Epstein Skandalı Trump’ın Peşini Bırakmıyor
ABD Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi, Jeffrey Epstein’in terekesinden aldığı 20 binden fazla belgeyi kamuoyuyla paylaştı. Demokrat üyeler tarafından açıklanan bazı e-postalar, Başkan Donald Trump’ın Epstein’in yasa dışı faaliyetlerinden sanılandan daha fazla haberdar olabileceğine dair şüpheleri gündeme getirdi. Trump ise bu iddiaları “Epstein yalanı” olarak nitelendirirken, Cumhuriyetçiler belgelerde kayda değer herhangi bir bulgu bulunmadığını savunuyor. Temsilciler Meclisi, önümüzdeki hafta Epstein belgelerinin tamamının kamuoyuna açıklanması için bir oylama yapacak. Trump’ın elitlere karşı savaş açtığını iddia ederek üzerine gittiği Epstein dosyasının, bu belgelerle birlikte kendi aleyhine daha büyük bir krize dönüşme ihtimali bulunuyor. Açıklanan belgelerin bir yargı sürecine yol açıp açmayacağı henüz bilinmiyor. Ancak Cumhuriyetçilerden ede gelen “tüm belgelerin ifşa edilmesi” yönündeki baskılar sonuç verirse, önümüzdeki haftalarda kamuoyunun gündemine daha büyük yankı uyandırabilecek yeni içerikler gelebilir.
En küçüğü 14 yaşında olmak üzere 18 yaş altındaki birçok kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmak ve fuhuş ağı kurmakla suçlanan Jeffrey Epstein, tutuklu bulunduğu New York Manhattan Metropolitan Cezaevi’ndeki hücresinde 10 Ağustos 2019’da ölü bulunmuştu. Epstein’in pek çok kritik isimle bağlantısı olduğu iddiaları uzun süredir kamuoyunun gündemini meşgul ederken, bu durum çeşitli komplo teorilerine de zemin hazırladı. Zamanında Trump’la yakın ilişkisi olduğu bilinen Epstein’in eski fotoğraf albümlerinden çıkan Trump’la çekilmiş görüntüler, şüpheleri güçlendirmişti. Ancak Trump, Epstein’le ilişkisini çok önceden sonlandırdığını öne sürmüştü.
Adalet Bakanlığı, uzun süredir kamuoyu baskısına rağmen Epstein dosyalarını açıklamaktan kaçınırken, Demokratlar Kongre’de aldıkları kararla bu belgelerin üzerine gitmeye başladı. ABD Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi, Epstein’in mirasından elde edilen 20 bini aşkın belgeyi kamuoyuyla paylaştı. Demokrat üyeler tarafından açıklanan bazı e-postalar, Trump’ın Epstein dosyasında kritik konularda yer alabileceğine dair şüpheleri artırdı.
Demokratlar tarafından açıklanan belgelerde, Trump’ı da ilgilendiren çeşitli tarihli yazışmalar dikkat çekiyor. Özellikle 2011 tarihli bir e-postada, Epstein evinde uzun süre kalan bir mağdura atıfta bulunarak bu kişinin Trump ile de vakit geçirdiğini ifade ediyor. Bu mağdurun, kamuoyunun yakından tanıdığı Virginia Giuffre olduğu tahmin ediliyor. Giuffre, Epstein ve iş ortağı Ghislaine Maxwell tarafından genç yaşta cinsel istismara uğradığını açıklamış, özellikle İngiliz Prensi Andrew ve bazı diğer güçlü erkeklerle cinsel ilişkiye zorlandığını iddia ederek davalar açmıştı. Giuffre, bugüne kadar Donald Trump’a doğrudan bir suçlama yöneltmediği gibi, bazı açıklamalarında Trump’ın kendisine karşı uygunsuz bir davranışta bulunmadığını dile getirmişti. Ancak Epstein’ın e-postaları, Trump’ın en azından bazı olaylara tanıklık etmiş olabileceği yönündeki iddiaları güçlendiriyor.
Öte yandan, Trump’ın zihinsel durumu, yönetim becerisi ve çevresindeki kaotik yapı hakkında çarpıcı iddialarda bulunan gazeteci Michael Wolff’un da Epstein ile olan yazışmaları dikkat çekiyor. 2015 tarihli bir e-posta zincirinde Wolff, Epstein’a Trump’a karşı kamuoyunda alternatif bir anlatı oluşturması gerektiğini, bunun da kendisine siyasi koruma sağlayabileceğini söylüyor. 2019’da Epstein’ın Wolff’a gönderdiği başka bir mesajda ise, Trump’ın “kızlardan haberdar olduğu” ifade ediliyor. Bu ifade, Trump’ın Epstein ile olan ilişkisine dair kamuoyuna yansıyan en açık suçlayıcı değerlendirmelerden biri olarak öne çıkıyor.
