Trump: Gazze’de Ateşkes Yürürlükte
Gazze’de varılan ateşkese rağmen İsrail saldırılarını sürdürüyor. İsrail ve Hamas birbirini ateşkesi ihlal etmekle suçlarken Başkan Trump ateşkesin hala yürürlükte olduğunu söyledi. Hamas’ın lider kadrosunun ateşkes ihlali ile ilgisi olmadığını kaydeden Trump, yaşananlardan “içerideki bazı isyancıları” sorumlu tuttuklarını belirtti. Ateşkesin kendisi için “en önemli öncelik” olduğu vurgulayan Trump, Barış Planının uygulanmasını sağlamak için Başkan Yardımcısı JD Vance ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner gibi isimleri bölgeye gönderdi.
Şarm El-Şeyh’te sağlanan ateşkesle birlikte rehine ve mahkûm takası ile insani yardım akışında belli oranda başarı kaydedilse de planın ikinci aşamasını oluşturan silahsızlandırma ve yeniden inşa başlıklarında somut bir ilerleme sağlanabilmiş değil. Hamas “yabancı vesayeti” reddederken, Netanyahu yönetimi ise “güvenlik kuşağı” kurulması gerektiğini savunuyor. Bu koşullar altında ateşkes kırılgan bir zeminde başladı ve taraflar arasında güven eksikliği derinleşti.
19 Ekim’de Refah sınırında iki İsrail askerinin ölümü iddiası üzerine İsrail güçleri kapsamlı bir hava harekâtı başlattı. Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre saldırılarda çoğu kadın ve çocuk 44 Filistinli hayatını kaybetti. Saldırının ardından yardım koridorları kapatılırken Refah geçiş noktası durdurulurken Hamas, İsrail’i “uydurma gerekçelerle katliam yapmakla” suçladı. Ateşkesin ilk ciddi testi olarak görülen bu olay çatışmaların yeniden başlama riski doğuruyor. Tarafların karşılıklı suçlamaları, sürecin istikrar kazanmasını zora sokuyor. Washington, ateşkesin “geçerliliğini koruduğunu” vurgularken, ihlalin örgütsel emir-komuta dışı unsurlardan kaynaklanmış olabileceği değerlendirmelerini öne çıkardı. Askeri çekilme ve yardım düzeni tesis edilse de, sahadaki küçük bir kıvılcımın bile karşılıklı güvensizliği hızla büyüttüğü görülmüş oldu.
Başkan Yardımcısı JD Vance ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Gazze ateşkesini güçlendirmek ve Gazze Barış Planının uygulanmasını hızlandırmak amacıyla Orta Doğuya gitti. Vance, 21-23 Ekim tarihlerinde İsrail’e giderek Başbakan Netanyahu ve üst düzey yetkililerle görüşmeler yaptı. Hamas’ın silahsızlandırılması, rehine kalıntılarının iadesi, Gazze’nin yeniden inşası ve sivil-askeri koordinasyon merkezinin açılışı gibi konuları ele alınırken İsrail parlamentosunun Batı Şeria ilhakı oylamasını “hakaret” diye nitelendirerek ABD’nin muhalefetini vurguladı. Vance’in İsrail temasları, Beyaz Saray’ın kırmızı çizgilerini netleştirirken ateşkesin uygulanmasının “beklenti” değil “şart” olduğu kaydedildi.
Dışişleri Bakanı Rubio, Vance’in ziyaretinin hemen ardından İsrail’e giderek Netanyahu ile kapsamlı görüşmeler yürüttü. Bu temaslar, Washington yönetiminin Gazze ateşkesine yönelik “koşullu destek” yaklaşımını netleştirdi. Rubio, füze savunma sistemleri için askerî paketlerin hâlâ masada olduğunu belirtirken, ateşkes ihlallerinin devam etmesi halinde askeri ve ekonomik yardımların ertelenebileceği yönünde net mesajlar verdi. Trump yönetimi bu yaklaşımla bir yandan İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarını desteklerken diğer yandan sahadaki askeri adımların ateşkesi zayıflatmamasını sağlamaya çalışıyor.
