Trump’ın Yeni Hedefi Fed
ABD Başkanı Donald Trump, seçimi kazanmasında belirleyici faktörlerden biri olan ekonomi politikalarında, şu ana kadar seçmenlerini tatmin edebilecek önemli adımlar atamadı. Uyguladığı ve geri çektiği tarifelerle Amerikan borsasında istikrarsızlık oluşturan Trump, uzun bir süredir hedefinde olan Amerikan Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik açıklamalar yapmasıyla da piyasalar üzerinde olumsuz etki oluşturdu. Bu hafta piyasalarda istikrar sağlamaya çalışarak, Powell’ı görevden almayı düşünmediğini belirten Trump, ekonomi piyasalarında bir rahatlama yaratmaya çalıştı. Ancak Fed özelinde uzun süredir devam eden gerilim önümüzdeki günlerde daha büyük tartışmalara yol açabilir. Bu noktada Trump’ın atacağı riskli bir adım son dönemde geçmişe oranla daha değişken ve kırılgan bir hale gelen Amerikan ekonomisi için uzun süre kalacak etkiler oluşturabilir.
Trump ile Powell arasındaki gerilim uzun süredir devam ediyordu. Trump döneminde atanan Fed Başkanı Jerome Powell ile Trump arasında, Amerikan ekonomisinin bugünkü halini yansıtırcasına istikrarsız bir ilişki söz konusu. 2019 yılında Powell, faiz oranları politikası nedeniyle Trump tarafından sert şekilde eleştirilmiş ve “düşman” olarak nitelendirilmişti. Ancak o dönemde faizleri sıfıra indirme kararını öven Trump, 2024 başkanlık seçim sürecinde de Powell’ı yine hedef almıştı. Trump, seçim öncesi dönemde ekonomik parametrelerdeki iyileşmeleri gerekçe göstererek faiz indirimi politikasını uygulayan Fed’i, ABD başkanlık seçimlerine müdahale etmekle suçlamış ve Powell’ı, Biden’ın en zayıf noktası olarak tanımladığı ekonomi politikaları bağlamında destek olmakla itham etmişti. Powell ise, Fed’in bağımsız bir kurum olduğu ve hiçbir siyasi liderden etkilenmedikleri yönündeki görüşünü dile getirerek, kurumsal bağımsızlığı korumaya devam edeceklerini belirtmişti. Trump, seçim sonrası yaptığı açıklamada ise Powell’ı görevden almayı planlamadığını ifade etmişti. Yasal çerçevede, bir Fed başkanının yalnızca “geçerli bir sebep” durumunda görevden alınabileceği için, başkanın bu atamadaki yetkisini kısıtlayan bir durum söz konusu. Bu nedenle, mevcut durumda bir değişiklik yapılması öngörülmüyor. Ancak, Trump’ın öngörülemez davranışları göz önünde bulundurulduğunda, bu konuda kesin bir yargıya varmak pek mümkün görünmüyor.
Trump göreve başladıktan sonra da ikili arasındaki gerilim devam etti. Ocak ayı verileri sonrasında, Fed faiz indirimi beklentilerine karşılık “bekle-gör” politikasını sürdüreceğini açıklayarak ortaya çıkacak veriler ışığında hareket edeceklerini belirtti. Fed Başkanı Powell, Senato’da yaptığı açıklamalarda da enflasyon hedefine ulaşmak için acele etmeyeceklerini ve faiz indirimlerinin öncelikli olmadığını vurguladı. Ekonomi alanında seçmenlerine verdiği vaatleri yerine getirmek isteyen Trump, Fed’i ağır hareket etmekle suçlamaya başladı. Bu durum, Fed’in ekonomiyi soğutma refleksi ile Trump’ın ekonomik büyümeyi canlandırma hedefi nedeniyle ortaya çıkmış bir gelirim olarak da değerlendirilebilir.
