Beyaz Saray’ın Gazze Barış Planının Akıbeti Belirsiz
İsrail’in ihlallerine rağmen Gazze’de ateşkes devam ederken ABD basınına yansıyan haberlerde Trump’ın Gazze barış planının uygulanma aşamasında ciddi belirsizlikler ve zorluklarla olduğu gündeme taşındı. Politico’nun sızdırdığı özel belgelere göre, Trump’ın Gazze için vaat ettiği “kalıcı barış” planı, ciddi zorluklarla dolu ve ikinci aşamanın başarıya ulaşması oldukça zor olarak görülüyor. Belgelerde planın uygulanmasındaki engeller arasında çok uluslu güvenlik gücünün Gazze’ye konuşlandırılmasındaki belirsizlik, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yetersiz personel ve bütçe kapasitesi ile Filistin yönetimine karşı duyulan güvensizlik gibi konular ön plana çıkıyor. Trump barış istiyor, fakat bu barışın nasıl inşa edileceği ABD kurumları içinde bile tam olarak netleştirilmiş durumda değil.
Haberde ele alınan 67 slaytlık sunumdan oluşan Trump’ın Gazze planı belgeleri, ABD yetkilileri arasında dolaşan iç raporlara dayanıyor. İsrail’de geçen ay düzenlenen ve ABD Dışişleri, Savunma Bakanlığı yetkilileri ile özel sektör temsilcilerinden yaklaşık 400 kişinin katıldığı iki günlük sempozyumda, planın en kırılgan yönleri ayrıntılı şekilde ele alınmış. Katılımcılara sunulan slaytlar, özellikle planın aşamaları arasındaki geçişlerde büyük belirsizlikler olduğunu, Uluslararası İstikrar Gücü’nin kurulmasının zorluklarını ve sahadaki güvenlik-yönetim düzeninin netleştirilemediğini ortaya koyuyor. Belgeler, bu engeller nedeniyle planın başarısız olabileceğine dair hükümet içi kaygıları güçlendirirken, aynı raporlar Trump yönetiminin tüm sorunlara rağmen barış anlaşmasına bağlı kaldığını, Gazze’nin güvenlik ve ekonomik olarak uzun vadeli uluslararası desteğe ihtiyaç duyacağını kabul ettiğini gösteriyor.
Trump yönetiminin açıkladığı barış planı, büyük ölçekli ve kapsamlı bir dönüşüm programına işaret ediyordu. Ateşkesin tesisinden çok uluslu güvenlik gücünün konuşlandırılmasına, Gazze’de geçici bir yönetim kurulmasından yeniden yapılanma programlarının başlatılmasına kadar pek çok mekanizma içeren planın nasıl hayata geçirileceği konusu belirsiz kalmıştı. Sızdırılan belgeler, planın kritik aşamalarında henüz bir yol haritasının oluşmadığını gösteriyor.
Ateşkesin ilan edilmesinden bu yana taraflar, anlaşmanın ilk aşamasında öngörülen bazı kritik adımları hayata geçirmeyi başardı. Öncelikle çatışmalar büyük ölçüde durdu, sivillere yönelik yoğun bombardıman sona erdi ve insani yardım koridorları yeniden açıldı. Rehine pazarlıkları kapsamında Hamas, belirlenen listedeki bazı rehineleri serbest bıraktı; buna karşılık İsrail de tutuklu takası kapsamında belirli sayıdaki Filistinli mahkûmu tahliye etti. ABD, Mısır ve Katar’ın koordinasyonuyla yürütülen diplomatik trafik, ateşkesin kırılgan olmasına rağmen korunmasını sağladı. Gazze içinde sınırlı ölçekte insani erişim genişletildi, temel gıda ve tıbbi malzeme akışı bir miktar arttı. Trump yönetimi, anlaşmanın ilk aşamasını “başarılı” olarak tanımlasa da, bölgede güvenlik boşluklarının tamamen giderilememesi ve bazı noktasal ihlallerin devam etmesi, sürecin hâlâ çok kırılgan olduğuna işaret ediyor.