Rubio’nun söyleminde iki ana unsur öne çıktı. İlk olarak İsrail’in güvenliği “değişmez” bir öncelik olarak vurgulanırken, ikinci olarak Batı Şeria’daki ilhak hamleleri ve kontrolsüz askeri tepkilerin Trump yönetiminin Gazze barış planını tehlikeye atabileceği uyarısı oldu. Bu diplomatik çizgi, Trump yönetiminin Gazze’deki ateşkesi korumayı amaçlayan 20 maddelik planının uygulanmasında ekonomik ve askeri araçların birlikte kullanıldığı bir strateji olduğunu gösteriyor. Washington, ateşkese zarar veren tarafların maliyetini artırarak; sahadaki tırmanışı kontrol altına alan ve çatışmanın yeniden alevlenmesini engelleyen bir denge kurmayı hedefliyor.
Rubio’nun İsrail ziyareti, Vance’in üç günlük temasları ve Jared Kushner gibi diğer Trump danışmanlarının bölgedeki yoğun ziyaretlerinin devamı olarak görülüyor. Bu yüksek düzey temaslar, Trump yönetiminin Ortadoğu politikasında ateşkesi sağlam tutmaya ve Gazze’nin yeniden inşasıyla bölgesel barış sürecine verdiği önemi gösteriyor. Aynı zamanda, İsrail parlamentosunun Batı Şeria’yı ilhak etme girişimlerine yönelik güçlü uyarılar ve “Barış planını tehdit ediyor” nitelemesi, Washington’un bu süreçteki kırmızı çizgilerini hatırlatıyor. Bu görüşmeler, ABD’nin İsrail’e desteğini sürdürürken, gerilimi arttıracak ve barışı bozacak adımlara karşı diplomatik uyarı niteliği taşıyor.
Trump, İsrail Parlamentosu’nun işgal altındaki Batı Şeria’nın ilhakına ilişkin oylamasına dair net bir tutum sergiledi. Trump, yaptığı açıklamada, İsrail’in Batı Şeria’da herhangi bir ilhak hareketi yapmayacağını belirtti ve bu konuda endişe edilmemesi gerektiğini vurguladı. Trump, Arap ülkelerine verdiği sözler gereği böyle bir adımın atılamayacağını ifade ederek, “Bunu şimdi yapamazsınız. Eğer olursa İsrail, ABD’nin tüm desteğini kaybeder.” dedi. Trump daha önce Time dergisine verdiği bir röportajda da İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etmesi durumunda ABD’nin desteğinin tamamen kesileceği uyarısını yapmıştı.
Trump yönetiminin yapılan açıklamalar Ortadoğu barış planı ve bölgedeki diplomatik dengeleri koruma amacını yansıtırken, Trump’ın Batı Şeria’daki ilhak girişimlerinin hem bölgesel ilişkileri hem de ABD-İsrail bağlarını zedeleyebileceğine dair net bir mesaj verdiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, Netanyahu’nun ABD yönetiminden gelen tepkilerin ardından ilhak tasarısında ilerleme adımlarını durdurduğu bildirildi ki bu da Trump’ın açıklamalarının etkisini gösteriyor. Bu durum, Trump yönetiminin bölgesel istikrar ve ilişkilerdeki kırılgan dengeleri gözettiğinin önemli bir işareti olarak değerlendiriliyor.
Trump yönetimi, İsrail’in saldırısıyla sarsılan Gazze ateşkesini kurtarmak için yoğun diplomatik çaba sarf ediyor, ancak derin güven eksikliği ve tarafların uzlaşmaz tutumları süreci tehdit ediyor. Vance ve Rubio gibi üst düzey siyasilerin İsrail ziyaretleri, Hamas’ın silahsızlandırılması ve yardım akışını hızlandırma hedefiyle ateşkesin ikinci aşamasına geçişi sağlamayı amaçlarken Netanyahu’nun “güvenlik kuşağı” ısrarı ve Hamas’ın “yabancı vesayet” reddi gibi unsurlar ilerlemenin önünde engel teşkil ediyor. Trump’ın Batı Şeria ilhakına karşı “destek kesilir” uyarısı ve Rubio’nun yardım paketlerinin koşula bağlı olduğunu belirtmesi ise ABD’nin İsrail’e desteğiyle ateşkesi koruma hedefini dengeleme çabasını yansıtıyor. Mısır ve Katar’ın arabuluculuğuyla sağlanan sınırlı ilerlemeye rağmen, sahadaki küçük bir kıvılcımın çatışmayı alevlendirme riski sürüyor.