Texas’da Seçim Bölgesi Düzenlemesi Kaosu
2026 ara seçimleri yaklaşırken, Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki rekabet seçim bölgelerinin sınırlarının belirlenmesi konusunda da devam ediyor. 2024 seçimlerinde başkanlıkla birlikte Temsilciler Meclisi ve Senato’nun kontrolünü ele geçiren Cumhuriyetçiler, 2026 seçimlerinde Kongre aritmetiğini korumak istiyor. Bu doğrultuda, kritik eyaletlerde oy kaybı yaşanma ihtimaline karşı seçim bölgelerini yeniden düzenlemeye çalışan Cumhuriyetçilere, Demokrat siyasetçilerden sert tepkiler geldi. Başkan Trump’ın talebi doğrultusunda Texas’da sınırları yeniden çizilmesi planlanan seçim bölgeleriyle başlayan tartışmalar, kısa sürede diğer eyaletlere de yayılmış durumda.
Normal şartlar altında, ABD anayasası her 10 yılda bir gerçekleştirilen nüfus sayımı sonrasında Temsilciler Meclisi koltuklarının eyaletler arasında yeniden dağıtılmasını öngörüyor. Ancak bu koltukların eyalet haritası üzerindeki dağılımı, yani hangi seçmenin hangi temsilciye bağlı olacağı, eyaletlerin inisiyatifine bırakılıyor. Bazı eyaletlerde bu süreç doğrudan eyalet meclisleri tarafından yürütülürken, bazılarında bağımsız ya da iki partili komisyonlar görev alıyor. Texas gibi bazı eyaletlerde ise bu yetki tamamen siyasi çoğunluğa sahip partinin kontrolünde bulunuyor.
Texas’daki Cumhuriyetçiler, Başkan Trump’ın da talebiyle Demokrat seçmenleri stratejik biçimde dağıtarak etkisizleştirmeyi ve kendi seçmen tabanlarını tek bir bölgede toplayarak kazanılması garanti bölgeler oluşturmayı hedefliyor. Örnek olarak Austin ve San Antonio’daki Demokrat seçmenler daha önce tek bir bölgede toplanmışken, yeni planda bu seçmenlerin farklı bölgelere dağıtılması öngörülüyor. Bu şekilde, Cumhuriyetçi adayların daha küçük seçim bölgelerinde dahi kazanma olasılığı artabilir. Cumhuriyetçiler, yeni haritanın partilerine en az beş ek sandalye kazandırmasını bekliyor.
Seçim bölgelerinin bu şekilde düzenlenmesi, yasal zemini ve meşruiyeti açısından da tartışma konusu olmaya devam ediyor. 2019 yılında Anayasa Mahkemesi, siyasi amaç güden seçim bölgesi düzenlemelerinin federal düzeyde engellenemeyeceğine hükmetti. Baş Hakim John Roberts, federal mahkemelerin iki büyük parti arasındaki siyasi gücü yeniden dağıtma yetkisine sahip olmadığını belirtti. Bu karar bir anlamda siyasi harita manipülasyonlarının önünü açtı. Öte yandan, 1965 tarihli Oy Hakkı Yasası, azınlıkların temsil gücünü azaltacak şekilde yapılan harita düzenlemelerini yasaklıyor. Ancak bu yasa da son yıllarda alınan Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ve farklı eyaletlerdeki uygulamalarla önemli ölçüde zayıfladı.
Texas’daki yeni plana Demokratlar sert tepki gösterdi. Demokrat temsilciler, eyalet meclisinin özel oturumlarında çoğunluk sağlanmasını engellemek amacıyla oylama zamanında eyaleti terk ettiler. Bu taktik daha önce de denenmiş fakat başarıya ulaşmamıştı. 150 sandalyeli mecliste yapılması planlanan oturum, Demokratların katılım göstermemesi nedeniyle iptal edildi. En az 51 Demokrat vekil, oylamanın yapılacağı gün eyaleti terk ederek yasal çoğunluğun sağlanmasını engelledi.
Bu gelişme üzerine Cumhuriyetçi Vali Greg Abbott ve partili yetkililer, oturuma katılmayan vekillerin tutuklanması yönünde adım attı. Mecliste yapılan oylama sonrasında Vali Abbott ve Meclis Başkanı Dustin Burrows imzalı kararnameyle, eyalet güvenlik güçlerine bu vekilleri bulup meclise zorla getirme yetkisi verildi. Ancak bu emirlerin yalnızca Texas sınırları içinde geçerli olması nedeniyle kararın sembolik baskı amacı taşıdığı değerlendiriliyor. Demokrat vekiller ise, seçim yasasına ilişkin müzakereler tamamlanana kadar en az iki hafta boyunca Texas dışında kalacaklarını duyurdu.
