İthalat Düşerken ABD Ekonomisi Büyüyor
ABD ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde beklentileri aşan bir performans sergileyerek, resesyon endişelerinin şimdilik rafa kaldırılmasına neden oldu. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) nisan-haziran döneminde yıllıklandırılmış bazda %3 oranında büyüdü. Bu oran, ekonomistlerin %2,5 seviyesindeki büyüme beklentisinin üzerinde gerçekleşti. İlk çeyrekte %0,5 oranında daralan ABD ekonomisinin kısa sürede yeniden ivme kazanması, hem iç tüketimdeki toparlanmayı hem de ithalattaki azalmayı yansıtıyor. Trump yönetimi bu büyüme verilerini ekonomi politikalarının başarısı olarak sunarken, ekonomistler mevcut tabloya rağmen Trump yönetiminin ekonomi ve gümrük vergileri politikaları nedeniyle yapısal sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor.
İkinci çeyrek verileri, ABD ekonomisinde tüketici harcamalarının etkisini sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi bu dönemde %2,1 oranında artarken, gıda ve enerji hariç çekirdek endeksteki artış da %2,5 ile sınırlı kaldı. Bu veriler, enflasyonist baskıların bir nebze hafiflediğine ve iç talebin canlı kalmaya devam ettiğine işaret ediyor. Buna karşın yatırımlar ve ihracattaki düşüş, dış ticarete bağlı kırılganlıkların sürdüğünü gösteriyor. Fed’in faiz politikaları açısından kritik öneme sahip olan bu veriler, yılın ilk çeyreğinde kaydedilen %3,7’lik artışla kıyaslandığında, daha ılımlı bir enflasyon ortamına geçişe işaret ediyor.
İstihdam verileri de ekonomideki toparlanmayı destekler nitelikte. Temmuz ayında özel sektörde istihdam 104 bin kişi artarak beklentilerin üzerine çıktı. Hizmet ve üretim sektörlerine dengeli şekilde yayılan bu artış, işgücü piyasasında istikrarın yeniden sağlandığına işaret ediyor. Ücret artışlarının yıllık bazda %4,4 seviyesinde gerçekleşmesi ise çalışanların alım gücünü kısmen koruduğunu gösteriyor. Genel tablo, 2024 başındaki kırılganlığın ardından ABD ekonomisinin yeniden direnç kazandığını ortaya koyarken, önümüzdeki dönemde büyümenin yönünü büyük ölçüde tüketici harcamaları ve istihdam belirleyecek gibi görünüyor.
Açıklanan veriler özellikle gümrük tarifeleri nedeniyle eleştirilen Trump yönetimi için iyi haber olarak öne çıkıyor. Beyaz Saray bu verileri, Trump’ın “Amerika’yı Yeniden Zenginleştirme” vaadinin başarıya ulaştığı şeklinde yorumlarken, ekonomistler aynı görüşü paylaşmıyor. Mevcut büyüme verilerini politika kaynaklı yavaşlamanın üzerini örten geçici bir unsur olarak yorumlayan ekonomistler özel sektör yatırımlarındaki %15,6’lık düşüş ve stoklardaki %3,2’lik azalmayı bu duruma işaret olarak gösteriyor. Özel sektör yatırımları bu noktada büyümeye yalnızca %0,27 düzeyinde katkı sağlamış olması da çekinceleri doğruluyor. Bu noktada özel şirketlerin, ekonomik görünümdeki istikrarsızlık nedeniyle yeni yatırım kararlarında temkinli davranmaya devam ettiği söylenebilir.