Epstein’in yazışmalarında Trump’ı ve attığı adımları yakından takip ettiği de görülüyor. Trump, başkanlığının ilk yılında, Şubat 2017’de Çalışma Bakanlığı’na Alexander Acosta’yı aday göstereceğini açıkladıktan sonra, Epstein’ın avukatı Roy Black’e e-posta göndererek Acosta’nın Senato’daki onay oturumuna kimin katılacağını sormuştur. Acosta 2008 yılında Epstein’ın federal düzeyde suçlamalardan hafif bir ceza ile kurtulmasını sağlayan anlaşmaya imza atan Florida Başsavcısı olarak görev yapmasıyla dikkat çekiyor.
Açıklanan yazışmalarda, 2019 yılında, Epstein’ın danışmanlarından Richard Kahn’ın, Trump’ın mali durumuna dair detaylı değerlendirme içeren bir e-posta gönderdiği de görülüyor. Söz konusu belgede Trump’ın finansal beyanları incelenmiş, borç kalemleri, gelir kaynakları ve bağış vakıflarıyla ilgili bazı potansiyel sorunların tespit edildiği görülüyor. Kahn’ın analizleri, Epstein’ın Trump’a dair bilgileri sistematik biçimde izlemeye devam ettiğini ve mali veriler üzerinden stratejik bir dosya oluşturma çabası içinde olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bu analizlerin neden yapıldığı ya da Epstein’ın bu bilgilerle nasıl bir plan içinde olduğu belirsizliğini korumaktadır. Epstein, yazışmalarında Trump hakkında küçümseyici ifadeler kullanması ve elinde kamuoyunu sarsacak düzeyde “yıkıcı bilgiler” bulunduğunu ima etmesi de dikkat çekiyor. Kendini “Trump’ı devirebilecek kişi” olarak tanımlayan Epstein, Trump hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğu izlenimini oluşturuyor. Temsilciler tarafından açıklanan belgelerin ardından Adalet Bakanlığı’nın elinde tuttuğu Epstein belgelerine yönelik baskı daha da arttı.
Jeffrey Epstein’a ilişkin belgelerin kamuoyuna sızdırılmasının ardından, Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, kalan tüm belgelerin açıklanması konusunda önümüzdeki hafta bir oylama yapılacağını duyurdu. Johnson, Cumhuriyetçi liderliğindeki Gözetim Komitesi’nin haftalardır bu konuda çalışmalar yürüttüğünü belirtirken, oylamanın kapsamına ilişkin belirsizlikler sürüyor. Trump’ın belgelerin yayımlanmasını veto etme olasılığı da bulunuyor. Böyle bir senaryoda, kararın yeniden Meclis gündemine gelmesi bekleniyor.
Sürecin parti içi dinamikleri de dikkat çekiyor. Cumhuriyetçi Parti içerisinde Epstein belgelerinin şeffaflıkla açıklanmasını savunan isimler mevcuttur. Temsilci Lauren Boebert, konunun kendisi için “kişisel” olduğunu belirterek cinsel şiddet mağdurlarına olan desteğini vurguladı ve Trump cephesinden gelen baskılara rağmen tutumunu değiştirmeyeceğini ifade etti. Benzer şekilde, Cumhuriyetçi Temsilciler Don Bacon ve Tim Burchett de belgelerin Meclis oylamasına sunulması gerektiğini savunarak parti içindeki ayrışmayı gözler önüne seriyor. Demokrat kanat ise süreci yalnızca Trump’a indirgemeyerek daha geniş bir “Epstein elit sınıfı”na karşı hesap verilebilirlik çağrısında bulunuyor. Temsilci Ro Khanna, yayımlanan e-postaların yalnızca bireysel suistimalleri değil, bu suistimallere tanıklık edip sessiz kalan siyasi ve toplumsal elitleri de açığa çıkardığını belirtiyor.
Jeffrey Epstein belgelerinin kamuoyuna açıklanması, yalnızca geçmişteki cinsel istismar suçlarının değil, aynı zamanda bu suçlara göz yuman veya sessiz kalan siyasi aktörlerin de yeniden sorgulanmasına neden oluyor. Trump’ın adının geçtiği e-postalar, halihazırda seçim sürecine hazırlanan Cumhuriyetçi Parti için yeni bir kırılma noktası yaratabilir. Belgelerin tümüyle açıklanması halinde kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmek isteyen siyasetçiler üzerinde daha büyük bir baskı oluşması muhtemel. Bu süreç, sadece Trump’ın değil, “Epstein düzeni” olarak adlandırılan daha geniş bir elit ağın şeffaflık ve hesap verilebilirlik talepleri karşısında nasıl konumlanacağını da belirleyecek. Önümüzdeki günlerde yapılacak Meclis oylaması ve olası yargı süreçleri, Amerikan siyasetinde uzun süreli etkiler yaratabilecek bir hesaplaşmanın önünü açabilir.














