Trump Yönetiminin İlk Ulusal Güvenlik Skandalı
ABD’nin üst düzey istihbarat ve savunma yetkililerinin Signal uygulaması üzerinden Yemen’e saldırı detaylarını ve stratejisini tartışması yönetimin ilk ulusal güvenlik skandalı olarak kayda geçti. Amerikan kamuoyunda geniş tartışmalara yol açan olay, Kongre’nin üst düzey istihbarat ve savunma yetkililerini sorguya çeken oturumlar düzenlemesine neden oldu. Geçtiğimiz haftalarda, Yemen’deki Husilere yönelik düzenlenen bir saldırının detayları, yanlışlıkla mesajlaşma uygulaması Signal’de grup mesajlarına dahil edilen bir gazeteci aracılığıyla ortaya çıktı. Saldırının detaylarının bu uygulama üzerinden yanlışlıkla paylaşılması, derin bir güvenlik zaafiyeti olduğu gerekçesiyle ağır eleştirilerin hedefi oldu.
Signal isimli mesajlaşma uygulamasında yer alan bir gruba yanlışlıkla dahil edilen Atlantic dergisi editörü Goldberg tarafından ortaya çıkarılan skandal, Beyaz Saray yetkilileri tarafından doğrulandı. Goldberg, kaleme aldığı yazısında, ulusal güvenlik yetkililerinin bulunduğu bir Signal grubuna dahil edildiğini ve ardından Savunma Bakanı Pete Hegseth’in Husilere yönelik düzenlenen saldırı ile ilgili detayları paylaştığını açıkladı. Yazışmalarda, saldırıların saati ve sıralaması yer alırken, Trump yönetimi içindeki görüş ayrılıkları da gün yüzüne çıktı. Başkan Yardımcısı JD Vance’in, saldırının ABD’nin değil de daha çok Avrupa’nın işine geleceği yönündeki görüşleri mesajlaşmalardaki dikkat çekici noktalardan biri oldu.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz tarafından mesajlaşma grubuna yanlışlıkla eklenmiş olabileceğini ifade eden Goldberg, paylaşılan mesajlarla uyumlu şekilde saldırıların gerçekleştirildiğini dile getirdi. Skandalın açığa çıktığı ilk gün olayla ilgili bilgisi olmadığını belirten Trump, ortaya çıkan sızıntının Yemen’deki ABD saldırılarını etkilemediğini vurgulayarak durumu önemsiz göstermeye çalıştı. Ertesi gün yaptığı açıklamada ise olayın medyada yer aldığı kadar kritik olmadığını belirterek, Mike Waltz’a destek verdi. Trump, ulusal güvenlik ekibinden son derece memnun olduğunu ifade ederken, Mike Waltz olaya ilişkin tüm sorumluluğu üstlendiğini ve olayın araştırılması için Trump’ın danışmanı Elon Musk ile görüştüğünü belirtti. Waltz, söz konusu konuşmalar arasında “gizli” bilgi olmadığını ancak gene de bu mesajların bir gazeteciyle paylaşılmasının hata olduğunu kabul etti.
Mesajlaşmaların açığa çıkmasıyla, kamuoyunda Trump yönetimine yönelik eleştiriler arttı. Skandal ile ilgili eleştiriler birkaç odakta toplandı. En kritik eleştirilerden biri, böylesi kritik bilgilerin normal telefon uygulamaları üzerinden paylaşılmasına yönelik oldu. Ulusal güvenlik meselesi olarak görülen bu tür durumlarda, önceki yönetimlerin gösterdiği hassasiyet ile kıyaslama yapılarak Trump yönetiminin acemiliği eleştirildi. Özellikle Beyaz Saray’da yer alan ve kritik operasyonların yürütüldüğü Durum Odası, bu tür durumlar için inşa edilmiş yüksek korunaklı yapısıyla işlev görüyor. Obama yönetiminin, El-Kaide operasyonlarını dönemin Başkan Yardımcısı Biden ve güvenlik ekibiyle birlikte Durum Odası’nda takip ettiği görseller yeniden paylaşılarak, Trump yönetiminde yer alan isimlerin sorumsuz olduğu iddia edildi.
Üst düzey ulusal güvenlik bürokratların kullandığı Signal, dünya çapında 40-70 milyon arasında kullanıcıya sahip bir uygulama olarak dikkat çekiyor. Milyarlarca kişi tarafından kullanılan WhatsApp ve Messenger gibi uygulamalara kıyasla küçük bir kullanıcı kitlesi olsa da, Signal uygulaması mahremiyet ve güvenlik sağlamasıyla ön plana çıkıyor. Uçtan uca şifreleme, WhatsApp gibi bazı diğer uygulamalarda da mevcut olsa da, Signal’ın ek güvenlik özelliklerine sahip olması ve açık kaynak kodu ile güvenlik açıklarının denetlenebilmesi diğer mesajlaşma uygulamalarından daha güvenli bir platform olarak değerlendirilmesine olanak sağlıyor. Signal, en güvenilir mesajlaşma uygulamaları arasında yer alsa da, ulusal güvenliği ilgilendiren konularda devletin güvenlikli telefonları dışındaki cep telefonları kullanılarak yapılan yazışmaların, güvenlik zaafiyetine açık kapı bıraktığı biliniyor.