İkinci çeyrek büyüme verileri, ABD ekonomisinde yapısal bir dengesizliğe de işaret ediyor. Açıklanan veriler Trump’ın uyguladığı gümrük tarifeleri noktasında da önemli detaylar barındırıyor. İhracat kalemi de ikinci çeyrekte ciddi bir darbe aldı. Özellikle otomobil, motor ve yedek parça ihracatında yaşanan düşüş, Trump yönetiminin çelik, alüminyum ve otomotiv sektörlerine yönelik gümrük tarifelerinin etkisini açıkça ortaya koyuyor. Özellikle ithalatın %30,3 oranında azalmasıyla net ihracat büyümeye %4,99’luk katkı sağladı. Ancak bu sert düşüş, ekonomik refah açısından olumsuz bir tabloyu yansıtıyor. İthalat hem tüketici talebini karşılamak hem de üretim süreçlerinde gerekli girdileri sağlamak açısından kritik öneme sahip. Bu durum, Trump yönetiminin sık değişen gümrük tarifesi politikalarının piyasa aktörlerinde ciddi bir belirsizlik yarattığını gösteriyor.
Büyüme verilerinin bir diğer etkisi de Fed’in faiz kararları üzerinde olabilir. Kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksinin Fed’in %2’lik enflasyon hedefine yaklaşması önümüzdeki süreçte kademeli olarak faiz indirimi yapılmasına da olanak sağlayabilir. Enflasyondaki yavaşlama, faiz indirimi ihtimalini gündemde tutsa da Fed üzerinde oluşan siyasi baskılar ve belirsizlik sürecin etkisini sınırlıyor. Bu noktada Trump’ın bizzat Fed başkanı Jerome Powell’ı hedef alarak faiz indirimi yaptırma baskısı da güncel verilerden hareketle daha da artabilir. Ancak Fed’in geçtiğimiz sonbaharda yaptığı toplam 100 baz puanlık faiz indirimi, beklentilerin aksine uzun vadeli tahvil faizlerini düşürmek yerine yükseltti. Bu doğrultuda Fed’in “bekle gör” politikasına bir süre daha devam etmesi ve faizleri sabit tutması bekleniyor.
Ekonomik büyüme verilerine rağmen Trump yönetiminin ekonomi politikalarına yönelik duyulan güven ise azalmaya devam ediyor. 2024 başkanlık seçimlerinde Biden yönetiminin ekonomi anlayışına karşı çıkarak söylem üreten Trump’ın en büyük vaadi kısa sürede ekonomiyi toparlamaktı. Ancak uygulanan politikaların ortaya koyduğu belirsizlikle henüz kamuoyunu tatmin eden bir ilerleme gözlemlenmiyor. Temmuz ayı içerisinde Gallup tarafından yapılan kamuoyu araştırmasına göre Trump’ın ikinci dönemindeki kamuoyu desteği belirgin şekilde azaldı. Özellikle ekonomi politikalarına yönelik güven kaybı dikkat çekiyor. Trump’ın genel onay oranı %37’ye düşerken, ekonomi yönetimine duyulan memnuniyet oranı da %37 ile sınırlı kaldı. Bu oran, göreve başladığı Ocak ayına kıyasla önemli bir gerilemeye işaret ediyor.
İkinci çeyrek rakamları, ABD ekonomisinin güçlü görünse de altında ciddi kırılganlıklar barındırdığını gösteriyor. İthalattaki düşüşe bağlı büyüme etkisi geçici olabilir ve yatırımların daralması ve tüketici güvenindeki zayıflama ise önümüzdeki çeyreklerde büyümenin sürdürülebilirliğine engel olabilir. Trump yönetimi söz konusu büyüme verilerini bir ekonomik zafer olarak sunarken, ekonomistler bu iyimserliğe temkinli yaklaşıyor. Önümüzdeki dönemde işgücü piyasasında beklenen yavaşlama, göç seviyelerindeki azalma ve artan borçlanma maliyetleri gibi yapısal faktörler, ekonomik direnç açısından risk oluşturmaya devam edecektir. Ayrıca, gümrük tarife belirsizliklerinin birçok şirketin finansal öngörülerini geri çekmesine neden olduğu gözleniyor. Önemli ekonomik vaatlerle göreve gelen Trump için önümüzdeki süreç seçmenin güvenini yeniden kazanmak için belirleyici olacaktır.