Trump İsrail’in Gazze’yi İşgal Kararına Sessiz Destek
Gazze’de yaşanan insani kriz her geçen gün daha da kötüye giderken İsrail’in Gazze Şeridi’ni tamamen işgal etmeye hazırlandığı bildirildi. Gelişme bölgedeki gerilimi iyice tırmandırırken Netanyahu hükümetinin işgal planına açıkça karşı çıkmayan Başkan Trump, insani yardım konusuna odaklandıklarını belirtti. İsrail’in planı, şehir merkezi dahil Gazze Şeridi’nin tamamının işgalini öngörüyor ve bir milyondan fazla Filistinlinin yerinden edilebileceği tahmin ediliyor. Trump’ın Gazze’nin ilhakına destek vermediği belirtilse de işgal planını ‘İsrail’in kararı’ olarak değerlendirip doğrudan karşı çıkmaması, uluslararası toplumda eleştirilere yol açarken bölgedeki insani krizin daha da derinleşmesinden endişe duyuluyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Gazze’yi tamamen işgal etme planının, 7 Ağustos’ta İsrail güvenlik kabinesi tarafından görüşüldüğü ve planın onaylandığı belirtiliyor. Toplantıda, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ile bazı bakanlar arasında sert tartışmalar yaşandığı, Zamir’in işgalin İsrailli esirlerin hayatını riske atabileceği ve ordunun ağır kayıplar verebileceği uyarısında bulunduğu kaydedildi. Buna rağmen, kabinenin çoğunluğunun Netanyahu’nun planını desteklediği ve Gazze’nin tamamının işgaline onay verildiği ifade ediliyor. IDF’nin şu anda Gazze’nin yaklaşık %75’ini kontrol ettiği, ancak kalan bölgelerin işgali için yoğun şehir savaşları gerekebileceği vurgulanıyor.
Plan, Gazze’nin kuzeyindeki yaklaşık 1 milyon Filistinlinin güneye sürülmesini ve ardından Gazze kentine kara saldırısı başlatılmasını içeriyor. Netanyahu, toplantı öncesi Fox News’e yaptığı açıklamada, Gazze’yi kontrol altına alarak “İsrail’i tehdit etmeyecek ve Gazzelilere iyi bir yaşam sunacak Arap güçlerine” devretme hedefini dile getirmişti. Ancak, bu karar uluslararası toplumda, özellikle BM ve arabulucu ülkeler tarafından ciddi eleştirilere yol açtı. BM Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenča, böyle bir adımın “felaket sonuçlara” yol açabileceği uyarısında bulundu. Esir aileleri ve İsrail kamuoyunun bir kısmı da planı, rehinelerin güvenliğini tehlikeye attığı gerekçesiyle protesto ediyor.
Netanyahu’nun işgal planı, Hamas’ın son direniş noktalarının askeri yöntemlerle tamamen ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. İsrail hükümeti tarafından yapılan açıklamaya göre, Gazze’deki askeri operasyonun nihai hedefi, “Hamas’a karşı kesin bir zafer elde etmek.” Savaşın sona erdirilmesine yönelik olarak kabine tarafından beş ilke belirlendi: Hamas’ın silahsızlandırılması, yaklaşık 20’sinin hâlâ hayatta olduğu düşünülen 50 rehinenin geri getirilmesi, Gazze’nin silahtan arındırılması, bölgenin İsrail güvenlik kontrolüne alınması ve ne Hamas’a ne de Batı destekli Filistin Yönetimi’ne bağlı olmayan alternatif bir sivil yönetimin kurulması öngörülüyor.
Trump yönetimi ise Gazze’de yaşanan insani kriz karşısında çelişkili bir yaklaşım sergiliyor. Tüm uluslararası tepkilere rağmen geri adım atmayan Netanyahu hükümeti yine krizi tırmandırma yoluna giderken Başkan Trump gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu İsrail’e kalmış” diyerek Netanyahu’nun kararına müdahale etmeyeceğini söyledi. Amerikalı yetkililer de Trump’ın Netanyahu’nun Gazze’nin tamamını işgal etmek için yeni bir askeri operasyon başlatma planına karşı çıkmadığını belirtiyor. İsrail’i doğrudan suçlamaktan kaçınan Trump yönetimi, bir yandan İsrail’in askeri operasyonlarına destek verirken diğer yandan insani yardım sorununu çözmeye çalışıyor. Trump’ın pasif yaklaşımının ABD’nin arabulucu rolünü zayıflattığı ve Gazze’deki insani krizi çözmeye yönelik çabalarının da inandırıcı bulunmadığı belirtiliyor.
