Washington’da Tartışmalı Askeri Geçit Töreni
Geçtiğimiz hafta sonu, Washington D.C.’de düzenlenen ABD Ordusu’nun kuruluşunun 250. yılına özel askeri geçit töreni tartışmalara yol açtı. Aynı gün Başkan Trump’ın doğum günü olması nedeniyle, yapılan kutlamalar ABD için alışılmadık bir tablo ortaya koydu. 34 yıl aradan sonra yapılan bu geçit töreni, tasarruf tedbirlerinin uygulandığı bir dönemde büyük bir harcama kalemi olarak görülüp eleştirilirken aynı gün, Trump’ı protesto etmek amacıyla 2.000’den fazla şehirde gösteriler düzenlendi. ABD ordusunun siyasi tartışmaların merkezinde kalması toplumsal kutuplaşmanın bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Amerika’da savaş sonrası büyük askeri geçit törenleri genellikle belirli ulusal bayramlar, zafer kutlamaları ya da savaş sonrası zaferin simgesi olarak yapılıyor. Son askeri geçit töreni, Başkan George HW Bush tarafından Haziran 1991’de Körfez Savaşı’ndaki zaferin kutlanması amacıyla düzenlenmişti. Ancak, Trump’ın düzenlediği geçit töreninin özel bir zafer ya da büyük bir devlet bayramı olmaksızın yapılması, büyük bir askeri törenin farklı amaçlarla yapıldığına yönelik eleştirilere neden oldu.
Binlerce ABD askerinin, askeri araçların ve uçakların yer aldığı geçit töreninin tahmini maliyeti 45 milyon dolar civarında hesaplanıyor. Bu mali tablo göz önünde bulundurulduğunda, son yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Amerikalıların %76’sının geçit törenine karşı bir tutum sergilediği görülüyor. Harcamalarla ilgili endişelerin ötesinde, bazı Amerikalılar geçit töreninin otoriter bir sembolizm yansıttığını ve orduyu siyasallaştırma riski taşıdığını düşünüyor. Siyasetteki kutuplaşmanın etkisi, bu tören özelinde de belirginleşiyor. Demokratların %88’i askeri geçite karşı bir tutum sergilerken, Cumhuriyetçilerin yaklaşık %65’i töreni destekliyor.
Trump’ın öncülüğünde düzenlenen askeri geçit töreni, yalnızca askeri gücün sergilendiği bir etkinlik olmanın ötesine geçerek, aynı zamanda demokrasiye yönelik tartışmaları da beraberinde getirdi. Demokratlar, askeri unsurların ön plana çıkmasını, otoriterleşme eğilimlerinin bir yansıması olarak değerlendirerek, Trump’ın Amerikan demokrasisine zarar verdiğini ve bu tür uygulamaların kalıcı etkiler bırakabileceği uyarısında bulundular. Emekli üst düzey askerler ve Demokrat siyasetçiler yapılan yürüyüş nedeniyle harcanan paraları eleştirirken bu tarz bir gösterinin Amerikalılar için büyük anlamlar olmadığını ifade ettiler. Askeri geçit törenine karşı çıkan Cumhuriyetçiler de oldu. Bazı Cumhuriyetçi senatörler askeri geçit törenlerinin Amerikan doğasına uygun olmadığını ve bu tarz gösterilerin Sovyetler Rusyasını yahut Kuzey Kore gibi ülkeleri yansıttığını ifade ederek eleştirdiler.
Askeri geçit törenine yönelik eleştirilere cevap veren Trump, “Bunu yapmanın değeriyle kıyaslandığında çerez parası. Dünyanın en büyük ordusuna sahibiz ve bunu kutlayacağız” ifadelerini kullandı. Benzer şekilde, ABD Ordu Sekreteri Daniel Driscoll da bu tarz etkinliklerin ABD ordusuna olan sempatiyi artıracağını ve asker alımlarında bir patlamaya yol açacağını belirterek geçit törenini savundu.
