Nvidia Büyümeye Devam Ediyor
Nvidia, dördüncü çeyrek için Wall Street beklentilerini aşan gelir tahmininde bulunarak, yapay zekâ çiplerine yönelik talebin güçlü şekilde devam edeceği mesajını verdi. Şirket, Ekim sonunda sona eren çeyrekte 51,2 milyar dolarlık veri merkezi geliri elde ederken bu rakam, analistlerin öngördüğü 48,6 milyar doların oldukça üzerinde. Dördüncü çeyrek için ise 65 milyar dolarlık satış tahmini paylaşıldı. Özellikle yapay zekâ (AI) sektöründe ortaya çıkan balon riski tartışmalarının sürdüğü bir dönemde gelen bu performans, Nvidia’ya duyulan güvenin açık bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Nvidia’nın son dönemde kârını artırmasının başlıca nedenlerinden biri, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilme ihtimaliyle birlikte şirketin dış politikada stratejik bir enstrüman hâline gelmesi oldu. ABD Başkanı Donald Trump ile Nvidia CEO’su Jensen Huang arasında son 10 ayda giderek güçlenen ilişki, Washington ile Silikon Vadisi arasında teknoloji temelli iş birliklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu yakınlaşma, yalnızca Amerikan ekonomisi açısından değil, aynı zamanda küresel diplomasi ve dış politika hamlelerinde de önemli bir araç haline gelmiş durumda.
Nvidia’nın son dönemde kârını artırmasının başlıca nedenlerinden biri, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilme ihtimaliyle birlikte şirketin dış politikada stratejik bir enstrüman hâline gelmesi oldu. Trump’ın, Nvidia’yı birçok uluslararası anlaşmaya dahil etmeye yönelik bir inisiyatif geliştirdiği görülüyor. Son aylarda Nvidia ve CEO Jensen Huang, Trump tarafından kamuoyunda sık sık övgüyle anılıyor. Huang da Trump yönetiminin teknoloji sektöründeki bazı düzenlemeleri kaldırarak ve yapay zekâ yatırımlarını teşvik ederek “oyunun kurallarını değiştirdiğini” ifade ediyor.
Nvidia’nın ABD’de 500 milyar dolarlık üretim yatırımı açıklaması, Trump’ın iç politikada “ekonomik başarı” mesajlarını güçlendiren başlıca örneklerden biri olarak öne çıkıyor. Ayıca geçtiğimiz ay şirket, ABD Enerji Bakanlığı için yedi yeni süper bilgisayar inşa edeceğini duyurdu. Bu süper bilgisayarlar, hem ABD’nin nükleer silah programı hem de nükleer füzyon gibi alternatif enerji araştırmaları için kullanılacak. Böylece Nvidia yalnızca ticari pazarda değil, devlet destekli altyapı yatırımlarında da merkezi bir aktöre dönüşmüş durumda.
Nvidia, yalnızca iç politikada değil, dış politika alanında da Trump’a önemli bir manevra alanı sağladı. Trump yönetimi, Ermenistan ve Azerbaycan gibi ülkelerle yürütülen barış görüşmelerinde, geçmişte nükleer teknoloji vaadiyle yürütülen arabuluculuk stratejisine benzer şekilde, bu kez yapay zekâ (AI) teknolojisi paylaşımını diplomatik araç olarak kullanmaya başladı. Bu yaklaşım, ABD’nin küresel diplomatik etkisini ileri teknoloji aracılığıyla yeniden şekillendirme çabasının somut bir örneği olarak yorumlanabilir.
Nvidia CEO’su Jensen Huang’ın da Trump’a yakın durmak için güçlü ve somut nedenleri bulunuyor. Trump yönetimi, Nvidia’nın Çin’e satış yapabilmesi için gerekli ihracat lisanslarını denetliyor ve üretim tesislerinin enerji erişimi gibi kritik altyapı konularında belirleyici rol oynuyor. İş dünyasına yönelik müdahaleci politikalar, birçok firma açısından risk unsuru teşkil ederken, Nvidia için bu yaklaşım avantajlı bir zemine dönüşmüş görünüyor. Hatta Huang, Trump’ın Çin’e yapılan çip satışlarından komisyon alınması yönündeki önerisine olumlu yaklaşarak bu tartışmalı fikre kamuoyunda destek verdiğini de açıklamıştı
Ancak bu yakın ilişkinin sınırları da var. Ekim ayında Trump’a, Nvidia’nın Arizona’daki tesislerinde üretilen yeni nesil AI çiplerinden birini hediye eden Huang, aynı zamanda “Blackwell” adlı bu gelişmiş çipin Çin’e satışı için ihracat izni talebinde bulundu. Trump’ın, bu talebe olumlu yaklaşabileceğine dair mesajlar vermesi Beyaz Saray içinde ciddi bir tartışmayı tetikledi. Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer gibi isimler, bu satışın ulusal güvenlik açısından risk taşıdığını savunarak sert tepki gösterdi. Artan siyasi baskılar sonucunda Trump geri adım atarak, “en gelişmiş çipler yalnızca ABD’de kalmalı” açıklamasıyla çip ihracatına sınırlama getireceğini duyurdu.
