Trump’ın Adaylığı Anayasa Mahkemesi’nde
Amerika’da 2024 başkanlık seçimleri yaklaşırken eski Başkan Donald Trump’ın adaylığı üzerinden tartışmalar devam ediyor. Trump aleyhine ülke çapında devam eden davaların 2024 seçimlerine damga vuracağı bir süredir bekleniyordu. Geçtiğimiz aylarda Trump’ın 2020 seçimlerini kaybetmesine rağmen iktidarda kalmaya çabaladığını iddia ederek kendisini oy pusulasından çıkarmayı hedefleyen davalar, Maine ve Colorado’da Trump’ın ön seçimlerden men edilmesi kararıyla neticelenmişti. Eyalet mahkemeleri, Amerikan İç Savaşı’ndan sonra yürürlüğe giren ve devlete karşı ayaklanma ya da isyana karışan yetkilileri görevden men eden anayasa maddesine dayanarak Trump’ın başkanlık için gerekli şartları sağlamadığına karar kılmıştı. Trump, İki eyaletin kendisini seçim pusulasından çıkarma kararının ardından Yüksek Mahkemeye itiraz ederken konu ile ilgili nihai kararı vermeyi amaçlayan Yüksek Mahkeme Perşembe günü bir araya geldi. Eyaletin ve Trump’ın avukatlarının karşılıklı savunma yaptığı dava da henüz net bir karar çıkmadı.
Colorado Eyalet Yüksek Mahkemesi, 19 Aralık 2023 tarihinde, Donald Trump’ın 6 Ocak Kongre baskını sırasında “başkaldırı ve isyan” suçlarına karıştığı gerekçesiyle, Trump’ın Colorado’daki başkanlık yarışına katılmasını engelleyen bir karar verdi. Bir hafta sonra, Maine Eyalet Sekreteri Shenna Bellows da benzer bir gerekçeyle, Trump’ın Cumhuriyetçi Parti’nin bu eyalette düzenlenecek ön seçimlerine katılamayacağını duyurdu. Trump, bu iki eyaletin kararlarını 3 Ocak’ta Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi’ne taşıdı. Yüksek Mahkeme’deki çoğunluğu, Trump tarafından atanan da dahil olmak üzere, Cumhuriyetçi Parti’ye yakın yargıçlar oluşturuyor. Ancak Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararlarda Cumhuriyetçiler tarafından atanan hakimler her zaman Cumhuriyetçiler lehine kararlar vermedi. Nitekim, bizzat Trump tarafından atanan mahkeme üyeleri 2020 seçimleri ve 6 Ocak Kongre Baskını ile ilgili davalarda defalarca Trump aleyhine karar verdiler.
Trump’ın 2024 seçimlerine katılıp katılmayacağı ile ilgili davanın ilk duruşmasında, tarafların avukatlarını dinleyen Yüksek Mahkeme üyelerinin büyük bir kısmı 6 Ocak Kongre Baskını nedeniyle Trump’ın “ayaklanma” suçu işlediği gerekçesiyle oy pusulalarında yer alamayacağını hükmeden Colorado eyalet avukatlarının argümanlarını yetersiz buldu. Eyalet avukatları Anayasa’nın 14. Maddesinin 3. Fıkrası doğrultusunda Trump’ın ayaklanma suçu işlediğini iddia ederek bu şartlar altında başkan adayı olamayacağını belirttiler. Eyalet avukatları iddialarının arkasında durarak Anayasa’ya göre Trump’ın suç işlediğini savundular. Eyalet avukatları, bir kişinin ABD başkanı olabilmesi noktasında gerekli şartlara sahip olup olmadığına karar verilirken eyaletlerin de söz hakkı olduğunu iddia ettiler. Amerikan başkanının da “memur” statüsünde değerlendirilebileceğine dikkat çeken avukatlar eyalet mahkemesi tarafından alınan kararın hukuka uygunluğuna vurgu yaptılar.
Trump’ın avukatları ise söz konusu maddenin bir eyalet tarafından başkan ya da başkan adayına uygulanamayacağını belirtirken anayasada bahsi geçen maddede kastedilen kişinin doğrudan başkan olmadığını ifade ettiler. Trump’ın avukatları ayrıca ABD başkanın “memur” statüsünde olup olmadığına yönelik anayasada net ifadelerin yer almadığını da vurgulayarak Anayasa’da geçen maddenin Trump’ı kapsamadığını savundular. Trump’ın avukatları savunmada başkan adaylığı gibi tüm vatandaşları ilgilendiren bir konuda karar merciinin ABD Kongresi olduğunu ifade ettiler. Trump’ın adaylığına engel olmanın anayasanın yanlış yorumlanmasıyla gerçekleşeceğini belirten avukatlar Trump’ın Kongre baskınında ayaklanmayı savunan bir konumda olmadığını da iddia ettiler.
