• Publications
    • Books
    • Opinions
    • Analyses
    • Reports
  • Events
  • About
    • SETA DC
    • People
  • US-Türkiye Relations
  • Washington Gündemi
  • Contact
  • info@setadc.org
    202-223-9885
    1025 Connecticut Ave NW
    Suite 410
    Washington, DC 20036
  • Publications
    • Books
    • Opinions
    • Analyses
    • Reports
  • Events
  • About
    • SETA DC
    • People
  • US-Türkiye Relations
  • Washington Gündemi
  • Contact

Trump Rusya’yı ‘Saldırganlıkla’ Suçladı

SETA Foundation Posted On September 20, 2025
0


Kral Charles’ın resmi davetiyle İngiltere’ye devlet ziyaretinde bulunan Başkan Trump, burada yaptığı açıklamalarda ilk kez Rusya’yı Ukrayna savaşının saldırgan tarafı olarak nitelendirdi. Daha önce Moskova’yı doğrudan eleştirmekten kaçınan Trump’ın bu söylem değişikliği, Washington’un tutumunda önemli bir kırılma olarak değerlendirildi. Trump, savaşın uzamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirirken, Putin’in beklentilerini karşılamadığını da açıkça ifade etti. Bu çıkış, ABD’nin Moskova’ya karşı daha sert adımlar atabileceği yönünde yorumları güçlendirdi. Avrupa başkentlerinde ise bu açıklamalar, Washington ile daha yakın bir işbirliği zemininin doğabileceği şeklinde yorumlandı.  Trump’ın sözleri, transatlantik ilişkilerde Ukrayna dosyasının yeni bir aşamaya girmesine ve Washington’un Avrupa ile daha yakın bir ortaklık arayışına işaret etti.

Trump’ın İngiltere ziyareti ABD-İngiltere ilişkilerinde bir güç gösterisi olarak yansıtıldı. İki lider, savunma, ticaret ve teknoloji alanlarında “özel ilişkiyi” yeni bir döneme taşıyacak anlaşmalar imzaladı.  Ziyarette ele alınan en önemli konu başlıklarından biri de Rusya-Ukrayna savaşı oldu. Ortak basın toplantısında Trump ve Starmer, savaşın bölgesel ve küresel güvenlik üzerindeki etkilerini gündeme taşıdı. Özellikle Rusya’nın son dönemde saldırılarını yoğunlaştırması, NATO hava sahasına yönelik insansız hava aracı ihlalleri ve sivillere dönük artan kayıplar, masada en sıcak konular arasında yer aldı.

Starmer, bu gelişmeleri “yeni bir sorumsuzluk dönemi” olarak nitelendirdi ve Moskova’ya karşı daha sert ekonomik ve siyasi adımlar atılması gerektiğini savundu. Trump ise Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığını sona erdirmeden ağır yaptırımların sonuç getirmeyeceğini belirtti. Bu yaklaşım farkı, iki liderin ortak hedef olan ateşkes arayışına rağmen farklı stratejileri benimsediğini ortaya koydu. Yine de görüşme, Washington-Londra hattının Ukrayna konusunda stratejik işbirliğini sürdürme kararlılığını teyit eden güçlü bir mesaj niteliği taşıdı.

ABD ve Avrupa ülkeleri, Moskova üzerindeki baskıyı ekonomik yaptırımlar aracılığıyla yoğunlaştırıyor. Özellikle Rusya’nın enerji gelirlerini kısıtlamak amacıyla petrol ve doğal gaz ihracatına yeni sınırlamalar getirildi. Washington yönetimi, Kremlin’in savaş bütçesinin en büyük kaynağının enerji gelirleri olduğuna dikkat çekiyor ve bu alandaki yaptırımların çatışmanın süresini doğrudan etkileyebileceğini savunuyor. Ancak Avrupa içinde bu konuda görüş ayrılıkları devam ediyor. Macaristan ve Slovakya gibi ülkeler, ekonomik bağımlılık gerekçesiyle enerji yaptırımlarına direnç gösteriyor. Bu durum, Avrupa Birliği’nin Moskova karşısında yekpare bir tavır sergilemesini zorlaştırıyor.

Trump yönetimi ise Avrupa’nın daha kararlı adımlar atması gerektiğini sık sık dile getiriyor. Trump, Rus petrol ve gazına bağımlılığın savaşın uzamasını beslediğini belirterek Avrupalı müttefikleri daha sert bir tutum almaya çağırıyor. ABD Enerji Bakanlığı da Rus gazını tamamen devre dışı bırakacak stratejiler üzerinde çalışıldığını açıkladı. Washington’un bu baskısı, transatlantik ilişkilerde enerji politikalarının belirleyici hale geldiğini ve savaşın gidişatında ekonomik araçların askeri hamleler kadar etkili olabileceğini ortaya koyuyor.

Trump’ın açıklamalarında öne çıkan en dikkat çekici unsur, ilk kez Rusya’yı açıkça “saldırgan” olarak tanımlaması oldu. Daha önce Moskova’yı doğrudan suçlamaktan kaçınan Trump, bu kez hem Rus ordusunun verdiği kayıplara hem de savaşın yol açtığı insani yıkıma dikkat çekti. “Putin beni hayal kırıklığına uğrattı” sözleri, Trump’ın uzun süredir savunduğu kişisel diplomasi yönteminin başarısızlıkla sonuçlandığını gözler önüne serdi. Bu çıkış, Washington’un Moskova’ya karşı yaklaşımında bir dönüm noktası olarak görülüyor ve ABD’nin Kremlin’e yönelik politikalarının sertleşebileceğine işaret ediyor.