Nvidia son yıllarda kayda değer bir büyüme performansı sergilese de, benzer büyüme eğilimlerinin diğer büyük teknoloji şirketleri için de geçerli olduğu görülüyor. Teknoloji devlerinin birbirlerine stratejik yatırımlar yapması, bu büyümeyi destekleyen temel dinamiklerden biri olarak öne çıkarken, aynı zamanda sektördeki yoğunlaşma ve bağımlılık ilişkileri açısından belirli riskleri de beraberinde getiriyor. Bu duruma yönelik eleştiriler, özellikle rekabetin azalması ve sektörün birkaç aktörün kontrolüne girmesi ihtimali etrafında şekilleniyor.
Geçtiğimiz aylarda Nvidia’nın, OpenAI’ye 100 milyar dolara kadar yatırım yapacağı açıklanmıştı. Anlaşmaya göre, Nvidia gelişmiş yapay zekâ çiplerini OpenAI’nin veri merkezlerinde kullanılmak üzere tedarik edecek. İlk teslimatların 2026 yılı sonlarında başlaması planlanıyor. Bu süreçte OpenAI, çipleri doğrudan nakit ödeme yöntemiyle satın alırken, Nvidia da şirkete kontrol hakkı olmayan hisseler aracılığıyla yatırım yapacak. Ortaklık kapsamında, 2026’nın ikinci yarısında yeni nesil yapay zekâ sistemlerinin faaliyete geçmesi hedefleniyor. Bu gelişme, Nvidia’nın daha önce Intel’e yaptığı 5 milyar dolarlık yatırımla birlikte, çip endüstrisinde süregiden yapısal dönüşümün hız kazandığını gösteriyor.
Nvidia, büyüme verilerini kamuoyuyla paylaşırken aynı zamanda yapay zekâ sektöründeki stratejik konumunu güçlendirmek adına yeni yatırımlarla öne çıkıyor. Bu kapsamda, Microsoft ve Nvidia, OpenAI’nin en büyük rakiplerinden biri olarak görülen Anthropic’e milyarlarca dolarlık yatırım yapma kararı aldı. Anthropic, eski OpenAI çalışanları tarafından kurulmuş ve kısa sürede 183 milyar dolarlık bir piyasa değerine ulaşarak ChatGPT’nin ciddi bir rakibi hâline gelmiş durumda. Anlaşma çerçevesinde, Anthropic’in Microsoft’un bulut hizmetlerine 30 milyar dolarlık kullanım taahhüdünde bulunacağı, Nvidia’nın şirkete 10 milyar dolara kadar, Microsoft’un ise 5 milyar dolara kadar yatırım yapacağı açıklandı. Bu gelişme, yalnızca teknoloji devleri arasındaki stratejik yönelimleri değil, aynı zamanda küresel düzeyde yapay zekâ altyapısına olan talebin ne derece yüksek bir noktaya ulaştığını da gözler önüne seriyor. Nvidia açısından Anthropic ile kurulan bu yeni ortaklık, şimdiye kadar büyük ölçüde OpenAI’ye bağımlı olan talep zincirini çeşitlendirme ve ürünlerini daha geniş bir müşteri ağına yayma fırsatı sunuyor.
Nvidia’nın son dönemde giderek daha fazla devlet aktörleriyle entegre hareket etmesi, yalnızca piyasa stratejisiyle açıklanabilecek bir durum değil. Özellikle Donald Trump’ın siyasi gündeminde Nvidia’nın giderek daha fazla yer bulması, şirketin yalnızca bir teknoloji üreticisi olarak değil, aynı zamanda dış politika ve ulusal güvenlik bağlamında stratejik bir araç olarak konumlandırıldığını gösteriyor. Trump’ın uluslararası zirvelerde ve diplomatik davetlerde Nvidia CEO’su Jensen Huang’ı da dahil etme çabaları, teknoloji firmalarının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda diplomatik sermayeye de dönüştüğüne işaret ediyor. Bu çok katmanlı iş birlikleri ve devletle kurulan yakın ilişkiler, önümüzdeki dönemde ekonomi, dış politika ve ulusal güvenlik alanlarının giderek iç içe geçeceği bir yapının habercisi olarak görülebilir. Yapay zekâ altyapısının, artık yalnızca özel sektörün değil, ulusal çıkarların da merkezinde yer alan bir alan haline gelmesi, teknoloji şirketlerinin stratejik önemini daha da artırırken bu durum sektördeki güç dengesini de yeniden tanımlıyor.












