Trump Ticaret Savaşlarına Devam Ediyor

ABD Başkanı Trump, Meksika ve Kanada’dan ithal edilen ürünlere uygulanacak yüzde 25 gümrük vergisinin 4 Mart’ta yürürlüğe gireceğini duyurdu. Ayrıca, Çin’den gelen ürünlere halihazırda uygulanan yüzde 10’luk vergiye ek olarak, aynı tarihte ekstra yüzde 10 vergi getirileceğini açıkladı. Trump yönetimi, bu kararların gerekçesini ağırlıklı olarak fentanil krizini önlemek olarak açıklarken uygulanan politikanın sadece uyuşturucu tedarik zincirine odaklanmadığı, aynı zamanda ticaret ve diplomasi alanlarında da büyük bir etki yaratmayı hedeflediği ileri sürülüyor.
20 Ocak’ta ikinci kez yönetime gelen Trump dış ticarette izlediği politikalara bıraktığı yerden devam ediyor. Trump’ın 2016’daki başkanlık kampanyasından itibaren dillendirdiği “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (MAGA) sloganı, ekonomik milliyetçilik ve korumacılık politikalarının temelini oluşturuyordu. Bu vizyonun en dikkat çekici uygulamalarından biri, Çin ile başlatılan ticaret savaşı olmuştu. 2018’de resmen başlayan ekonomik mücadele, küresel tedarik zincirlerini, teknoloji yarışını ve uluslararası ticaret dengelerini derinden etkilemişti.
Çin’i uzun süredir ABD ekonomisine zarar vermekle suçlayan Trump, Çin’in düşük maliyetli üretim avantajı, fikri mülkiyet hırsızlığı iddiaları ve Amerikan şirketlerini zorlayan piyasa erişim engellerini temel gerekçeler olarak ön plana çıkarıyor. Trump, Çin’den ithal edilen ürünlere gümrük tarifelerini ilk olarak 2018 yılında devreye sokmuştu. Çelik ve alüminyum gibi stratejik sektörlerle başlayan bu tarifeler, kısa sürede güneş panellerinden elektronik cihazlara kadar geniş bir yelpazeye yayılmıştı. Çin ise misilleme olarak Amerikan tarım ürünleri ve otomotiv sektörünü hedef almıştı.
Trump yönetimi Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşının bir uzantısı olarak uygulamaya koyduğu tarifeleri sık sık fentanil konusuyla ilişkilendiriyor. Fentanil son yıllarda ABD’de uyuşturucu bağımlılığından kaynaklı ölümlerinin başlıca nedenlerinden biri olarak ön plana çıkmış durumda. Trump yönetimi, Çin’i fentanil üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin ana tedarikçisi olmakla suçluyor. Bu nedenle, tarifeler sadece ekonomik bir araç değil, aynı zamanda Çin’i fentanil ticaretini durdurmaya zorlamak için bir baskı mekanizması olarak kullanılıyor. Trump yönetimi, bu krizle mücadelede Meksika ve Kanada’nın da yeterli adımları atmadığını öne sürerek, ticari baskıyı bir silah olarak kullanma yoluna gidiyor.
Fentanil, genellikle Çin’de üretilen kimyasal maddelerle Meksika’da işlenip ABD’ye kaçak yollarla sokuluyor. Trump, Çin’e uygulanan tarifelerin, bu kimyasalların ihracatını zorlaştırarak ve Çin hükümetini daha sıkı düzenlemeler yapmaya iterek fentanil akışını azaltabileceğini savunuyor. Ancak, fentanilin büyük ölçüde yasa dışı yollarla taşındığına dikkat çeken uzmanlar tarifeleri artırmanın uyuşturucu akışını durdurmada etkili bir çözüm olamayacağını savunuyor.
Tarifeler ile fentanil arasındaki ilişki, esasen Trump’ın ticaret politikasını ulusal güvenlik ve halk sağlığı gibi daha geniş meselelerle bağlantılandırma çabasını yansıtıyor. Çin’e Meksika ve Kanada’ya yönelik gündeme gelen tarifeler, fentanil akışını durdurmayı hedefleyen bir gerekçeyle sunuldu. Beyaz Saray, bu ülkelerin uyuşturucu kaçakçılığına karşı yeterince önlem almadığını iddia ederek tarifeleri bir cezalandırma ve caydırıcılık aracı olarak kullanmaya çalışıyor.