Trump’ın 34 yıl aradan sonra askeri geçit töreni düzenlemesi, sadece harcamalar ve kutuplaşmayı artıran bir etken olmakla kalmadı, aynı zamanda zamanlamasıyla da tartışmaları alevlendirdi. Trump’ın California’da göç ve sınır dışı etme politikalarını eleştirenlere yönelik federal askeri gücü kullandığı bir dönemde gerçekleştirilen tören, tartışmaların gölgesinde kaldı. Aynı gün Trump yönetiminin düzensiz göçmenlere yönelik baskıları, bu çerçevede başta Los Angeles olmak üzere göstericilere karşı ABD ordu mensuplarının konuşlandırılması, ekonomide federal harcama kesintileri ve ABD’nin Gazze politikası gibi konular, “Krallara hayır günü” adı altında protesto edildi. 50501 Hareketi tarafından organize edilen protestolar, Trump yönetiminin eylemlerine karşı duran ve demokrasiye sahip çıkan günlük Amerikalılardan oluşan ulusal bir hareket olarak kendisini tanımlıyor. Hareketin adı, 50 eyalet, 50 protesto, bir hareket anlamına geliyor. Bu yılın başlarında yapılan protestolar, Trump ve Elon Musk’ı hedef almış, göstericiler Trump’ı bir monarşi lideri gibi davranmakla suçlamış ve demokrasiye aykırı hareketlerini protesto etmişti.
California’daki protestolara askerin müdahale etmesine onay veren Trump’ın başkentte askeri geçit düzenlemesi, askeri güçlerin daha geniş çapta kullanılma potansiyelini gündeme getirdi. Aynı saatlerde törende konuşan Trump ise vatanseverlik vurgusu yaparak, ABD askerlerinin dünyanın dört bir yanındaki kahramanlıklarını överek, “Amerika’nın düşmanları defalarca öğrendi ki, Amerikan halkını tehdit ederseniz, askerlerimiz sizin için geliyor” ifadelerini kullandı.
Askeri geçit töreninin Trump’ın doğum günüyle aynı gün kutlanması ve aynı zamanda ülke genelinde “Krala Hayır” günü bağlamında yapılan protestolar, ABD siyasetindeki kutuplaşmanın bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bu durum, toplumsal gerilimlerin ve siyasi bölünmenin görünür hale geldiği bir anı simgeliyor. Özellikle, protestoların Trump’ın yönetimindeki sert politikaların bir sonucu olarak patlak vermesi ve bu törenin bir kutlama değil de güç gösterisi gibi algılanması, siyasetin kutuplaşmasını pekiştiriyor. Siyasetteki bu kutuplaşmanın toplumsal yansıması son yapılan kamuoyu araştırmalarına da yansıyor. 2024 başkanlık seçimlerinin ardından yapılan araştırmalara göre son son 30 yıl baz alındığında en ciddi kutuplaşmanın yaşandığı süreç olarak ölçülüyor. Böyle bir atmosferde Amerikan ordusunun da bu kutuplaşmanın bir parçası olarak değerlendirilmesi ve kullanılması endişeleri de beraberinde getiriyor.
Trump’ın ilk döneminde de askerle siyasetin iç içe geçmesi üzerine tartışmalar gündeme gelmişti. George Floyd’un öldürülmesinin ardından başlayan protestolarda, askeri müdahaleyi savunan Trump’ın, Beyaz Saray yakınlarındaki bir kiliseye yaptığı ziyaret sırasında dönemin Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in üniformalı şekilde poz vermesi eleştirilmişti. Milley, daha sonra bu pozdan ötürü kamuoyu önünde özür dilemişti.
Trump’ın seçim öncesi vaatleriyle de çelişen bir şekilde değerlendirilen askeri geçit töreni, özellikle “Dünyaya barışı getireceğim” ve “Önce Amerika” doktrinini savunan bir liderin, Orta Doğu’daki krizleri körüklemesi ve Rusya-Ukrayna savaşındaki arabuluculuk çabalarının başarısız olması gibi göstergelerle tartışmaya açıldı. Trump, Amerikan askeri gücünü bir güç unsuru olarak kullanarak, seçim dönemindeki vaatlerine aykırı bir yaklaşım sergiledi. Bu durum, halk tarafından da eleştirildi ve askeri geçit töreni, Trump’ın vaatlerine zıt bir duruş olarak görüldü.