ABD, İsrail ve BAE Dışişleri Bakanları Washington’da Buluştu
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan’ı Washington’da ağırladı. İkili ve üçlü görüşmeler gerçekleştiren dışişleri bakanları müzakerelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan Blinken mevkidaşlarıyla Ortadoğu barışına ilişkin son durumu ele aldıklarını ifade ederken İsrail ile BAE ve Bahreyn arasında geçen yıl imzalanan ve Sudan ile Fas’ın sonradan katıldığı İbrahim Mutabakatı (Abraham Accords) olarak bilinen anlaşmaların kapsamını genişletmek için çalıştıklarını belirtti. Blinken bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin İsrail ve Filistin arasındaki gerginliği gidermek için de kullanılabileceğini söyledi.
Blinken, İsrail ve BAE ilişkilerindeki gelişmelerden övgüyle bahsederken her üç ülkenin, dini hoşgörü, su ve enerji konularında çalışma grupları kuracaklarını belirtti. İbrahim Mutabakatı’nın birinci yılını doldurması vesilesiyle gerçekleştirilen toplantının çok verimli geçtiğini söyleyen Blinken, son bir yılda İsrail ile BAE arasındaki ilişkilerin önemli ölçüde geliştiğini, iki ülke arasında doğrudan uçuşların başladığını ve 200 binden fazla İsrailli turistin BAE’yi ziyaret ettiğini kaydetti. Blinken, İsrail, BAE ve ABD olarak iki yeni çalışma grubu kurduklarını ilk grubun İslamofobi ve Antisemitizmin yükseldiği bir zamanda dini hoşgörünün inşa edilmesi ve tüm dini grupların şiddete, tehdide ve ayrımcılığa maruz kalmadan ibadet etmelerini sağlamak amacında olduğunu, ikinci grubun ise özellikle iklim krizi nedeniyle kritik önemi haiz olan su ve enerji konuları üzerine çalışmalarda bulunacağını ifade etti.
İsrail Dışişleri Bakanı Lapid ile görüşmesinde İbrahim Mutabakatı’nın bölge barışına katkısını ele aldıklarını açıklayan Blinken, ABD’nin iki devletli çözümü desteklediğini ve İsraillilerin olduğu kadar Filistinlilerin hayatlarını da iyileştirecek somut adımlar atmak istediklerini dile getirdi. Blinken, Biden yönetiminin Filistinlilerle hasar gören ilişkileri düzeltme ve derinleştirme çabalarının bir parçası olarak ABD Konsolosluğu’nu Kudüs’te yeniden açmak için çalışmalarını hızlandıracaklarını söyledi ancak açılış için kesin bir tarih vermedi. Filistinliler için diplomatik erişim noktası olan söz konusu konsolosluk 2018 yılında eski Başkan Donald Trump tarafından Tel Aviv’den Kudüs’e taşınan ABD Büyükelçiliği bünyesine dahil edilerek kapatılmış, Başkan Biden ise konsolosluğu yeniden kurma sözü vermişti.
İki grup arasında denge politikası gözeten Biden yönetimi bir yandan Filistin ile ilişkileri düzeltmek isterken diğer yandan İsrail’in yeni kurulan hükümetini de yıpratmak istemiyor. Başkan Biden’ın konsolosluğun yeniden açılmasına karşı çıkan yeni İsrail hükümetini nasıl ikna edeceği bilinmiyor. Uzmanlar dış politika odağını Ortadoğu’dan Hint-Pasifik bölgesine kaydırmak isteyen Biden yönetiminin İsrail-Filistin sorununda Filistinlilere yönelik yardımların artırılması dışında fazla bir çaba göstermeyeceğini ve statükonun devam etmesine çalışacağını savunuyor. İsrail ve Filistin sorunuyla ilgili olarak iki devletli çözümü desteklediğini açıklayan Başkan Biden Amerikan Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasını eleştirmişti ancak şimdiye kadar bu adımı geri çevirme yönünde bir plan da açıklamış değil.
İsrail Dışişleri Bakanı Lapid ise açıklamasında Filistinlilerin de İsrailliler gibi yaşama hakkına sahip olduğunu ve Filistin yönetimiyle görüşmelerini sürdürdüklerini dile getirdi. İbrahim Mutabakatı ile başta BAE olmak üzere birçok ülkeyle ilişkilerini normalleştirdiklerini ifade eden Lapid, yeni ülkelerin de bu listeye katılmasını beklediklerini, anlaşma ile üç ülke arasındaki işbirliği imkanlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.
