Yüksek Mahkeme’den Tarihi Kürtaj Kararı
ABD Yüksek Mahkemesi yaklaşık 50 yıldır anayasal olarak korunan kürtaj hakkının temelini oluşturan Roe v. Wade kararını haftanın son günü resmen iptal etti. Konu yakın zamanda Yüksek Mahkeme Yargıcı Samuel Alito’nun anayasanın kürtaja hakkına atıfta bulunmadığını, böyle bir hakkın anayasal olarak korunmadığını ve Roe v. Wade kararının başından beri yanlış ve gerekçesinin son derece zayıf olduğunu savunduğu görüş yazısıyla gündeme gelmişti. Geçtiğimiz aylarda basına sızdırılan taslak karar metni de büyük tartışmalara yol açmış ve sızdırmayla ilgili Yüksek Mahkeme içerisinde soruşturma başlatılmıştı.
Hafta içinde resmen açıklanması beklenen karar Cuma günü açıklandı ve oylamada yargıçlar 5 hakim çoğunluk sağlayarak kararı iptal etti. Muhafazakar 6 hakimden biri olan Mahkeme Başkanı John Roberts karara konu olan davayla ilgili daha sınırlı bir karar verilmesini tercih ettiğini belirterek Roe’nun iptali kararına katılmadı. Liberal 3 yargıç ise muhalif oy kullanarak kadınların haklarının ellerinden alındığını savundular. Bu karar sonrasında 13 eyalette hazır bekletilen kürtaj karşıtı yasaların devreye girmesi ve bu eyaletlerde kürtajın hemen illegal hale gelmesi bekleniyor.
1973’te görülen Roe v. Wade davası ile ABD genelinde hamileliğin ilk üç döneminde kürtaj hakkı anayasal olarak korunur hale gelmişti. Mahkemenin tartışmalı ancak beklenen kararı ile eyaletler anayasal kısıtlama olmaksızın kürtaja dair hak ve sınırlamaları kendileri belirleyebilecek. Kararın ardından kürtaj hakkı savunucuları kararı kınarken kürtaj karşıtları uzun zamandır bekledikleri kararın alınmasını sevinçle karşıladılar. Mahkemenin emsal davayı iptal etmesinin ve kürtajın anayasal bir hak olmadığını kabul etmesinin gerekçesi olarak Amerikan toplumunun geleneğinde derinden kök salmaması ve konunun halkın seçilmiş temsilcilerinin yetki alanında olması gereği olarak gösterildi.
Liberal hakimler yazdıkları muhalefet şerhinde muhafazakar meslektaşlarının hukukun üstünlüğü yerine kendi görüşlerini ön planda tuttuklarını belirttiler. Karar, Yüksek Mahkeme’nin tartışmalı başka bir kararı olan, insanların evlerinin dışında silah taşıma ruhsatı almalarını zorlaştıran New York yasasını geçersiz kılmasından bir gün sonra geldi.
Silah ve kürtaj meselelerinin Amerikan toplumunun kültür savaşlarındaki fay hatlarından olması itibariyle Yüksek Mahkeme’nin peş peşe gelen kararları muhafazakarların bu savaşlardaki galibiyetleri olarak kayda geçti.
Cumhuriyetçilere yakın medya organı Fox News konuyla ilgili haberinde sevinç gösterilerini öne çıkarırken kararın Mississippi Yerel Mahkemesi’nin 15 haftanın üzerindeki hamileliklerin sonlandırılmasını yasaklayan kararı temelinde şekillendiğini belirtti. Kararı destekleyen Mahkeme Başkanı John Roberts, kürtaj hakkını tanımaya devam ettiğini ve karara konu olan davayla ilgili kararın Roe’yu iptal edecek derecede geniş yorumlanmasına gerek olmadığını belirtti.
Karara siyasetçiler, kamu kurumları, sivil toplum ve özel sektörden çok sayıda tepki geldi. Adalet Bakanı Merrick Garland karara tepki göstererek eyaletlerin bir kadının kürtaj için başka bir eyalete seyahat etme imkanını kısıtlayamayacağını veya hamileliği sonlandıran federal olarak onaylanmış ilaçları yasaklayamayacağını söyledi. Bakan Garland, federal hükümet olarak kürtajın yasak olduğu eyaletlerden legal olduğu eyaletlere seyahat ederek bu prosedürün gerçekleştirmek isteyen kadınların engellenmesine karşı çalışacaklarının ve gerekli ilaçların temini sağlayacaklarının sinyalini verdi.
“Bu karar, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki üreme özgürlüğüne yıkıcı bir darbe indiriyor. Ülkenin dört bir yanındaki insanların yaşamları üzerinde ani ve geri döndürülemez bir etkisi olacak” diyen Garland, Adalet Bakanlığı’nın üreme özgürlüğünü korumak için elindeki tüm araçları kullanacağını belirtti.
Sağlık sektöründen çeşitli gruplar kararın sağlık hizmetlerindeki eşitsizlikleri artıracağını ve bazı kadınlar için kürtajı diğerlerine kıyasla daha pahalı ve riskli hale getireceğini söyledi. New England Journal of Medicine, Yüksek Mahkeme’nin kararını açıklamasının hemen ardından yayınladığı başyazısında, sosyoekonomik ve sosyokültürel olarak dezavantajlı durumda olan kadınların istenmeyen gebelikleri sürdürme veya potansiyel olarak riskli kürtaj yöntemlerini takip etme olasılığının daha yüksek olacağını savundu. Toplumun ayrıcalıklı üyelerinin ise bu hizmeti kullanmanın bir yolunu her halükarda bulabileceğini hatırlattı.
Bürokratik kurumlardan gelen tepkilere örnek olarak Pentagon kürtaj talebi olan kadın çalışanlarının hizmet verdiği sırada bulunduğu eyaletin kürtaja izin vermemesi durumları için bir politika belirleyeceğini açıkladı. Özel sektörden gelen tepkilere bir örnek ise Facebook’un üst düzey yöneticilerinden Sherly Sandberg kararı kınadı ve ‘Annemin geçmişinin kızlarımın geleceği olacağını hiç düşünmemiştim’ dedi.
Başkan Biden kararın açıklanmasından birkaç saat sonra gerçekleştirdiği konuşmada, Yüksek Mahkeme kararının dünyadaki gelişmiş ülkelerin politikalarında bir sapma olduğunu ve ülkeyi tam anlamıyla 150 yıl geriye götürdüğünü söyledi. Buna rağmen kararın bu konudaki ‘son söz’ olmadığını ve önümüzdeki Kasım seçimlerinde halkın kürtajın hukuki olarak korunmasını sağlayacak siyasetçileri seçerek Washington’a göndermesi gerektiğini söyledi. Konuyu ara seçimlerinde en önemli gündem maddesi olarak kullanacaklarının sinyalini veren Başkan Kongre’yi de harekete geçmeye çağırdı. Protestoları desteklediğini ve barışçıl kalmasını umduğunu belirten Biden, kadınların ilaçlara erişiminin korunacağını aksi halde anne ölümlerinin artmasının çok muhtemel olduğunu belirtti.