Trump ile Powell arasındaki gerilimin bir başka boyutunu ise Trump’ın göreve geldikten sonra geniş kapsamlı uyguladığı tarifeler oluşturuyor. Fed Başkanı Powell, tarifelere ilişkin açıklamasında, Trump’ın gümrük vergileri nedeniyle enflasyonun artabileceğini ve bu durumun kalıcı hale gelebileceğini uyarısında bulundu. Powell, “Politikaların gerçek etkileri muhtemelen önümüzdeki yıl çok daha belirgin hale gelecektir.” diyerek, kaotik ekonomik ortamda Fed’in en doğru hamlesinin faizleri sabit tutmak olacağını ifade etmişti.
Trump, geçtiğimiz hafta yine Powell’ı hedef alarak faiz indirimi politikasının bir an önce uygulanması gerektiğini vurguladı. Pazartesi günü sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Powell’ı eleştiren Trump, faiz oranlarında “önleyici indirimler” yapılması gerektiğini söyledi. Trump, enerji maliyetlerinin ve gıda fiyatlarının önemli ölçüde düştüğünü iddia ederek, diğer pek çok “şeyin” aşağı yönlü seyrederken neredeyse hiç enflasyon olmadığını belirtti. Mevcut durumun öngörülen seviyelerde olduğunu belirten Trump, yaşanan düzelmeler karşısında Powell’ın geç kalmadan faiz indirimi yapmazsa, ekonomide yavaşlamaya neden olabileceğini ifade etti. Aynı paylaşımında Powell’ı “ezik” ve “öngörüsüz” olarak tanımlayan Trump, Avrupa’nın son süreçte 7 kez faiz indirimi yaptığını hatırlatarak, Powell’ın seçim sürecinde yalnızca Demokratlara yardım etmek dışında her zaman çok geç kaldığını belirtti. Geçtiğimiz hafta da Powell’ın faiz indirimini yapmakta geç kaldığını ifade eden Trump, Powell’dan memnun olmadığını belirterek, eğer görevden ayrılmasını isterse hemen ayrılacağını da söylemişti.
Trump’ın Pazartesi günü yaptığı açıklamalar ve Powell’a yönelik eleştirileri, ABD Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ilişkin endişeleri artırarak, hisse senetleri, dolar ve devlet tahvilleri de dahil olmak üzere ABD varlıklarında daha fazla satışa neden oldu. Trump’ın son dönemdeki sert eleştirileri, Fed’in bağımsızlığına ilişkin kaygıları tırmandırarak önemli kayıplara yol açtı. Özellikle, Paskalya tatili sonrasında ABD borsasında kayıplar artarken üç büyük endeks (Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq Composite) pazartesi günü yüzde 2’den fazla değer kaybetti.
Piyasalarda oluşan olumsuz hava ve kamuoyundan gelen tepkilerle birlikte, Trump, tarifelere benzer şekilde Fed başkanı hakkındaki söylemlerinden geri adım attı. Muhafazakârlar da Fed başkanının değiştirilmesinin ekonomik anlamda büyük bir felakete yol açabileceğini ifade ederek Trump’ın çok ileri gitmemesi gerektiğini ifade etmişlerdi. Oval Ofis’te Salı günü basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Trump, önceki söylemlerinin aksine Powell’ın görevden alınması konusunda bir düşüncesi olmadığını belirtti.
Trump her ne kadar böyle bir niyetinin olmadığını belirtse de Powell için alternatif isimler de konuşulmaya başlandı. Kevin Warsh, mevcut Fed Başkanı Jerome Powell’ın görevden alınması yahut görev süresinin bitmesi durumunda Amerikan Merkez Bankası’nın yeni başkanı olarak öne çıkan isimlerden biri olarak görülüyor. Warsh, finans sektörü ve kamu hizmetindeki uzun kariyeriyle dikkat çekiyor. Morgan Stanley’de satın alma bölümü başkanlığı yaptıktan sonra, George Bush döneminde ekonomi politikalarıyla ilgili özel yardımcı olarak görev alan Warsh, 2006 yılında Bush tarafından Fed Yönetim Kurulu’na atandı. Fed’deki görevinde özellikle Wall Street ile olan yakın ilişkisiyle tanınan Warsh 2011’de merkez bankasının 600 milyar dolar tutarında tahvil alımını eleştirerek Fed’den ayrıldı.
