Borç Tavanı Krizi ve Demokratların Hoşnutsuzluğu
Borç tavanı krizinde bu hafta da müzakereler ve belirsizliklerle geçti. Bazı ilerleme sinyallerine rağmen konuya dair ideolojik bölünmüşlük devam ediyor. Temel anlaşmazlık noktaları olan harcama kesintileri ve sosyal güvenlik ağının geleceği için ise uzlaşma sağlanabilmiş değil. Cumhuriyetçiler, borç tavanına dair anlaşmanın parçası olarak harcama kesintilerinde ısrar ediyor. Ayrıca, geleneksel muhafazakar görüşle uyumlu şekilde, kamu harcamalarında kemer sıkmanın borç tavanının yükseltilmesinin uzun vadeli sonuçlarını dengelemek için gerekli bir önlem olarak görüyor. Buna karşılık Demokratlar, sosyal programlara ve daha geniş anlamda ekonomiye gelebilecek zararlarla ilgili endişelerini dile getirerek bu kesintilere direniyor. Tabii bu yaklaşım da geleneksel olarak hükümeti temel bir hizmet sağlayıcı ve ekonomik büyümenin motoru olarak görmekten kaynaklanıyor.
Borç limitinin yükseltilmesi için kesin bir son tarihin olmaması çıkmazı daha da karmaşık hale getiriyor. Yellen liderliğindeki Hazine Bakanlığı, hükümetin mali yükümlülüklerini ne zaman yerine getiremeyeceğini kesin olarak tahmin etmenin imkansız olduğunu vurguluyor. Ancak bu durum rahatlıktan ziyade bir belirsizlik yaratıyor. Bu atmosferde iş dünyası ve tüketici güveni zedeleniyor, borçlanma maliyetleri artıyor ve ülkenin kredi notu olumsuz etkileniyor.
Müzakerecilerin üzerinde çalıştığı olası bir anlaşmaya göre borç tavanının iki yıllığına yükseltilmesi ve aynı süre zarfında savunma ve gazi harcamaları hariç federal harcamaların da sınırlandırılması söz konusu. Demokratlar olası bir harcama kesintisinin borç tavanının yükseltildiği süreyi geçmemesi konusunda ısrar ediyorlar. Tabii bunlar henüz kulis bilgisi aşamasında ve anlaşma bu şekilde sağlansa bile kongre liderlerinin tasarıyı her iki meclisten de geçirmesinin önünde bazı engeller olabilir. Her halükarda yasa yapıcıların ABD İç Savaşında ölenleri anma günü kapsamında görüşmelere ara vermelerinden de oylama için ortak bir zeminin yakınında olmadığımızı anlayabiliyoruz.
Borç tavanı müzakerelerinde dikkat çeken bir unsur Demokrat Parti üyelerinin zaman zaman belirttikleri hoşnutsuzluk. Örneğin Temsilci Susan Wild’a göre Beyaz Saray Temsilciler Meclisindeki partililerin oylarını cepte görüyor. Ancak Wild, gelecek yılki seçimlerde kendileri aleyhinde kullanılacağı kesin olan zor konuları neden kabul etmeleri konusunda ise bir cevap olmadığını söylüyor. Temsilciler Meclisi Demokrat Lideri Hakeem Jeffries’in de aynı kaygıyı taşıdığı biliniyor. Bu Demokratlara göre federal harcamaların aleyhine kullanılacak oyların hesabı seçmene kolayca verilemeyebilir.
Demokratlar Beyaz Saray’ın, Cumhuriyetçilerin önceliklerini önemseme oyununa geldiklerini düşünüyor. Tabii gelinen durumda Biden’ın uzunca bir süre sürdürdüğü müzakereye kapalı olma ve karşılıksız bir borç tavanı yükseltilmesi talebinden bu kadar uzaklaşılması hayal kırıklığına yol açıyor. Demokrat Parti içindeki memnuniyetsizlik parti içindeki ilerici ve ılımlı unsurların önemli bir kısmını kapsıyor denebilir. Partinin her iki kanadında da Cumhuriyetçilerin böylesi temel kazanımları sadece borç tavanı artırma şantajı sayesinde kazandıkları algısı oldukça güçlü. Buna göre borç tavanı yükseltilip her şey normale döndüğünde Cumhuriyetçiler hiç bir şey vermeden birçok programda harcama kesintileri ve sosyal güvenlik ağı için yeni zorluklar gibi Demokratların temel değerlerine ters düşen tavizler elde etmiş olacak.
Tabii eleştiriler müzakerelerin ötesine de uzanıyor. Bazı Demokratlar Beyaz Saray’ın iletişim stratejisinden de rahatsız. McCarthy’nin kamuoyuna yaptığı açıklamalara karşı herhangi bir geri adım atılmamasının ve Başkan Biden’ın kamuoyundaki tartışmalarda yer almamasının Cumhuriyetçilerin anlatıyı kontrol etmesine olanak sağladığını savunuyorlar. Ancak tartışmanın bir başka tarafı daha var. Beyaz Saray yetkilileri sessizliklerinin hassas müzakerelerin ilerlemesi için alan sağladığını ve anlaşmanın Demokratların tercih ettiği hükümleri içereceğini iddia ediyor. Bu yaklaşım, görüşmeleri sekteye uğratabilecek gereksiz çekişmelerden kaçınmak için bir dereceye kadar mesafeyi koruma arzusunu yansıtıyor.