Bu gelişmelere paralel olarak Trump yönetimi, Ukrayna’ya yönelik ilk silah sevkiyat paketlerini onayladığını duyurdu. Yardımların kısa süre içinde gönderilmesi bekleniyor. Yeni mekanizma sayesinde Washington, kendi stoklarından silah temin ederken maliyet NATO müttefiklerince karşılanacak. “Öncelikli Ukrayna Gereksinimleri Listesi” (PURL) adı verilen sistem kapsamında iki ayrı 500 milyon dolarlık sevkiyat hazırlanıyor. Toplamda 10 milyar dolara kadar çıkabilecek bu işbirliği, Rusya’nın artan saldırıları karşısında Kiev’in savunmasını güçlendirmeyi hedefliyor. Paketlerde özellikle hava savunma sistemlerinin öne çıktığı, bunun da Rusya’nın yoğun füze ve drone saldırılarına karşı kritik önem taşıdığı belirtiliyor.

Geçen hafta 26 Batılı ülke, savaş sonrası senaryoda Ukrayna’ya asker göndermeyi taahhüt ederek kolektif güvenlik mekanizmasını yeniden öne çıkarmıştı. Bu taahhüt, yalnızca Ukrayna’nın geleceğine dair bir güvence değil, aynı zamanda Moskova’ya karşı caydırıcılık amacı taşıyor. NATO çerçevesinde verilen bu söz, Batı ittifakının savaşın bitimi sonrasında Kiev’in güvenliğini garanti altına almaya hazır olduğunu gösteriyor. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri bu planı, Rusya’nın ileride tekrar benzer saldırılar gerçekleştirmesini önlemek için kritik bir adım olarak görüyor.

Ancak ABD bu taahhüdün dışında kalarak sahada doğrudan asker konuşlandırmayacağını netleştirdi. Washington, askeri varlık yerine ekonomik, istihbarî ve lojistik destekle Kiev’i ayakta tutmayı tercih ediyor. Bu yaklaşım, bir yandan Amerikan kamuoyundaki savaş yorgunluğunu dikkate alırken, diğer yandan Avrupa ülkelerinin daha fazla sorumluluk üstlenmesini zorunlu kılıyor. NATO içinde yük paylaşımının nasıl şekilleneceği tartışma konusu olmaya devam ediyor. Buna rağmen Ukrayna’ya verilen bu kolektif güvenlik sözü, Moskova’ya karşı Batı’nın uzun vadeli stratejik kararlılığını teyit eden güçlü bir mesaj olarak öne çıkıyor.

Ukrayna savaşına dair ortaya konan bu adımlar, Batı’nın kararlılığını sergilese de aynı zamanda derin çelişkileri gözler önüne seriyor. Trump’ın Moskova’ya yönelik sertleşen söylemleri ve yeni silah paketleri önemli bir değişim sinyali verse de, Washington’un sahada asker bulundurmayı reddetmesi ABD’nin sınırlı angajmanını ortaya koyuyor. Avrupa ülkeleri daha ağır yaptırımlar ve güvenlik taahhütleri konusunda öne çıkarken, birlik içindeki enerji bağımlılığı ve strateji farklılıkları Kremlin’in elini güçlendirmeye devam ediyor. Sonuçta, Batı’nın Ukrayna’ya desteği güçlü bir siyasi iradeyi yansıtsa da ortak hareket etme konusundaki eksiklikler sürecin en zayıf halkasını oluşturmaya devam ediyor.

Post Views: 0



You may also like
ABD’den İsrail’in Gazze Harekâtına Destek
September 20, 2025
Aşırı Sağcı Aktivist Charlie Kirk Suikaste Uğradı
September 12, 2025
Enflasyonun Gölgesinde Fed’in Faiz Kararı
September 12, 2025
  • Recent

    • The End of the American Century? Interdependence, Soft...
      June 9, 2025
    • Trump-Netanyahu Relationship Takes a Turn for the Worse
      May 30, 2025
    • Why Is Trump Bypassing Israel?
      May 30, 2025
    • Israel’s plan to involve the United States in the occupation...
      May 30, 2025
    • Private Roundtable With Turkish Deputy FM Nuh Yılmaz
      May 20, 2025
    • “Beyond Alliance: Rethinking US-Türkiye Relations...
      May 20, 2025
    • Trump's first 100 days...
      May 5, 2025
    • Will the rare earth elements deal bring peace?
      May 5, 2025
    • Is the U.S. withdrawing from Syria?
      April 25, 2025
    • The two-state solution debate and Türkiye’s strategic...
      April 16, 2025

  • Washington Gündemi

    • Trump Rusya’yı ‘Saldırganlıkla’ Suçladı
      September 20, 2025
    • ABD’den İsrail’in Gazze Harekâtına Destek
      September 20, 2025
    • Aşırı Sağcı Aktivist Charlie Kirk Suikaste Uğradı
      September 12, 2025
    • Enflasyonun Gölgesinde Fed’in Faiz Kararı
      September 12, 2025
    • Rusya NATO’yu Test Ediyor
      September 12, 2025
    • İsrail’in Katar’a Saldırısı Amerika’yı Sorgulatıyor
      September 12, 2025
    • Sınır Dışı Etme Uygulamalarına Yargı Engeli 
      September 5, 2025
    • Mamdani Karşıtı Cephe Büyüyor
      September 5, 2025
    • “Gazze Rivierası” Planı Sızdırıldı  
      September 5, 2025
    • Trump’tan Çin’deki Liderler Zirvesine Tepki
      September 5, 2025



Stay Updated


© Copyright 2018-2022 SETA Foundation at Washington DC
Press enter/return to begin your search