İran ile nükleer anlaşma konusunda devam eden müzakerelere de değinen Blinken sürenin kısaldığını, diplomasinin başarısız olması durumunda diğer seçeneklerin gündeme getirileceğini söyledi. İran’ın nükleer silah elde etmemesi gerektiği konusunda mevkidaşları ile hemfikir olduklarını belirten Blinken diplomasinin en iyi çözüm yolu olduğuna inandıklarını vurgularken ABD’nin uzun süredir İran nükleer anlaşmasına dönme konusunda hazır olduğunu ancak Tahran’ın bu konuda henüz hazır olmadığını ileri sürdü. Blinken, “Zaman daralıyor, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’na (JCPAO) dönsek bile JCPAO’nun temel faydalarını göremeyeceğimiz bir noktaya yaklaşıyoruz. Çünkü İran, daha çok santrifüj kullanarak uranyum zenginleştirme oranını yüzde 20’den yüzde 60’a çıkarmak başta olmak üzere bu süreyi nükleer programını ilerletmek için kullanıyor” şeklinde konuştu.
İran’ın nükleer program konusunda dünyayı kandırmaya çalıştığını ileri süren İsrail Dışişleri Bakanı Lapid ise nükleer müzakerelerde kaybedilen zamanın İran’ın nükleer programına devam etmesini sağladığını savunarak, “Her geçen gün, İran nükleer bombaya bir adım daha yaklaşıyor” ifadesini kullandı. “Ben ve Blinken, Holokost’tan kurtulan ailelerin çocuklarıyız. Bizler bir ulusun dünyayı kötülükten korumak için ne zaman güç kullanması gerektiğini biliriz” diyen Lapid, İsrail’in kendini savunma hakkını mahfuz tuttuğunun altını çizdi. Gerekirse askeri müdahalede bulunabilecekleri imasında bulunan Lapid, “Eğer diplomasi başarısız olursa diğer tüm seçenekler masada olacak. Diğer seçenek ifadesinin ne anlama geldiğini buradaki herkes anlıyor, Tahran da anlıyor” şeklinde konuştu.
Bakanların ele aldığı bir diğer konu da Suriye meselesi oldu. Başkan Biden’ın göreve başladığından bu yana Suriye’ye insani yardım erişimini genişletmeye, IŞİD’e karşı kampanyayı sürdürmeye ve Esat hükümetinin hesap vermesi için çalışmaya odaklandığını söyleyen Blinken, ABD’nin Suriye’de siyasi çözüme yönelik somut bir ilerleme sağlanana kadar Suriye ile ilişkileri normalleştirme ve Beşar Esad’a itibarını iade etme çabalarını desteklemeyeceklerini söyledi. Blinken Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırmak veya Suriye’nin yeniden inşasına karşı tutumlarını değiştirmek niyetinde olmadıklarını da sözlerine ekledi. Blinken’in açıklamaları, son zamanlarda Suriye ile ekonomik ve diplomatik ilişkileri yeniden canlandırmak isteyen Mısır ve Ürdün gibi bölge ülkelerine cevap niteliğinde görülüyor. Mısır ve Suriye Dışişleri bakanları New York’taki BM Genel Kurulu’nun oturum aralarında bir araya gelirken, Ürdün Kralı Abdullah ise on yıldır ilk defa bu ay Esat ile konuştu.
Bakanlar arasında gerçekleşen üçlü görüşme öncesinde ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkililerinin verdiği özel brifingde yaptığı açıklamalara göre Washington yönetimi İsrail ve BAE ile Çin arasındaki yakınlaşma konusunda endişe duyuyor. Özellikle Çin’in altyapı ve ulaşım yatırımları kapsamında İsrail’de yürüttüğü demiryolu ve liman inşaat projeleri ve işletmeleri ABD’yi rahatsız ediyor. İsrail ve Çin arasında yapay zekâ, medikal ve gıda teknolojileri ve robotik gibi yüksek teknoloji alanlarında yakınlaşma ve işbirliğinin gelişmesi de Washington yönetiminin dikkatini çekiyor. Washington özellikle radar sistemleri gibi hassas askeri teknolojilerin Çin’e satılması veya aktarılmasını istemiyor.