Vergileri sadece fentanil akışını engellemek için getirilmediği belirtilirken Trump’ın ABD ekonomisinde korumacı politikalarını devreye sokarak, dış ticarette avantaj elde etmek istediği öne sürülüyor. Çin ile uzun süredir devam eden ticaret savaşının bu yeni vergilerle daha da sertleşebileceği öngörülürken Çin’in bu hamlelere misilleme olarak ABD mallarına yeni vergiler getirebileceği ve bunun da küresel ticareti olumsuz etkileyeceği kaydediliyor.
Kanada ve Meksika’ya uygulanan %25’lik gümrük vergilerinin de bu iki ülkenin ABD ile yaptıkları ticaretin maliyetini ciddi oranda artırması bekleniyor. Kanada Başbakanı Trudeau, Kanada’dan ABD’ye giren fentanilin toplam fentanil akışının %1’inden daha azını oluşturduğunu belirtmesine rağmen, Trump yönetimi bu baskıya devam etme konusunda kararlı görünüyor.
Kararın iç politika ile de ilgisi olduğu belirtilirken Trump’ın ABD seçmenine bu yöntemle, “Uyuşturucu ticaretiyle savaşıyoruz ve bunun maliyetini komşu ülkelerimize ödetiyoruz” mesajı vermeyi amaçladığı ileri sürülüyor. Seçim kampanyası sırasında Amerika’nın ana ticaret ortaklarına karşı ithalat vergileri getirme sözü vermiş olan Trump gümrük vergilerinin ABD imalatını artıracağını ve istihdamı koruyacağını, aynı zamanda vergi gelirlerini artıracağını ve ekonomiyi büyüteceğini söylüyor.
Kararın ABD ekonomisine de ciddi etkileri olması bekleniyor. ABD’nin Kanada, Meksika ve Çin’den yaptığı ithalat, toplam ithalatın neredeyse yarısını oluşturduğunu hatırlatan uzmanlar, yeni tarifelerin ABD’nin toplam ithalatını %15 oranında azaltabileceğini ön görüyor. Vergilerin devreye girmesiyle birlikte, ABD’de tedarik zincirlerinde büyük aksamalar yaşanması beklenirken, bu durumun üretim maliyetlerini artırarak işletmelerin kârlılığını düşürebileceği ve istihdam kayıplarına yol açabileceği belirtiliyor.
Trump yönetiminin uygulanan tarifelerle Çin’den gelen yatırımları da sınırlamayı hedeflediği belirtiliyor. Trump geçen hafta imzaladığı Başkanlık Memorandumu ile Hazine Bakanlığı ve diğer devlet kurumlarına, ABD’li şirketlerin Çin’in askeri gücünü destekleyebilecek yatırımlardan kaçınması için yeni kurallar getirme talimatı verdi. Bu hamle ile özellikle Çin’in ABD’deki tarım, madencilik ve nakliye gibi stratejik sektörlerde yatırımlarını artırmasını engellemek adına Yabancı Yatırımları İnceleme Komitesi’nin (CFIUS) yetkilerinin genişletilmesi öngörülüyor. Ayrıca, Çinli yatırımcıların ABD’deki teknoloji şirketlerine erişimini sınırlandırmak amacıyla üniversite bağışları ve emeklilik fonları gibi alanlarda ek kısıtlamalar getirilmesinin de gündemde olduğu kaydediliyor.
Trump yönetimi Çin’in Amerikan ekonomisinden faydalanarak askeri ve teknolojik alanda avantaj kazandığını ve bu nedenle yatırım kısıtlamalarının gerekli olduğunu savunuyor. Ancak, bu tür düzenlemelerin yabancı yatırımları caydırarak ABD ekonomisinin büyüme hızını yavaşlatabileceği ve yasal zorluklarla karşılaşabileceği belirtiliyor. Ticari ve yatırım kısıtlamalarının uzun vadede nasıl bir ekonomik denge yaratacağı halen belirsizliğini koruyor.
Trump yönetiminin Çin, Meksika ve Kanada’ya uyguladığı yeni gümrük vergileri, yalnızca fentanil akışını engelleme çabası olarak değil, daha çok ekonomik ve siyasi bir baskı unsuru olarak değerlendiriliyor. Trump’ın ticaret politikalarının ABD’nin üretim sektörünü korumayı amaçlarken, uluslararası ticarette yeni gerilimleri tetikleyeceği öngörülüyor. Uygulanan gümrük vergilerinin ABD ekonomisi üzerinde farklı etkileri olacağı, bazı sektörler koruma altına alınırken, diğerlerinin yüksek maliyetler nedeniyle zarar göreceği tahmin ediliyor.