Trump yönetimi, son günlerde insani yardım konusuna ağırlık vermeye başladı. Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Tel Aviv’e gönderilmesiyle, Gazze’deki insani yardımların kontrolünün ABD’ye geçmesi fikri gündeme geldi. Trump, İsrail’in yardım dağıtımında başarısız olduğunu belirterek Gazze’deki yardım operasyonlarını ABD’nin yürütmesini istiyor. Bu kapsamda, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın (GHF) faaliyetleri artırılacak ve 16 yardım dağıtım merkezinin 24 saat çalışması sağlanacak. Ancak İsrail’in güdümünde hareket eden GHF, BM ve diğer uluslararası yardım kuruluşları tarafından sert bir şekilde eleştiriliyor. İsrail’in GHF üzerinden insani yardımı kontrol altına alarak açlığı bir silah gibi kullandığı raporlara yansımış durumda. Trump’ın insani yardım girişimi, onu İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukanın sorumluluğundan uzaklaştırmaya yönelik bir hamle olarak da yorumlanıyor.
İsrail içinde de işgal planı tartışılıyor. Rehine yakınları, tam işgalin Gazze’de tutulan yaklaşık 20 rehinenin hayatını tehlikeye atabileceği gerekçesiyle gösteriler düzenliyor. Askeri ve siyasi kanat arasındaki gerilim artarken, bazı eski güvenlik yetkilileri Netanyahu’ya savaşı sona erdirme çağrısında bulunuyor. Netanyahu ise aşırı sağcı koalisyon ortaklarının baskısıyla daha radikal adımlar atma yönünde ilerliyor ve bu durum İsrail’in iç siyasetinde yeni krizlerin habercisi olabilir.
Diğer yandan bazı medya kuruluşları tarafından verilen haberlerde Netanyahu’nun Hamas’ı teslim olmaya zorlamak için Gazze’ye kasıtlı olarak yardım girişini engellediği ve ateşkes görüşmelerini reddettiği belirtiliyor. Channel 13 tarafından yayınlanan savaş kabinesi tutanaklarına göre 1 Mart’taki toplantıda, Mossad ve Shin Bet liderlerinden oluşan güvenlik ekibi İsrailli esirlerin serbest bırakılması için ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini savundu. Ancak Netanyahu’nun bu önerileri yok sayarak ateşkesi bozduğu ve Gazze’ye tüm insani yardımları durdurduğu ileri sürülüyor.
Trump yönetiminin İsrail’in eylemlerine karşı açık bir tavır almaması, yalnızca bölgedeki tansiyonu artırmakla kalmıyor aynı zamanda Washington’ın uzun vadede iki devletli çözüm temelindeki barış vizyonunu da zedeliyor. BM, AB ve Arap Birliği’nin son haftalarda Filistin devletinin tanınması yönünde attığı adımlar oldukça ses getirmişti. Ancak İsrail’in işgal planı gerçekleşirse, bu diplomatik girişimlerin sahada karşılık bulması daha da zorlaşacak.
Gazze’deki açlık krizi İsrail’in giderek daha fazla izole olmasına neden oluyor. Savaşın başlamasından bu yana Netanyahu hükümetinin eylemlerine yönelik küresel öfke artarken bölgedeki çocukların çektiği acılar bu öfkeyi daha da şiddetlendirmiş durumda. Uluslararası camia acil ateşkes çağrılarında bulunurken İsrail’in bunun tam tersi bir şekilde Gazze’yi işgale hazırlanması hem insani hem de hukuki açıdan ciddi sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyor. Netanyahu hükümetinin hem içeriden hem dışarıdan gelen uyarıların tersine hareket etmesi, Gazze’de zaten kritik seviyelere ulaşmış olan insani felaketi daha da derinleştiriyor. Trump yönetiminin plan karşısındaki pasif ve çelişkili tutumu ise, ABD’nin İsrail’in işgal politikalarına desteğinin devamı anlamına geliyor.