Trump, Signal uygulamasının sorunlu bir platform olduğunu ve anlatıldığı kadar iyi olmayabileceğini vurgularken uygulamanın yaygın bir şekilde kullanıldığına dikkat çekti. ABD Savunma Bakanlığı, skandalın ardından yaptığı açıklamada, Signal hakkında kritik bir güvenlik uyarısı yayınlayarak, Rus hackerların uygulamadaki güvenlik açıklarını kullanarak hassas bilgilere erişebileceğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Signal grubunun, Trump’ın dış politika ekibi arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla kurulduğunu belirterek paylaşılan mesajlarda hassas içeriklerin yer almadığını savundu.
Skandal ile ilgili bir diğer eleştiri ise ortaya çıkan bilgilerin önemine dair oldu. Paylaşılan mesajlarda saldırıların gerçekleşeceği saatler ve kullanılacak askeri ekipmanlar yer alırken, bu bilgilerin yüksek derecede hassas içerik olup olmadığı konusunda tartışmalar yapıldı. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard, Çarşamba günü Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi önünde verdiği ifadede, ülkenin ulusal güvenliğinin tehlikeye atılmadığını savunarak paylaşılan mesajlar arasında gizli belge bulunmadığını ifade etti. Gabbard, Signal mesajlaşma uygulamasının devlet tarafından verilen cihazlarda, onaylı bir uçtan uca şifrelenmiş mesajlaşma platformu olarak önceden yüklenmiş olarak geldiğini de vurgulayarak bir zafiyet yaşanmadığını belirtti.
Savunma Bakanı Pete Hegseth, Goldberg’i “yanıltıcı” ve “güvenilirliğini yitirmiş bir gazeteci” olarak nitelendirerek, mesajlaşmalarda kimsenin savaş planları hakkında tartışmadığını savundu. Adalet Bakanı Pam Bondi ise, askeri operasyonlara ilişkin ayrıntıların güvenli olmayan bir mesaj grubunda paylaşılmasına ilişkin cezai bir soruşturma başlatılmayacağını belirterek, savaş uçaklarının ne zaman kalkacağı ve bombaların ne zaman düşeceği gibi ayrıntıların “gizli olmadığını” söyledi. Adalet Bakanı konuyla ilgili net bir tutum sergilemiş olsa da, federal bir hakim, üst düzey güvenlik bürokratlarının mesajlaşmalarını arşivlemeleri gerektiğine hükmetti.
Demokratların Senato’daki lideri Chuck Schumer, Signal skandalını “tarihteki en büyük askeri istihbarat sızıntılarından biri” olarak nitelendirerek, soruşturma açılmasını talep etti. ABD Senatosu İstihbarat Komitesi’nin en üst düzey Demokrat üyesi Senatör Mark Warner, Yemen savaş planlarının konuşulduğu Signal grubuna ABD’li gazetecinin eklenmesinden sorumlu tuttuğu Hegseth ile Waltz’ın istifa etmesi gerektiğini savundu. Warner, “Düşmanlarımız Çin ve Rusya’nın şifreli sistemlere girmeye çalıştığını gösteren çok sayıda bulgu var” diyerek, bu tür bir olayın basit bir olay olarak geçiştirilemeyeceğini belirtti. Senato’nun Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Roger Wicker da komitenin Signal grup sohbeti sızıntısını soruşturacağını ifade etti.
Trump’ın ulusal güvenlik ekibinin dahil olduğu skandal, ABD’nin Husilere yönelik operasyonu üzerinde doğrudan bir etki yaratmamış olsa da, ABD kamuoyunda büyük bir yankı uyandırarak Trump yönetimini zor duruma soktu. Başkan seçildikten sonra kabinesine atamayı düşündüğü isimler etrafında uzun süren tartışmalar sonrasında en tartışmalı ataması olan Savunma Bakanı Pete Hegseth’in içinde yer aldığı bu skandal, henüz göreve yeni başlamış ve kamuoyunda yeterince kredisi olmayan yönetim kadrosu için yetkin olmadıklarına dair imajı güçlendirdi. Şu aşamada Trump’ın sahip çıkmasıyla herhangi bir istifa beklemek gerçekçi olmamakla birlikte, bu skandal önümüzdeki süreçte Trump yönetimini eleştirmek ve ulusal güvenlik kaygılarını dile getirmek için sıklıkla başvurulacak bir gelişme olarak kayıtlara geçti.