Kasım Seçimlerine Doğru Ekonomi Öne Çıkıyor
Kasım ara seçimlerine yalnızca üç hafta kala 2018 seçimlerindeki yoğun katılımı hatırlatırcasına iki buçuk milyon Amerikan şimdiden erken oy verme haklarını kullandı. Birçok gözlemciye göre seçim dört ana konu etrafındaodaklanıyor. Bunlardan birincisi Başkan Biden ve Demokrat Parti’nin genel performansı. Ara seçimlerin genelde iktidarda olan partiye bir güven oylaması şeklinde geçtiği düşünüldüğünde Beyaz Saray, Temsilciler Meclisi ve Senato’yu elinde bulunduran Demokrat Parti’ye genel bakış seçimin kaderini belirleyebilir. İkinci konu ekonomik gidişat ve giderek daha çok hissedilmeye başlanan enflasyon. Üçüncü konu geçtiğimiz yaz Anayasa Mahkemesinin Roe v. Wade kararıyla gündeme taşınan kürtaj hakkına getirilen sınırlamalar. Dördüncü konu her ne kadar ismi oy pusulasında olmasa da seçimler üzerinde etkisini hissettiren eski Başkan Trump ve Cumhuriyet Parti’de hakim akım haline gelen Trumpçılık. Bu başlıklardan hangisinin ağır basacağı seçimin kaderini de belirleyecek.
Birçok gözlemciye göre önceki aylarda Demokrat Parti’nin yelkenini dolduran rüzgarlar etkisini kaybetti ve parti momentumunu yitirdi. Buna göre Demokrat Parti’nin Cumhuriyetçi Parti’yle arasında görülen %2’lik fark %1’e indi ve birçok Senato yarışında Cumhuriyetçiler arayı kapattı. Anket ortalamalarına bakıldığında Wisconsin ve Nevada gibi eyaletlerde bu zamana kadar önde görünen Demokrat adaylar geriye düştü. Tarihsel trendlere bakıldığında da Demokrat Parti’nin durumu iyi görünmüyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri başkanın mensubu olduğu parti düzenli olarak ara seçimlerde sandalye kaybediyor. Bununla birlikte 1962-2018 arasındaki seçimlere bakıldığında görev onayı %50’nin altında olan başkanların partileri ortalama 39 sandalye kaybetmiş. Biden’ın görev onayının %40’lar civarında olmasına bakılırsa, Demokrat Parti için işler hiç de iç açıcı görünmüyor.
Bununla birlikte Demokrat Parti öne çıkarmak istediği konuları seçmene yeterince satın aldıramıyor. Bunların başında da kürtaj meselesi geliyor. Kasım seçimleri kürtajın bir seçim meselesi olarak gücünü de test edecek bir seçim olacak. Geçtiğimiz haftalarda Demokratlar reklamlarını kürtaj üzerine yoğunlaştırdılar, buna karşın Cumhuriyetçiler konuyu gündemden düşürmek için kürtaj hakkının kısıtlanması konusundaki destek tonlarını düşürmüşlerdi. Cumhuriyetçilerin reklam bütçeleri ise daha çok vergi ve enflasyon konularına ayrılmıştı. Başkan Biden da seçimlere kürtaj konusu üzerinden tesir etmek için eğer Demokratlar Kongre’deki çoğunluklarını genişletebilirlerse üzerinde ilk çalışacağı konunun kürtaj hakkını bir yasayla perçinlemek olduğunu söylemişti. Ancak New York Times/Siena anketine göreDemokratlar kürtaj meselesini merkezde tutmayı başaramadılar. Anket sonuçları ekonominin seçmenlerce çok daha ön planda tutulduğunu ve kendilerini bağımsız olarak tanımlayan kadın seçmenlerin Cumhuriyetçiler lehine oy kullanmaya daha yakın durduğu sonucunu gösteriyor.
Ekonominin seçmen nezdindeki öneminin artması aslında sürpriz değil. Bazı analistlerin vurguladığı gibi ‘enflasyon bütün iktidardaki hükümetler için yıkıcı sonuçlar doğururken, ABD’de neden durum farklı olsun?’. Enflasyon Biden hükümetinin umduğu gibi düşme eğilimde değil ve Merkez Bankası’nın faiz artırma önlemlerinin ne kadar başarılı olacağı bilinmiyor. Genel tabloya bakıldığında ABD halkı kırk yılın en yüksek enflasyonu neticesi artan tüketici fiyatlarıyla Merkez Bankası’nın faiz artış kararları sonrası %6’yı aşan ev kredi faiz oranları arasına sıkışmış durumda.
