten Harris, Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı yönetme biçimiyle ilgili görüş ayrılıklarını dile getirmişti. Netanyahu’nun temmuz ayında Kongre’de yaptığı konuşmaya katılmayan Harris, daha sonra Washington’dan ayrılmadan önce kendisiyle özel olarak görüşmüştü.
Netanyahu hükümetinin ateşkes ve esir takası anlaşmasını imzalamaktan kaçınması yoğun eleştiri topladı. Özellikle altı rehinenin ölü bulunmasının ardından Netanyahu rehinelerin ailelerinin artan baskısıyla karşı karşıya kalmış durumda. Yüz binlerce protestocu geçen hafta ülke çapında gösterilere katılırken İsrail’in en büyük işçi sendikası genel grev çağrısında bulunarak Hamas’la kalan esirlerin iadesi konusunda bir anlaşmaya varılana kadar ülkeyi kapatma tehdidinde bulunmuştu. Rehinelerin aileleri aylardır Netanyahu’yu sevdiklerini eve getirecek bir anlaşma yerine kendi siyasi bekasına ve Hamas’a karşı zafer kazanmaya öncelik vermekle suçluyor.
Hamas’ın elinde bulunan beş Amerikalı esirin ailelerinin de ABD yönetimine Hamas ile ayrı bir anlaşma yapması için baskı yaptığı belirtiliyor. Yetkililer, bu anlaşma kapsamında, ABD hapishanelerinde tutulan beş Filistinlinin serbest bırakılmasının önerildiğini belirtmiş, ancak bu girişimlerden somut bir sonuç alınamamıştı. Biden yönetimi, Hamas ile tek taraflı bir anlaşmanın eleştirilere yol açabileceği ve Biden’ın terörist olarak gördüğü bir grup ile anlaşma yapmasının sorun yaratabileceği konusunda endişe duyuyordu. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, esirlerin ailelerine yönetimin tüm seçenekleri değerlendirdiğini ancak nihai olarak İsrail ile bir anlaşma yapılmasından yana olduğunu ifade etmişti.
Dışişleri Bakanı Blinken, Türk asıllı Amerikalı aktivist Aysenur Ezgi Eygi’nin geçen hafta bir protesto gösterisi sırasında öldürülmesinin ardından İsrail güçlerinin işgal altındaki Batı Şeria’da faaliyet gösterme biçiminde “köklü değişiklikler” yapılması çağrısında bulundu. Blinken’in çıkışı, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Eygi’nin “IDF ateşiyle dolaylı ve kasıtsız olarak vurulmuş olma ihtimalinin yüksek” olduğunu açıklamasının ardından geldi.
IDF ön soruşturma sonuçlarına göre Eygi’nin “kasıtsız olarak” vurulduğunu ve ateşin Eygi’ye değil bölgedeki “isyanın kilit kışkırtıcısına” yönelik olduğunu iddia etti. Eygi’nin gönüllü olarak çalıştığı Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) ise 6 Eylül’deki protestonun barışçıl olduğunu söyledi. Londra’da bir basın toplantısı düzenleyen Blinken, Eygi’nin öldürülmesinin “sebepsiz ve haksız” olduğunu söyleyerek Batı Şeria’da faaliyet gösteren İsrail güçlerinin angajman kurallarında değişiklik yapmasını talep etti.
Başkan Biden ve Başkan Adayı Kamala Harris de Ayşenur Eygi’nin öldürülmesiyle ilgili ayrı ayrı yazılı açıklama yaptı. Eygi’nin öldürülmesini kınayan Biden yaptığı açıklamada, “Ayşenur Eygi’nin ölümünden dolayı öfkeliyim ve derin üzüntü duyuyorum” dedi ve vurulma olayının “tamamen kabul edilemez” olduğunu sözlerine ekledi. Biden, İsrail’in “sorumluluğunu kabul etmesinin” ardından Eygi’nin ölümü için “tam hesap verebilirlik” çağrısında bulundu.
Harris de açıklamasında, “İsrail’in ön soruşturması, bunun IDF’nin sorumlu olduğu trajik bir hatanın sonucu olduğunu göstermiştir. İsrail hükümetine cevap vermesi ve sonuçlara güvenebilmemiz için soruşturmanın bulgularına erişimin devam etmesi için baskı yapmaya devam edeceğiz. Tam hesap verebilirlik sağlanmalıdır” ifadelerini kullanarak ABD’nin Batı Şeria’da şiddeti körükleyen, barış ve istikrarı baltalayan İsrailli ya da Filistinli herkesten hesap sormaya devam edeceğini söyledi.
Yaklaşan ABD seçimlerinin İsrail Başbakanı Netanyahu’nun müzakerelerde esneklik göstermesini zorlaştırdığı belirtiliyor. Netanyahu, Trump’ın yeniden iktidara gelmesi durumunda, İsrail’in politikalarına daha fazla esneklik göstereceğine inanıyor. Hem Trump hem de Netanyahu, İran’ı caydırmak için gerekli tüm önlemlerin alınabileceği mesajını veriyor. Bununla birlikte, ABD seçimlerinin sonuçları belli olmadan önce Netanyahu’nun taviz vermesi gereksiz bir strateji olarak değerlendiriliyor. Bazı uzmanlar, Biden yönetiminin Gazze krizini çözme ihtiyacının Netanyahu üzerindeki Amerikan baskısını artırmadığını savunuyor. Dış politika konularının seçim sonuçları üzerinde sınırlı bir etkisi olacağına dair genel bir görüş bulunsa da, çatışmaların devam etmesi durumunda Harris’in kritik eyaletlerde oy kaybı yaşayabileceği öngörülüyor.