Demokratlar Texas özeline seçim bölgesi planlamasına karşı çıksa da kendilerinin de benzer uygulamalara imza attıkları eyaletler bu noktada karşı argümanlarını zayıflatıyor. Örneğin Illinois’da Temsilciler Meclisi’ndeki 17 koltuğun 14’ü Demokratların elinde bulunuyor. Bu oran, 2024 seçimlerinde Demokratların oy oranı olan %52,8 ile karşılaştırıldığında ciddi bir orantısızlığa işaret ediyor. Texas’taki Cumhuriyetçi girişimlere karşılık olarak, Demokrat valiler California, New York ve Illinois gibi eyaletlerde benzer misilleme tehditleriyle cevap veriyor. Bu karşılıklı hamleler, seçim bölgelerindeki düzenlemelerin yasal sınırlara çekilmek yerine daha da siyasi bir nitelik kazanmasına ve “karşılıklı politik kutuplaşma” riskinin artmasına neden oluyor.
Her ne kadar Trump 2024 seçimlerinde zafer kazansa da, ABD siyasetinde başkanın partisi genellikle ara seçimlerde Meclis’te sandalye kaybına uğruyor. Seçim bölgelerinin yeniden çizilmesi, bu muhtemel kaybı en aza indirme stratejisinin bir parçası olarak görülebilir. Ancak Trump ve Cumhuriyetçilere karşı güçlü bir tepki dalgası oluşması hâlinde, bu teknik müdahaleler yetersiz kalabilir. Demokratların Temsilciler Meclisi çoğunluğunu yeniden kazanmak için yalnızca üç sandalyeye ihtiyaçları var. Bu nedenle siyasi hesaplarla yapılan harita düzenlemeleri seçmen tercihlerinin önüne geçemeyebilir.
Muhafazakâr çevreler, seçim bölgelerinin belirlenmesi sürecinde yaşanan gelişmelerin siyasi bir yıkıma yol açabileceğini savunurken, mevcut durumdan her iki partiyi de sorumlu tutuyor. Bu tartışmaların çözümü için önerilen yollardan biri, Kongre’nin eyaletlere yalnızca on yılda bir yeniden haritalama yapma zorunluluğu getirmesi. Bu tür bir yasal düzenlemenin, giderek tırmanan seçim bölgesi belirleme savaşlarını yatıştırabileceği belirtiliyor.
Başkan Trump, Texas’daki yeni seçim haritası üzerine süregelen tartışmalara sessiz kalmayarak Cumhuriyetçilerin eyalette “beş sandalye daha kazanma hakkı olduğunu” iddia etti. Ayrıca, oylamayı engellemek için Illinois eyaletine giden Demokrat vekillerin eylemini “korkunç” olarak niteledi. Öte yandan, Texas Valisi Greg Abbott da oturumlara katılmayan vekillerin meclisten çıkarılabileceğini söyledi.
Texas Başsavcısı Ken Paxton, eyalet meclisindeki oylamayı engellemek amacıyla Texas’tan ayrılan Demokrat vekillerin görevden alınmaları için yargı süreci başlatacağını duyurdu. Vekillerin halk tarafından kendilerine verilen görevi terk ettiklerini öne süren Paxton, Cuma gününe kadar dönmeyenler hakkında dava açılacağını bildirdi. Ancak bu sürecin zaman alacağı belirtiliyor. Her vekil için ayrı dava açılması ve olası temyiz başvuruları süreci uzatabilir. Vali Abbott, süreci hızlandırmak amacıyla eyalet Anayasa Mahkemesi’ne acil dilekçe vererek, Demokrat Temsilciler Meclisi Başkanı Gene Wu hakkında işlem yapılmasını talep etti. Yine de Paxton’ın 2021’de verdiği bir görüşe göre, vekillerin görevden alınmasının anayasal olup olmadığını belirlemek kendi yetki alanlarının dışında kalıyor.
Eyaleti terk eden Demokrat vekiller, oturuma katılmadıkları her gün için günlük 500 dolarlık ceza nedeniyle toplamda yaklaşık 400 bin dolarlık bir borçla karşı karşıya kalabilir. Eğer özel oturumların tamamına katılmazlarsa bu ceza 3,2 milyon doları aşabilir. Bu yaptırımlar, Texas Temsilciler Meclisi’nin 2023’te kabul ettiği yeni kurallara dayanıyor. Ancak Demokratlar bu cezaları caydırıcı bulmuyor ve Trump’ın seçim haritası müdahalesine karşı mücadele etmeye kararlı olduklarını belirtiyor. Cezaların uygulanabilirliği ise tartışmalı. Hukukçular, bu kuralların bir yasa değil, Meclis iç tüzüğü olduğunu ve uygulanmasının hukuken zorlu olacağını ifade ediyor.
Seçim bölgelerinin siyasi hesaplarla yeniden çizilmesi, yalnızca partiler arası rekabeti kızıştırmanın ötesinde, uzun vadede seçmen güvenini aşındırarak siyasi kutuplaşmayı derinleştirebilir. Siyasal mühendislik yoluyla kazanım elde etme çabaları, sahada meşruiyet krizlerine ve demokratik temsilde adaletsizliklere yol açma riskini barındırıyor. Önümüzdeki günlerde Texas’ın seçim bölge sistemini değiştirmesi durumunda Demokrat eyaletlerden de benzer uygulamalar daha çok karşımıza çıkabilir.