Ekonomi konusu Cumhuriyetçilerin üzerine gittiği tek mesele de değil. Yeni bir anket sonuçlarına göre seçmenlerin %64’ü ‘suç’ meselesinin nasıl oy vereceklerini etkilediğini söylüyor. Cumhuriyetçilerin konunun üzerine nasıl gittiğini görebileceğimiz en iyi örnek ise Pennsylvania seçimleri. Bu konu üzerine yapılan bir analiz eyaletin güneydoğusunda yer alan Philadelphia şehrinin seçimlerin kazanıldığı veya kaybedildiği yer olacağını hatırlatıyor. Böylesi yoğun nüfuslu şehirlerde ön plana çıkan konuların başında ise suç meselesi geliyor.
Bu yüzden Eylül’den beri Cumhuriyetçiler Demokrat aday Fetterman’a karşı enflasyon konusundan ziyade ‘suça karşı müsamahakâr olmak’ suçlamasıyla kampanya yürütüyor. Fetterman’a karşı Dr. Mehmet Öz adına verilen reklamların metinleri ‘suça karşı tehlikeli şekilde liberal’, ‘katilleri salma taraftarı’, ‘katilleri, gaspçıları ve tecavüzcüleri tekrar sokaklarımıza salmak istiyor’ gibi ifadeler içeriyor. Suça karşı tavrın belirleyici olacağını düşünen Cumhuriyetçiler Eylül başından bu yana Fetterman’ı suçluları hapisten çıkarmak isteyen bir aşırı solcu olarak resmeden reklamlara 5 milyon dolardan fazla para harcadılar.
Fetterman ve Öz’ün karşı karşıya geleceği Pennsylvania seçimleri ülkenin en yakından takip edilen yarışlarından biri. Emekli olacak Senatör Pat Toomey’nin koltuğu için mücadele edilen yarışta anketler Fetterman lehine olan farkın azaldığını gösteriyor. Demokratlar Trump’ın desteğini alan Öz’ü eyaleti tanımayan elitist bir multimilyoner olarak eleştirirken, Cumhuriyetçiler de Fetterman’ın aşırı solcu kimliği ve son dönemlerde gündeme gelen sağlık sorunlarını gündemde tutuyor. Son haftalarda kapanan fark Cumhuriyetçilerin kampanyalarının sonuç verdiğine işaret ediyor.
Yakın geçmesi beklenen bir diğer yarış da Demokrat Daphael Warnock’un Cumuriyetçi Herschel Walker ile karşı karşıya geldiği Georgia seçimleri. Warnock 2021’deki özel seçimi kıl payı kazanmıştı ve mevcut anketlerde de ufak bir farkla önde görünüyor. Biden da Georgia eyaletinde 2020 seçimlerinde Trump’ı küçük bir farkla mağlup etmişti. Farkın bu kadar az olması ülke genelinde esen politik havanın eyalet için çok belirleyici olabileceğine işaret ediyor.
Cumhuriyetçi Parti’nin mavi bir koltuğu kırmızıya çevirmesinin en güçlü görüldüğü eyaletlerden biri de Nevada. Cumhuriyetçi Adam Laxalt eyaletin ilk Latin senatörü Demokrat Cortez Masto’ya karşı yarışıyor. Masto birçok seçim komitesinden ekonomik destek alsa da Laxalt’ın ülke çapındaki tanınırlığı hafife alınacak cinsten değil. Laxalt Trumpçı adaylardan biri olarak Trump’ın son dönemde FBI aleyhine kurduğu söylemi benimsemişti ve suç merkezli bir kampanya yürüterek polis örgütlerinin desteğini almış durumda.
Demokratların zayıf gördüğü ve rengini maviye çevirebileceklerini düşündüğü bir Cumhuriyetçi koltuğu ise Wisconsin’li Senatör Ron Johnson’a ait. Son anketlerde düşük görev onayına sahip olan Johnson, Covid-19 konusundaki şüpheci duruşu, 6 Ocak olaylarını hafife alıcı tavrı ve 2020 seçimlerinin hileli olduğunu iddia etmesiyle gündeme gelmişti. Johnson’ın rakibi ve solcu olmakla itham edilen Barnes seçilirse Wisconsin’in ilk siyahi senatörü olacak.