Başkan Yardımcısı Adaylarının Münazarası
Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti’nin başkan yardımcısı adayları olarak yarışan Ohio Senatörü JD Vance ve Minnesota Valisi Tim Walz, televizyon münazarasında karşı karşıya geldi. Eylül ayının ilk haftasında Harris-Trump münazarasında, Harris avantajlı bir sonuç elde etmişti. Harris kampanyasının ikinci münazara talebine Trump’ın olumsuz yanıt vermesinin ardından, başkan yardımcıları arasında yapılan bu münazara seçimden önceki son yüzleşme olması nedeniyle önem taşıyordu. Salı günü gerçekleşen münazarada, Vance ve Walz politika önerilerine odaklanarak birbirlerini eleştirdikleri bir program gerçekleştirdi. Başkan yardımcıları arasındaki bu münazaranın seçimlere büyük bir etki yapması beklenmiyor ancak Vance’in güçlü tartışma performansı öne çıktı.
İki aday, birbirlerine münazara öncesinde karşılıklı eleştiriler yöneltmeye başlamıştı. Walz, henüz başkan yardımcısı adayı olarak seçilmeden önce, Temmuz ayında MSNBC’deki bir röportajda Trump, Vance ve genel olarak Cumhuriyetçileri “tuhaf” olarak nitelemiş ve bu yorum sosyal medyada viral olmuştu. Vance ise Walz’ın askeri geçmişini hedef almış, emekliliğinin zamanlamasını eleştirerek yüklenmişti. Benzer sosyo-ekonomik arka plana sahip bu iki başkan yardımcısı adayı arasındaki münazara, beklenenden daha sakin geçti. Her iki aday da göç, kürtaj ve seçimler gibi önemli konularda politika farklılıklarına odaklandı.
Münazaranın en dikkat çekici konusu, 6 Ocak Kongre baskınına giden süreç hakkında JD Vance’in kullandığı ifadeler oldu. Vance, Walz’ın 2020 seçimlerini kimin kazandığıyla ilgili sorusunu geçiştirmeye çalışarak artık geleceğe odaklanılması gerektiğini söyledi. Ancak, Vance’in birkaç hafta önce katıldığı bir röportajda, “6 Ocak 2021’de başkan yardımcısı olsaydım o dönemdeki Başkan Trump’ın Kongre’nin Joe Biden’ın zaferini onaylamasını geciktirme girişimlerine yardımcı olurdum” şeklindeki ifadeleri Demokratlar tarafından sert tepkiyle karşılanmıştı. Münazara sırasında Walz’ın Kongre baskınına odaklanarak Vance’i sıkıştırması, önceden planlanmış bir stratejinin parçası olarak değerlendirildi.
Tartışmanın hemen ardından Harris kampanyası, Kongre baskını ile ilgili hazırladıkları video çalışmasını paylaştı. Vance, ardı ardına gelen sorulara rağmen Trump’ın 2020 seçimlerinin ardından sergilediği tutuma ve seçimleri kazandığına yönelik açıklamalarına net bir yanıt vermekten kaçındı. Vance, Trump’ın 20 Ocak’ta iktidarı barışçıl bir şekilde devrettiğini iddia ederek o dönemde Demokratların Facebook’ta Amerikan halkını sansürlediğini iddia etti. Walz ise Vance’in seçim sonuçlarını kabullenmekten ve Kongre baskınına karşı net bir tutum almaktan kaçınmasını eleştirerek, “Bu yüzden Mike Pence şu an bu podyumda değil” ifadelerini kullandı.
Münazaranın bir diğer önemli gündemi ise kürtaj kısıtlamalarıydı ve bu konuda Walz güçlü bir duruş sergiledi. Eski Başkan Trump’ın Roe v. Wade kararının iptaliyle övünmesini eleştiren Walz, kürtajın federal bir hak olarak korunması gerektiğini vurguladı. Vance ise Trump ile aynı pozisyonu savunarak, kürtaj kararının eyaletlerin kendi inisiyatifine bırakılması gerektiğini ifade etti. Walz, Başkan adayı Harris’in Trump ile katıldığı önceki münazarada yaptığı gibi, kürtaj olamadığı için sağlık sorunları yaşayan kadınlardan örnekler vererek kürtajın temel bir hak olduğunu ve bu hakkın coğrafi farklılıklara göre değişiklik göstermesinin temel insan haklarına aykırı olduğunu belirtti.
Münazaranın bir diğer önemli başlığını da göçmenler ve sınır güvenliği konuları oluşturdu. Walz, Vance’in daha önce dile getirdiği ve asılsız olduğu kanıtlanan “Haitili göçmenlerin Ohio’da evcil hayvanlarını yediği” iddialarını hatırlatırken bu tür gerçek dışı iddiaların toplumsal olaylara yol açabileceğini vurguladı. Vance ise “Ohio’da en çok önemsediğim insanlar Amerikan vatandaşlarıdır” diyerek karşılık verdi. Vance, Ohio ve birçok eyalette göçmen akını nedeniyle okulların ve hastanelerin dolup taştığını, konutların erişilemez hale geldiğini belirtti.
Vance, sınır güvenliğinden sorumlu olduğunu savunduğu Harris’i eleştirerek, Biden yönetiminin bu konuda başarısız olduğunu savundu. Harris kampanyası sınır güvenliği konusunda gelen eleştirileri engellemek için uzun süredir çaba gösteriyor. Walz, bu stratejinin bir parçası olarak Trump’ın Kongre’de iki partinin uzlaşma sağladığı yeni sınır güvenliği tasarısını engellediğini hatırlatarak, sınır güvenliğinin siyasi kampanyalar için kullanılamayacak kadar kritik bir mesele olduğunu vurguladı.
Başkan yardımcıları arasındaki münazara, net bir kazananın çıkmadığı bir program olarak değerlendirildi ancak tartışma genelinde Vance’in gösterdiği performans daha başarılı bulundu. Trump, Vance’i başkan yardımcısı adayı olarak tanıttığında onun Trumpçılığı kurumsallaştırma potansiyeline sahip bir isim olarak öne çıktığını belirtmişti. Vance’in münazaradaki performansı, bunun haklılık payı olduğunu ortaya koydu. Trump’ın aksine radikal ifadelerden uzak duran Vance, sakin ve ikna edici bir ton kullanarak seçmenleri etkilemeye çalıştı. Muhafazakarlara yakın Wall Street Journal, Vance’in “Trump’ı, Trump’tan daha iyi anlattığını” belirterek bu duruma dikkat çekerken Politico, Vance’in münazara performansı ile 2028 seçimlerine göz kırptığını belirtti.
Genel olarak değerlendirildiğinde, Vance, sıradan bir Amerikalı imajı çizmeye çalışırken ailesi ve kişisel hayatından anekdotlar paylaşarak “İşçi sınıfı bir ailede büyüdüm” ifadelerini kullandı. Vance’in bu tarzı, Demokratların Trump’ı halktan kopuk bir milyarder olarak gösterme çabasını kırmaya yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir. Seçimlere kısa bir süre kala bu münazaranın seçmenler üzerinde büyük bir etkisi olmasa da Vance’in performansı, Amerikan siyasetinde uzun yıllar etkili olabilecek bir liderlik potansiyelini gözler önüne serdi. Walz ise birkaç konuda güçlü performans gösterse de özellikle Çin’le ilişkisi konusundaki soruya tatmin etmeyen karmaşık bir cevap verdi.