İki tarafında savunmalarını dinleyen Yüksek Mahkeme üyeleri, Colorado eyaletinin avukatlarına eyaletin yetkileri konusunda sorular yönelterek ayaklanma ve isyana kalkışma durumlarında eyalet mahkemelerinin yetkisinin kısıtlı olduğunu vurguladılar. Yüksek Mahkemeye Obama tarafından atanan Clarence Thomas, anayasasının eyaletlere doğrudan böyle bir hak vermediğini kabul ederken, şu ana kadar birçok eyaletin Anayasanın 3. Bölümünü dayanarak göstererek eyalet makamları için başvuran birçok adayı engellediğine dikkat çekti. Mahkemenin üç liberal yargıcından ikisi, Elena Kagan ve Ketanji Brown Jackson, muhafazakâr meslektaşlarına katılarak, bir eyaletin ulusal bir göreve kimin aday olabileceğine karar vermesine ilişkin şüphelerini dile getirdiler. Yargıç Elena Kagan, Anayasa’da yer alan bu hususta karar merciinin eyaletler olmadığını açık bir şekilde ifade ederken Ketanji Brown Jackson ise anayasa metnine göre ayaklanmaya karıştığı gerekçesiyle hakkında işlem yapılabilecek isimler listesinde başkanın açıkça dahil edilmediğine dikkat çekti.
George W. Bush tarafından atanan Yüksek Mahkemenin Başkanı Yargıç John G. Roberts Jr. ise eyaletin aldığı kararın uygulanması halinde Amerikan siyasetinin eyaletler arası çekişmenin gölgesinde kalacağını ve öngörülemez tehlikelerle karşı karşıya kalabileceklerini ifade etti. Muhafazakarlara yakın Samuel Alito da bir eyaletin, ulusal ölçekte etkisi olacak böylesi kritik bir konuda hüküm vermesinin olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti. Alito, bu uygulama nedeniyle diğer eyaletlerin de benzer kararlar verebileceğine dikkat çekerek yargının siyasallaşabileceğine vurgu yaptı. Seçimlerin kaderini doğrudan etkileyebilecek bir kararda eyaletlerin daha temkinli olmaları gerektiğini, aksi takdirde ülkenin genelinde daha tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.
Yüksek Mahkeme’ye Trump tarafından atanan yargıç Neil Gorsuch ise Colorado eyalet avukatlarının Trump’a yönelik isyan ve ayaklanma suçlamalarını temellendiremediklerini ifade ederek eyaletin böyle bir kararı tek başına alamayacağını vurguladı. Trump tarafından atanan bir diğer yargıç Brett Kavanaugh, bu kararın uygulanması halinde Trump’a oy vermek isteyen seçmenlerin demokratik haklarının ellerinde alınacağını ifade etti. Eyalet avukatları Kavanaugh’a cevap olarak Yüksek Mahkeme’nin sadece önümüzdeki dönemi değil gelecek nesillerin de demokratik haklarını koruyacak şekilde önlemler alması gerektiği savundular. Avukatlar ayrıca Kongre baskına referans vererek eski başkanın kendisine oy vermeyen 80 milyon Amerikalı seçmenin demokratik haklarını görmezden geldiğini ifade ettiler.
Yüksek Mahkeme oturumunda yargıçların 6 Ocak Kongre Baskını konusuna yeterince ilgi göstermemesi dikkat çeken bir diğer unsur oldu. Trump’ın avukatları savunmalarında Kongre baskını meselesine neredeyse hiç temas etmezken eyalet avukatı Murray savunmasına kongre baskını ile başlamasına rağmen yargıçlar bu konu üzerine net bir fikir beyan etmekten uzak durdular. Yargıçlar Kongre baskınının “ayaklanma” olarak nitelendirilmesi noktasında net bir hükmün verilmediğine vurgu yaparak tartışmayı ayaklanma ve isyan gibi terimlerin anlamlarına odaklanarak muğlak bıraktılar.
Duruşmanın ardından nihai karar henüz açıklanmadı ancak sene sonunda gerçekleşecek başkanlık seçimleri nedeniyle Yüksek Mahkeme üyelerinin yakın zamanda tekrar bir araya gelip kararını açıklaması bekleniyor. Mahkemenin vereceği karar seçimlerin gidişatı doğrudan etkileyebileyebilir çünkü Trump’ın adaylığına yönelik itirazlar sadece Colorado ve Maine eyaleti ile sınırlı değil. En az 35 eyalette Trump’ın adaylık şartlarını sağlamadığına yönelik itirazlar var. Yüksek Mahkemenin vereceği karar, bu davalar için önemli bir emsal teşkil edebilir. Yüksek Mahkemeden çıkacak sonuç henüz belirli olmasa da yapılan savunmaların ardından, kararın Trump lehine çıkması muhtemel gözüküyor. Demokratların Trump’ın adaylığını engelleme çabası, Trump için siyasi bir zafere dönüşebilir. Hakkında birçok devam eden dava olan Trump, bu davaların siyasi davalar olduğunu her fırsatta ifade ediyordu. Mahkeme Trump’ın adaylığında bir engel olmadığına hükmederse Trump’ın kampanya ekibi bu durumu kampanya sürecinde büyük bir avantaja çevirebilir.