Anlaşmanın ikinci aşaması ise bu ilk kazanımları kalıcı bir siyasi ve güvenlik düzenine dönüştürmeyi hedefliyor; ancak tam da bu noktada ciddi zorluklar ortaya çıkıyor. ABD’nin planladığı çok uluslu güvenlik gücünün nasıl oluşturulacağı, hangi ülkelerin katkı sağlayacağı ve sahaya ne zaman ineceği hâlâ net değil. ABD’nin bu güce liderlik etmek istemediği, diğer ülkelerin ise riskli bir güvenlik misyonuna kolayca yanaşmadığı belirtiliyor. Böyle bir boşlukta güvenlik gücü sahaya zamanında inemezse, ateşkes kalıcı bir istikrar sağlayamayabilir. Bunun da ötesinde, Hamas’ın otoritesini kaybettiği bir ortamda yeni güvenlik boşluklarının ortaya çıkması, yerel silahlı grupların yeniden örgütlenmesine kapı aralayabilir.
Gazze’de geçici bir yönetim kurulması için Filistin Yönetimi, uluslararası kurumlar ve bölge ülkeleri arasında görüşmeler devam ediyor; fakat hem İsrail’in çekinceleri hem Hamas sonrası düzenin nasıl tesis edileceğine dair belirsizlikler, ilerlemenin yavaş ve sorunlu olmasına neden oluyor. Yeniden yapılanma programı için finansman mekanizmaları hâlâ kesinleşmediği için uluslararası desteğin ölçeği de belirsizliğini koruyor. Bu nedenle ikinci aşamanın başarıya ulaşıp ulaşmayacağı henüz kesin değil. Diplomatik çabaya rağmen, güvenlik düzeninin oturtulması, yönetim devri ve yeniden yapılanma gibi en zor adımlar hâlâ çözülmeyi bekleyen karmaşık sorunlar olarak duruyor; dolayısıyla ikinci aşamanın başarılı olabilmesi, Trump yönetiminin iddia ettiği kadar hızlı ve kolay olmayacak gibi görünüyor.
Yönetim boyutu da en az güvenlik kadar karmaşık. Trump’ın planına göre Gazze’de yeni bir yönetişim modeli kurulacak, bu model Filistin Otoritesi ile uluslararası uzmanlardan oluşan geçici bir teknokrat yapı tarafından desteklenecek. Ancak İsrail’in Filistin Otoritesi’ne duyduğu güvensizlik ve Hamas’ın kendisini dışlayan her türlü modele karşı çıktığı düşünüldüğünde, geçiş döneminde siyasi uyumun sağlanması oldukça zor görünüyor. Belgelerde, yönetim devrinin kim tarafından yapılacağı, yerel meşruiyetin nasıl kazanılacağı ve uluslararası aktörlerle koordinasyonun nasıl yürütüleceği gibi temel soruların henüz cevapsız olduğu görülüyor.
Yeniden yapılanma konusu da planın zayıf halkalarından biri. Belgeler, Gazze’nin altyapısının tamamen çökmüş durumda olduğunu ve yeni güvenlik-yönetim düzeni kurulduktan sonra bile dış finansman ve danışmanlığın onlarca yıl sürebileceğini belirtiyor. Ancak Trump yönetimi hem kendi iç kamuoyuna hem de bölge ülkelerine hızlı bir toparlanma vaadinde bulunmuş durumda. Bununla birlikte, yeniden yapılanmayı hangi ülkelerin finanse edeceği, fonların nasıl dağıtılacağı ve sürecin şeffaflığının kim tarafından denetleneceği hala belirsiz. ABD bürokrasisi içinde bile fonların akış mekanizmasına dair kesin bir model geliştirilememiş olması, yardımların gecikme veya kesinti riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Trump yönetiminin siyasi kararlılığına rağmen Gazze barış planının sahadaki gerçeklikle sürekli çatıştığını gösteriyor. İlk aşamada elde edilen kazanımlar önemli olsa da kalıcı barışın sağlanması için gereken güvenlik mimarisi, yönetim devri ve yeniden yapılanma mekanizmaları hâlâ netleşmiş değil. Çok uluslu güvenlik gücünün oluşturulamaması, Filistin yönetimine duyulan güvensizlik, İsrail’in çekinceleri ve finansman konusundaki belirsizlikler ikinci aşamayı hem yavaşlatıyor hem de başarısızlığa sürükleme riski taşıyor. Sızdırılan belgeler, Washington’daki kurumların planın uygulanabilirliğine dair ciddi şüpheleri olduğunu açıkça ortaya koyuyor.