Warsh, ekonomi politikalarına dair farklı görüşleriyle de dikkat çekiyor. Enflasyonun artmasındaki sorumluluğu hükümetin aşırı harcama yapmasına ve Fed’in fazla para basmasına bağlıyor. Ancak, çoğu ana akım ekonomist, pandeminin etkisiyle ortaya çıkan arz ve talep şoklarının enflasyonu tetiklediğini savunuyor. Warsh, Fed’in siyasi tahminlerden kaçınması gerektiğini savunarak, Trump dönemindeki enflasyonla ilgili yaptığı eleştirilerde de Fed’in aldığı kararların hatalı olduğunu vurguluyor. Ayrıca, Trump’ın tarifelerinin enflasyonu artıracağı endişelerine karşın, “enflasyon bir tercihtir” diyerek hükümet harcamalarının azaltılması gerektiğini belirtiyor. Warsh, ekonomiyi güçlendirmek için uzun vadeli çözümler gerektiğini savunuyor ve Fed’in kararlarının bu süreçte önemli bir rol oynadığını düşünüyor. Warsh yakın bir dönemde olmasa da önümüzdeki yıl Fed’in başında daha radikal adımlar atarak Trump yönetimiyle daha uyumlu çalışan bir Fed inşa etmeye çalışabilir.
Trump’ın 2024 başkanlık seçimlerinde en büyük avantajlarından biri ekonomi politikaları bağlamında seçmenlerin kendisine duyduğu güven olsa da, göreve başladıktan sonra ekonomi politikalarıyla ilgili popülerliğini ve güvenini kaybetmeye başladı. Reuters/Ipsos tarafından yapılan son ankete göre, ankete katılanların sadece %37’si Trump’ın ekonomiyi yönetme biçimini onaylıyor. Trump göreve başlamasından hemen sonra yapılan aynı firma tarafından yapılan ankette ise katılımcıların %55’i, 30 Nisan’a kadar sürecek olan ilk 100 gününde Trump’ın ana odağının enflasyon ve ekonomi olması gerektiğini söylemişti. Üç ay sonra, son anketin katılımcılarının dörtte üçü, bir resesyonun yaklaştığından endişe ettiklerini belirtiyor. Ayrıca, katılımcıların %56’sı, Trump’ın ekonomiyi düzeltmekiçin attığı adımların “çok düzensiz” olduğunu düşünüyor.
Her ne kadar Trump son olarak Fed Başkanı’nı görevden almayacağını açıklasa da, Fed üzerindeki baskısı, kurumun bağımsızlık imajını zedelemeye devam ediyor. Mevcut ekonomik durumu göz önüne alındığında, Trump’ın Powell’a yönelik yapacağı en ufak bir hamle, ABD borsaları ve ekonomisi için geri dönüşü zor büyük kayıplara yol açabilir. Geçtiğimiz haftalarda, Çin başta olmak üzere birçok ülkeyi kapsayan tarifeler nedeniyle rekor seviyede kayıplar yaşayan ABD borsası toparlanmaya başlamışken, Powell’ın görevden alınması gibi bir hamle piyasalar tarafından endişe verici şekilde yorumlanabilir. Trump’ın Fed Başkanı’nı görevden alma kararından geri adım atması, piyasalar tarafından olumlu karşılanırken, bu sürecin ne kadar süreceğini kestirmek kolay gözükmüyor. Önümüzdeki günlerde Trump’ın ya da yönetimindeki bazı isimlerin Fed’i hedef almaya devam etmesi, Fed üzerindeki siyasi baskıyı daha da artırabilir. Trump’ın tarifelerden sonra Fed Başkanı’na yönelik söylediklerinden geri adım atması da güvenilirlik kredisini olumsuz etkileyen bir unsur olarak dikkat çekiyor.